1. BÖLÜM

90 3 13
                                    

''Yeni bir yıl daha doğuyor ve ben bir yıl daha ölüyorum.''

''Güzel söz.''

Kafamı defterimden utangaç halde kaldırdım. ''Efendim?''

''Yazdığın söz, beğendim.''

Yanaklarımın kızardığını saklamaya çalışarak birşey demeden önüme döndüm ve defterimi iyice sakladım. Yazdığım şeylerin okunması, beni utandırıyordu. Sanki ben kendi iç dünyamla konuşuyormuşum da, biri gelip konuşmamızı dinliyormuş gibi hissediyordum.

''Evet, ders bitti çocuklar!'' diyip muzhipçe sırıtan öğretmene bakıp 'hayır hayır' diye tekrarladım. Şu adam ve iğrenç esprilerinden fazlasıyla bıkmıştım. Birden esprilerine bir tek kendisi ve benim deli arkadaşım Egemen gülüyordu. Allah'ım , bu seferkini duymak istemiyordum.

''Seneye görüşürüz!''

Yüzümü buruşturarak yanıma baktım istemsizce. Yazdığım sözü beğenen çocukla aynı anda yüzümüzü buruşturarak dönmüş olduğumuz gerçeği yanaklarıma kanın hücum etmesini sağlamıştı. Erkeklerle olan ilişkimde bu kadar utangaçtım işte. Hiç sevgilimin olmamasına bakarsak zaten, bu normaldi. Birtek Egemenle rahat konuşabiliyordum, o da liseden beri hep yanımdaydı zaten.

Herkes öğretmenin yaptığı espriye homurdanarak sınıftan çıkarken bende kitaplarımı çantama sıkıştırıp, espriye hunharca gülen salak arkadaşım Egemen'i kapşonlusundan çekiştirerek çıkarttım sınıftan.

''Neye gülüyorsun bu kadar?'' dedim inanamaz gözlerle bakarken.

''Ne?'' dedi ciddileşip. ''Komikti.''

Başımı gülerek iki yana salladım. ''En azından bu espriyi senin yapamayacak olman içimi rahatlattı.'' dedim gülerek.

Başını onaylamazcasına salladı. ''Senin yanında harcanıyorum ben. Peşimde onlarca kız benimle arkadaş olmak isterken neden senin gibi biriyle takılıyorum?''

Söylediklerinde ciddi olmadığını bildiğim için gülerek kafasına vurdum.

''Burası boş olduğundandır.''

Egemen'i bir şekilde atlatıp okuldan çıkıp yürümeye başladım. Kafamda dönen onca şey, bir olmuş kalbimi de sarmışlardı. Çünkü yılbaşına çok az bir vakit kalmıştı. Ama yeni yılın bana umut getirdiği filan yoktu. Bana eğer tek dilek hakkı verselerdi; bunu 2015 de kalmak için kullanırdım. Omzumda taşıdığım yüklere bir yıl dolusu yük daha ekleneceğini bildiğimden yeni yıla girmek beni memnun etmiyordu. Bu çok aptalca bir düşünceydi belki de bilemiyordum. Ama ailemsiz geçen bu ilk yılbaşı olacaktı benim için. Bünyem bunu kabul etmiyordu, beynim algılamıyordu. Hala kendimce eve vardığımda o büyük süs ağacını göreceğimi, annemin tatlı sesiyle şarkı söylerken yaptığı kreplerin kokusunu duyacağımı düşlüyordum. İçeri girer girmez abimin 'yine mi sen fıstık' diyip saçlarımı karıştıracağını, annemin bizi gülerek izleyeciğini düşlüyordum. Babam akşam koca hediyerle eve gelirken yine salona girerkenki ayrıntıyı unutup takılıp düşeceğini düşlüyordum. Sonra da bizim bitmez kahkahalarımızı... Ama sadece düşleyebiliyordum. Bu bütün güzel anıları geride bırakalı çok olmuştu. Ve benim için asla eskimeyecekti. Onlar hala canlıydı benim için. Ailemin ölürken güzel anılarımızı götürmeyeceğini biliyordum, umut ediyordum. Çünkü yaşama tutunmak için tek tük sebeplerimden biri beni mutluluk dünyasına taşıyan güzel anılardı.

Hergün bunları düşünerek giderdim eve çoğu zaman. Ama eve geldiğimde müthiş bir soğukluk ve samimiyetsizlik içine alırdı beni. O eve ayak bastığımdan itibaren sanki biri gelir saçımdan sürüyerek beni o mutluluk dünyasından çıkarır, kasırganın ortasına bırakırdı. İçimde cam kırıkları vardı, herbiri başka yerime saplanmış... Ve ne zaman nefes alsam biraz daha derinime işliyordu bu kırıklar. Nefesim kesiliyordu ve gerçeğin soğuk yüzü bir kere daha tokat gibi çarpıyordu suratıma.

BÜYÜLÜ SES(DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin