4. Bölüm

117 9 2
                                    

Ne?? Bir demet gül mü? Başımın ucunda bir demet gül kahvaltı sofrası ve not mu??
"Kahvaltı en önemli öğün kaçamaman için odana ben bıraktım. Afiyet olsun. Bir bilinmezin." Diye bir not. Şokları yaşıyorum. Bay X'e olan öfkem ve sinirim gitgide artıyordu. Hemen kalkıp kısa bir duş aldım. Şortları çok sevdiğim için beyaz kısa bir şort üstüne de göğsümün tam altında duran bol fosforlu pembe bir bluz giydim. Mutfağa inip anneme baktım. Orda yoktu. Sanırım uyuyordu. Yatak odasına doğru yöneldim. Kapıyı hafifçe tıkladım. Ses seda çıkmayınca kapıyı açmak zorunda kaldım.
- 1 saat sonra...
Arıyorum, arıyorum açmıyorlar. Eşyaları da yok. Off!! Sadece bir not ve kredi kartı vardı yatağın üzerinde. Notta: "Bizi arama kızım buna zorunluyduk. Bilmediğin şeyler var. Bugüne kadar sana en iyi şekilde baktık ama artık yapamayız. Elveda..." yazmışlar. Ne?? Elim ayağım titriyordu. Hüngür hüngür ağlarken kapı çaldı ağlayarak kapıya yöneldim yavaş yavaş. Kapıyı açtığımda Uzay'ı gördüm. Boynuna hiç bir şey demeden sımsıkı sarıldım ve ağlamaya devam ettim." Ne oldu? Kim üzdü seni ağlama kıyamam sana." dediginde elimde not vardı ona uzatarak "Al." Derken ağlıyordum o da okurken şaşkınlık içinde kaldı ama bunu belli etmeyerek, "Ağlama, ağlama gel içeri geçelim. " dedi. Salona girdiğimizde o bana peçete bulma arayışındaydı. Ben yemek masasının yanında yaslanarak, "Ya nasıl olur nasıl?? Bir anne, bir baba bunu nasıl yaparrr??" Diye çığlık atarken vazoları yere attım o anda elim kanamaya başladı burkulmuş olan elimde bayağı ağrımaya başlamıştı.
Elimde aldırmadan yere oturdum. Uzay koşarak yanıma geldi.
"Ağlama sana yalvarırım ağlama üzme beni de sana yalvarırım elinde kanıyor. " Derken ben ağlıyordum. Peçeteyle elimi tutty ve baba sarıldı.
"Uzay neden?" Diye hıçkırarak ağlarken;
"Şşş... Tamam,tamam üzülme" dedi. Ona sarılarak ağlamak acımı biraz da olsa dindiriyordu. "Ben senin için her şeyi yapmaya hazırım."
"Benim derdim o değil Uzay. Bu kadar iyi anlaşırken neden çekip gittiler? Bir de utanmadan notta kızım yazmışlar." Dedim
"Hayır,hayır böyle düşünme gerekirse seninle beraber yaşarım.Sana sahip çıkarım." Dedi.
Gerçekten bunu yapar mısın? "
"Tabii ki şaşkoloz, seni yanlız bırakacağımı mı sanıyorsun? Etrafta bu kadar kötü insan varken bu hayatta ve koskocaman evde seni yanlız bırakır mıyım? " dediginde kna sarılarak "Seni çok seviyorum Uzay." Dedim
"Bende seni sümüklü." Dediginde gülerek burnumu çektim ve "Peki bana neden gittiklerini bulma konusunda yardım eder misin? Diye sordum.
"Elbette." Dedi.
"Peki Bay X?" Dediğimde
"Bir şey yapmadı sana değil mi? " dedi
"Hayır ama onun yüzünden kolumu burktum? Ayrıca sabah odama bir demet gül,not ve kahvaltı bırakmış.
"Bu çok fazla olmaya başladı seni saplantı haline getirmiş. Bir çözüm bulmak lazım." Dedi sinirlice. Ardından "Aileni bulmak için hastanelere gideriz sonra da karakollara bakınırız." Dedi.
"Tamam." Dedigimde
"Hadi kalk hazırlan önce hastanelere bakınalım." Dedi
Ben kafamı sallayarak kalktım ve merdivenleri çıkıp odama girdim. Tam o anda bilgisayarıma bir E-mail geldi. Merak edip açtım.
"Senin gerçek ailen onlar değil." Diye gelen daha doğrusu Bay X tarafından gelen bir mesaj. Buna umursamayıp giyinmek için elbise dolabımın kapısını açtığımda 1 saniye durup düşündüm. Sonra arkamı geri dönüp E-mail' e bir daha tıkladım ve açtım. Mesajı tekrar tekrar okudum. Böyle bir şey olmasaydı neden yalan söylemek istesin ki?
"Uzayy!!!" Diye bağırdım. Koşar adımlarla odama girip, " İyi misin? Ne oldu?" Dedi ellerim titrer bir şekilde ağzımı tutarken 1 saniyelik elimi ağzımdan ayırıp bilgisayarı işaret ettim. Şaşkın bir yüzle önce bana sonra bilgisayara baktı. Yaklaştı ve mesajı okudu.
"Buna inanmıyorsun değil mi? Lütfen bana inanmadığını söyle. Böyle bir saçmalık senin aklını almadı değil mi?" Dedi aşırı sinirlice. Şaşırarak ve biraz da ondan ilk defa ürkerek
"Şey... Uzay ben. Sakin ol."
"Sakin mi ol? Sakin mi ol? Mira sen ne dediginin farkında mısın? O adama inanıyorsun .İ-NA-NI-YOR-SUN!"
"Uzayy yapma böyle." Dediğimde
"Ben akşam gelirim. Sakın evden dışarı çıkma kapıyı da arkamdan kilitle. Telefonun açık olsun sana ulaşabiliyim." Diye etkili bir konuşma yaptı.
"Nereye? " diye sorunca
"Hava alacam." Dedi ve gitti. Kapının hızlı çarpıldığını fark ettim.
Terastan ona bakarken elini yumruk şeklinde yapmış âdeta gözlerinden sinir fıçkırır halde yapmış hızlıca yürüyordu. Aklımda hâlâ annem ve babam vardı. Ben gerçekten evlatlık mıydım? Öyleysem neden benu aldılar bırakmak için mi? Ama bir yandan da evlatlık olsaydım bana bu kadar davranırlar mıydı?
Off!Off!! Bunu öğrenmek için dışarı da çıkamazdım. Uzay bana çok kızardı.  Arayamazdım da...
Mutfağa geçip Uzay'ın gönlünü alabilmek için yemek yapmaya karar verdim hem kafa dağıtmış olurum. Ama ne yapacaktım onu hiç bilmiyordum. Biraz düşündükten sonra dolaptaki hazır mantıyı hatırladım. Annem (belki de eski ve üvey olan annem?) her zaman buzdolabının derin dondurucu bölümünde mantıyı ve bir çok şeyi koyardı. Onu çıkartıp işe koyuldum.
-2 saat sonra:
Sonunda bitti çok yorulmuştum. Ama sofraya da baktığımda harika görünüyordu ben mantıyı sevmediğim hatta nefret ettiğim için patates kızartması ve salata da yaptım. Çok acıkmıştım. Uzay'ı aramak için telefonumu elime aldım. Numarasını tuşlarken zil çaldı.  Koşarak kapıyı açmaya yöneldim ve "Kim o? Dedim "Mira Uzay ben." Dedi. Hemen kapıyı açtım. Elbiselerini getirmişti. Ben ona bakarken "Aferin kim o demeden açmadın." Yüzümü buruşturarak ona bakarken " Artık içeri geçecek miyim Miracım? Diye sordu.  Elimde geç işareti yaparken
"Ne bu koku?" Dedi
"Aç kalmayı sevdiğini bilmiyordum." Dedim bana ters ters bakarak.....

Bay XHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin