3.Bölüm

9.5K 425 19
                                    

Multimedia=Buse Eve geldiğimizde yukarı çıkarken babam üçümüzü içeri çağırdı ve konuşmaya başladı: -"Cansu ve Açelya 2 gün sonra bizim şirketin ve rakip şirketlerin yemeği var. Ve yemeğe sizde geleceksiniz." dedi. -"Bir nevi mafya toplantısı" deyip yüzümü buruşturdum. -"Yani , ve gelirken siyah giyineceksiniz." dedi kafamızı tamam anlamında salladık. Tam arkamızı dönüp gidecekken ben : -"Baba siyah giyinmek zorunlu mu?" diye sordum ve babamın cevabı ise şu oldu: -" Evet,zorunlu küçük hanım orada herkes siyah giyinir." dedi ve tekrar kafa sallayıp yukarı çıkmaya başladım. Ama tabi ki siyah giyinmeyecektim. Kurallar ne için vardır? Çiğnenmek için tabi ki! Yukarı çıktım ve odama girdim . Kızlar hazırlanmak için malzemeleri çıkarmıştı bile. Kızlara söyleyerek banyoya gittim. Kisa bir banyo faslından sonra çıktım ve üzerime elbisemi geçirdim. Elbisem sade, düz ve mavi bir elbiseydi. Topuklu giymek istemediğim için şık bir bej sandalet giydim. Saçımı düzleştirip önlerini dalgalandırdım. Toz pembe hafif bir ruj sürerek işimi hallettim ve kızları beklemeye başladım. Kızlar benden çok abartılı olarak dekolteli ve taşlı elbiseler ve topuklu ayakkabı giymislerdi. 2 saattir saç ve makyaj ile uğraşıyorlardı. En son hazır olduklarında onlara baktım ve onlara göre çirkin olduğumu düşündüm. Cansu koyu bir makyaj yapmış ve saçlarını düzleştirmişti, Melis ise saçlarına maşa yapmış ve makyajını daha hafif bir şekilde yapmıştı. Sanki ben 2 kutup yıldızının arasında kalmış sönük yıldızlar gibiydim. Ama Cansu beni süzdü ve ıslık çaldı. Ben şaşkın şaşkın onlara bakarken Melis konuşmaya başladı: " Vallahi seni anlamıyoruz kızım, sen bu kadar sade giyiniyorsun, bizim kadar uğraşmıyorsun ama bizden güzel oluyorsun, kıskanıyorum valla." dedi ve kahkaha attı. Ben boş boş onlara bakarken beni hadi gidelim diye götürmeye başladılar. Ben onlardan çirkinim diye düşünürken onlar bizden güzel olmuşsun dediler. Aslında sevindim ama bir o kadar da şaşırdım. Ben böyle düşürken arabaya gelmiştik. Benim arabamla gidecektik çünkü Cansu ve Melis'in partide içerek kendilerini kaybedeceklerini biliyordum. Arabaya bindiğimizde müzik açarak ilerlemeye başladık. Şarkı söyleyerek kırmızı ışıkta durduğumuzda yanımızda bir siyak Lamborghini Avantedor daha belirledi. Bizimki beyazdı. Arabalarının camını açıp bize seslendiklerinde müziğin sesini kısıp bende arabanın camını açtım. Ve arabadaki çocuk: "Bir yarışa ne dersiniz kızlar, hem eşitiz araba bakımından." dedi ama çocuğun bizim arabada atesleme sistemi(böyleydi sanırım tam hatırlamıyorum :)) olduğundan haberi yoktu.:)) Biz eşit olalım diye kullanmicaktım ama. "Tamam, biz varız ama 600 m kadar o zaman biz gideceğimiz yere varmış olucaz." dedim ve çocuğun cevabını bekledim ve çocuk " Bizimkide 600 m kadar sonra bitiyor zaten." deyip arkasına yaslandı. Işığa baktığımda hâlâ kırmızıydı. Yan arabaya