Acıyan gözlerime acımadan inatla akan gözyaşlarımı sildim. Yastığımın sırılsıklam oluşu, nasıl bir fırtınada kaldığımı özetliyordu. Hayattan kopmak diye buna denirdi sanım. Sanki artık ben buraya ait değilmişimde, tutsak tutuluyor gibiydim. Geçebileceğim duvarlar, ben nefes aldıkça kendine biraz daha tuğla örüyordu.
''Aptal büyülü ses!'' diye çığırarak kafamı yastığıma gömdüm. Kızdığım şey ona değil, lakabınaydı.
''Bu muydu büyün?'' diye çığırdım içimdekilerden bir nebze atmak için.
Elimle yatağımı yumruklarken, tamamen delirdiğimi farkettim.
Dün akşamdan beri yatıyordum. Hiç ayağı kalkmamıştım. Görünmez bir iple yatağıma bağlamıştım kendimi.
Mümkünse sonum gelene kadar, burada beklemek istiyordum. Çünkü kendimi normal insan hissetmeyi bırak, insan gibi bile hissetmiyordum.
Kapım sertçe açıldığında oralı olmadan halıya kitlemiş gözlerimle bir bakış attım.
Yengemin gelip gelmediğini, odama giriş şeklinden tanıyordum artık.
''Biri var,'' dedi benden iğrendiği belli olan ses tonuyla. ''Seni almadan gitmeyeceğini söylüyor. Misafirlerim gelecek, seni görsünler istemiyorum. Ya defol git şu çocukla ya da yeni yıla girene kadar bu lanet odandan çıkma.''
Omuz silktim. ''Çıkmam.''
Bakışlarını tavana çıkarıp nefes çekti uzun bir süre. Bu hareketine bakarak, beni öldürmek istediğini anlayabiliyordum.
''Ne halin varsa gör.'' diyip sertçe kapıyı çekerek çıktı odamdan.
Oralı olmadan üstümdeki yorgana iyice sığınıp bakışlarımı tekrar halıya kitledim. Gerçekten, yorganımla bütünleşmeme az kalmıştı.
Kapım tekrar sertçe açıldığında gözlerimi kapatıp sinirle konuştum.
''Sana odadan çıkmayacağımı söyledim.''
''Bende o partiye geleceksin demiştim. Dinledin mi? Hayır.''
''Egemen?'' dedim gözlerimi anında açıp yatakta doğrulurken.
Özenle şekil verilmiş sarı saçları ve mavi takımıyla gerçekten nefes kesici diyebilirdim. Ama beni pek de etkilemiyordu.
''Yaa Egemen, birazdan seni partiye götürecek. Akşam oldu kızım, hala yatıyor musun? Şu haline bak. Allah'ım ya. Napacağım seninle?''
Omuz silkip ''O halde bir şey yapma.'' dedikten sonra tekrar yatağa attım kendimi.
Elini saçlarından geçirip nefesini sabır istermiş gibi dışarı üfledi.
''Anlaşıldı.''
Dolabımı açıp içinden bir şeyler çıkarttıktan sonra anlayamadığım bir hızda beni omzuna attı.
''Egemen ya git sen yeni yıla mutlulukla, huzurla, neşeyle gir. Bendeki o hisler öldü.'' dedim sırtında debelenirken.
Beni dinlemeyip evden çıkarttıktan sonra o pahalı arabasına bindirdi.
Daha karşılık veremeden kemerimi bağladıktan sonra koşarak sürücü koltuğuna ulaştı.
Küçük çocuklar gibi kollarımı bağlayıp camdan dışarı bakmaya başladım.
Bu kadar yıldır arkadaştık, hala anlamamış mıydı nasıl hissedebileceğimi?
Sanırım bir insan sizi ne kadar tanırsa tanısın, yaşadıklarınızı yaşamadan anlamıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/57314262-288-k445400.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ SES(DÜZENLENECEK)
AcakYaşamak ile gerçekten yaşamak arasındaki ince çizgide sıkışıp kalmıştım. Yaşamak bile istemiyorken, beni o çizgiden çekip kendimize yeni bir çizgi çizebilecek birinin geleceğini nereden bilebilirdim?