Düzenli olarak gelen bildirim seslerine uyandım. Telefonu alıp bildirimleri kaydırırken saate göz attım. 6:30. Bir dakika, aynı şeyleri sanki daha önce yaşamıştım. Sanırım şu an deja vu yaşıyordum. Gözlerim kırptım. Ah, doğru ya... Dün de aynısı olmuştu. Sanırım bu bildirimler dün yayınladığım bölüm için gelmişti. Saat 6'ya kadar uyanık kalıp bu bölümü yazmıştım ve bu sefer kusursuz bir başarı yakalamak istiyordum. En üstteki bildirimi kaydırıp Wattpad'e girdim. Aman Tanrım. 1 gecede -sadece 1 gecede- 5.000 takipçi kazanmıştım. Demek ki romantik şeyler yazmak işe yarıyormuş."Adam yerde kanlar içinde uzanan vücuda yaklaştı, aralarında santimler kala çömeldi ve soğuk ellerini bu kadar kan kaybetmesine rağmen hala sıcacık olan kıza uzattı. Parmakları temas ettiğinde gözlerini sıkıca kapattı ve kızın sıcacık ellerinin kendi buzlarını eritmesine izin verdi. Gözleri açılan kız hayretle Adam'a baktı. Adam dudaklarını araladı 'Bunca yaptığın şeye rağmen, yasak elmayı bile bana sevdirdin Eve. Bunca yaptığın şeye rağmen, ellerin hala sıcak.' kız güçlükle doğruldu."
Bu sefer kesinlikle başardım. Öğretmenimden aldığım ilk ders işe yaradı. Fakat yazdığım hikaye devam ettikçe, benim de ders almaya devam etmem gerekecekti. Bu sefer okuyucularımdan nasıl yorumlar geldi diye merak ederek hızlıca yorumların olduğu bölüme indim.
"Min-ji, şu ana kadar yazdığın en harika bölümdü! Sonunda Adam ve Eve arasında bir şey oldu! EL ELE TUTUŞTULAR! Nasıl ağladığımı anlatamam bile!"
"Bu sefer kendinde olan tek kusuru düzeltmişsin, Min-ji. Okurken duygulandım, çok iyiydi. Yine de senden daha fazlasını bekliyorum."
Göz devirdim. "Senden daha fazlasını bekliyorum" mu? Zaten elimden geleni yaptım.
"Min-jiiiii, müthişsin! Yeteneklerin her gün artıyor. Fighting!"
Aldığım güzel yorumlar ifadesiz yüzümü etkilemese bile mutluydum. Sayfayı kaydırmaya devam ederken içten içe beklediğim o yorumu gördüm.
"Sanırım birazcık tecrübelenmişsin. En azından ellerin birbirine değmesinin nasıl bir his olduğunu öğrenmişsin. Yine de yazdıklarının hiçbir değeri yok, sadece bir el tutuşma sahnesiyle okuyucularını uzun süre tatmin edemeyeceksin. Yakında daha fazlası için baskı yapacaklar. Peki o zaman ne yapacaksın, Min-ji? Daha fazlasını öğrenmen gerektiğinde ne yapacaksın?"
Yorumu yazan kullanıcının ismine bile bakmadan KunGJ'nin yazdığını anladım. Öfkeyle yumruğumu sıktım. Cidden bu da kimdi böyle? Beni eleştirme hakkını nerden buluyordu? Derin bir nefes aldım. Sanırım beni asıl sinirlendiren şey kullandığı kelimelerden çok dediklerinin doğruluğuydu.
Telefonumun saatine kısa bir bakış attığımda gereksiz yere uyandığımı farkettim. Saat 6:40'tı ve ben 7:30'da kalkacaktım. Aceleyle telefonumu bırakıp kendimi hala sıcak olan yatağıma attım. Ve yavaşça gözlerimi kapadım.
---
"Sadece parmak uçları değil, Hoseok."
Ağzımdan çıkan cesurca kelimeler beni bile şaşırttı. Ellerimiz yavaşça kilitlendi. Ellerinin ısısı benim ellerime geçmeye başladığında havayı sessizlik kapladı. Şaşkınlıktan kıpırdayamıyordum. Ya benim ellerim çok soğuktu ya da onun elleri çok sıcaktı. Daha önce hiç hissetmediğim bu his karşısında hareketsiz durmaktan başka bir şey yapamadım.
Düşündüğüm şey ağzımdan kayarcasına çıktı.
"Kişiliğine rağmen ellerin sıcak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Checkmate⚜
Fanfiction"Ne istiyorsun?" dedi. Öğretmenimi çoktan seçmiştim. Ve elime daha iyi bir fırsat geçemezdi. "Bana aşık ol, Hoseok." Gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "N-ne? Yoksa benden mi hoşlan-" Kendimden emin bir şekilde konuştum. "Sadece nasıl bir şey öğrenmek ist...