1 Aralık..
Yağmurlu bir sabah günüydü. Cam kenarındaki koltuğumda kahvemi yudumlarken, yan taraftaki evin bahçesine büyük bir tırın geldiğini farkettim. Kahvemden son yudumumu alıp hazirlanmak üzere odama çıktım. Dolabımın kapaklarını açarak uzun bir süre ne giyeceğimi düşündüm ardından siyah yüksel bel pontolonum ve balıkçıl yaka kırmızı kazağımı giymeye karar verdim. Hafif makyaj yaptıktan sonra kapıya doğru yöneldim ve son olarak deri ceketimide alarak evden çıktım.
Bugün annemle babamı kaybedeli tam üç yıl olmuştu. Onların o kadar acı bir şekilde öldükleri aklıma geldikçe göz yaşlarımı tutamıyorum. Onları kaybettikten sonra hiç bir şey eskisi olmadı. Zor da olsa kendimi toparlamayı başarmıştım. Sevdiğini kaybedenler hep bir yanım eksik derdi anlamazdım ama şimdi onları çok iyi anlıyorum.
Taksiye binerek mezarlığa vardığımda iki demet çiçek alarak annemle babamın yanlarına gittim. Güçlü gözükmek için takındığım maskeyi bir kenara bırakarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bir yandan da beni neden bırakıp gittiklerini mırıldanıp duruyordum. Uzun bir süre ağladıktan sonra yüzümü silip annem ve babamla vedalaşıp evin yolunu tuttum.
Evin önüne geldiğimde yan evdeki komşularımıza hoşgeldin demek için kapılarına doğru gittim. Kapılarını çaldığımda uzun bir süre kapının açılmasını bekledim tam arkamı dönüp gitmek üzereyken kapı açıldı.
"Buyurun.." diye bir ses geldi. Arakamı dönüp baktığımda, lise yıllarında cok sevdiğim ama beni hiç bir zaman fark etmemiş olan Kayra karşımda duruyordu. Gördüklerim karşısında biraz affaladıktan sonra hemen kendimi toplayıp,
"Merhaba" demeyi başardım. ilk defa Kayrayla yüz yüze konuşuyordum ve bu yüzümün kızarmasına, heyecanlanmama sebep olmuştu. Kayra ise soğuk bir şekilde,
"Merhaba" demişti.
Anladım ki beni tanımamıştı.
" Yeni eviniz hayırlı olsun."
"Sagol da siz kim..."
"Neyse iyi akşamlar." Diyerek arkamı dönüp eve doğru ilerlemeye başladım. Ne kadar da kaba konuşmuştu tanımasada karşısında bir bayan vardı.
Eve geldiğimde kendimi direk duşa attım. Ilık bir duşun iyi geleceğini düşündüm.
Duşun ardından üzerime puantiyeli pijamalarımı giyerek oturma odasında ki koltuğa uzanarak günün yorgunluğunu az da olsa üzerimden atmaya çalıştım.
Başımı koltuğa koyduğumda aklıma gelen tek şey Kayrayla tekrar yollarmızın kesismiş olmasıydı. O an farkettim ki aslında onu unuttuğum söylenemezdi. Sadece annemi ve babamı kaybetmenin acısı Kayraya olan aşkımı bir süreliğine ört pas etmişti. Belkide bu kaderin bir işaretidir. Geçmişte olamadık fakat gelecekte olabileceğimizi düşünmeye başlamıştım.
Büyük bir ihtimalle hayal kırıklığına uğrıyıcaktım. Kayra beni hiç bir zaman farketmemişti simdi mi farkedicekti. Boşu boşuna kendimi ümitlendiriyordum. Sonunda üzülücek kişi yine ben olucaktım.
Kayrayla aynı lisedeydik. O zamanlar herkes ondan korkardı, hocalara dahi kafa tutardı. Ne öğretmenler ne de öğrenciler ona karşı gelebilirdi. Çıktığı kızları tek gecelik ilişkiler için kullanır bir daha onların suratlarına bakmazdı. Ben ona hiç bir zaman hislerimi belli edememiştim yada belli etmekten korkmuştum bilemiyorum. En sonunda tek taraflı sevgimi bir kenara bırakıp İstanbula taşınmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Çalan NOEL (#WattyTR2016)
Short StoryHer noel mutlu geçer diye bilirdim.. #WattyTR2016 Bu hikaye yılbaşı için yazılmıştır.