baktığımda yarim ağız gülüyorlardı kazanacaklarına emindiler sanırım ama öyle bir şey olmiyacaktı. Ben de Açelya Atasoy'sam bu yarışı size vermem. Sarıya geldiğinde ışık hazırlığımı yaptım ve yeşil ışık yandığında gaza yüklendim. Aynı hızda gidiyorduk ama karşı taraf hainlik yaparak ateşleme sistemini açtılar, "Peki bunu siz istediniz. Kızlar sıkı tutunun!" deyip bende ateşleme sistemini açıp onlara yetiştik şimdi hainlik sırası bizde deyip hız tutkunu olduğum için extra yaptırdığım diğer ateşleme sistemini çalıştırıp önlerine geçtik, biz geçtikten sonra kızlar sevinç çığlıkları atıyorlardı. Bende kahkahalarla gülüyorum. Tüm sistemleri kapatıp yavaşlayarak partinin olduğu yere geldik. Bizden sonra hemen yarıştığımız siyah arabada geldi ve yanımıza parketti. Biz birbirimize şaşkın şaşkın bakarken siyah arabadan 4 kişi indi ve onlarda birbirlerine bizle aynı yüz ifadesi ile bakarken Buse bağırarak gelerek üzerimize atlayıp üçümüze birden sarıldı ve konuşmaya basladı:" Canlarım, geldiniz çok sevindim yaaa!!" diye bağırdı. Bizden ayrıldıktan sonra bizle yarışan gruba yöneldi. Dikkatimizi tekrar o gruba verdigimizde ifadelerimiz eski haline geri döndü o sırada Buse lafa girdi:"Siz tanışıyor musunuz?" dedi o sırada yedimizde "HAYIR!!" diye bağırdık. Bu Buse'yi güldürmeye yetmişti. Buse:"Iyi o zaman tanıştırayım. Ilk olarak bu Melis,babası iyi ve başarılı bir iş adamı, bu Cansu ; babası iyi mafyalardan, bu Açelya ; babası mafyaların başlarından." dedi Buse'nin ağzını kapatarak geriye çektim kulağına:"Kızım sen manyak mısın? Ne söylüyorsun!" diye fısıldadım, bu arada dörtlü gruptan biri öne çıkarak konuşmaya başladı:"Korkma ufaklık, bizimkilerde mafya ve iş adamları." deyince Buse'yi rahat bıraktim ve üzerini düzeltip karşı grubu tanıtmaya başladı: "Bu Cenk ; babası benimki ve Melis'in ki gibi başarılı bir iş adami, bu Bora ; babası iyi mafyalardan, bu Emir ; babası iyi ve başarılı iş adamlarından." derken lafına atladım: " Neden onu Cenk'i tanıtırken söylemedin?" diyip tek kaşımı kaldırdım. Oradan adını bilmediğim ama yakışıklı çocuk lafa girdi: "Sen her şeye karısma ufaklık." dedi tabi benim o an tüm sinirlerim zirve yaptı. Sinirden kızardığımı hissediyordum. Lafa girdim: "1. Sen bana ufaklık diyemezsin, 2. Istediğime karışırım, 3. Hem sanane ben Buse'ye sordum!" diye kükredim resmen bu sesin benden çıktığına inanamadım ama o da sinirlenmişti bunu görüyordum. Ama konuşmuyordu. O sâkinleşmeye çalışırken bende sâkinleşmeye çalışıyordum. Ikimizde sâkinleşince lafa Buse girdi :"Bu da Berk ; babası seninki kadar güçlü mafya, yani birbirinize yaptığınız atar gider boşuna eşitsiniz ve birbirinizden üstün değilsiniz." dedi daha sonra içeri girmeye başladık. Içeride eğlenenleri,çılgın dans edenleri görünce hepimiz tebessüm ettik. Hadi bakalım daha bizi bu gece neler bekliyor... Yorum ve votelerinizi bekliyorum...

Asi Mafya ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin