İmam Mansur'un Ortaya Çıkışı ve Savaşları

223 2 0
                                    

Ruslara karşı başlattığı direniş harekatı "Müridizm olarak adlandırılan, Ruslar tarafından Uşurma diye bilinen Mansur, Dağıstan'daki eğitimi sırasında Nakşibendi Tarikatı'na intisap etmiştir. Daha sonra köyüne dönüp yakın çevresinden başlayarak Çeçenler arasında islami telkinlerde bulunmuştur.


Mücadelesine köyü Aldı'da başlayan Mansur, 1784'lerde Çeçenistan'da meydana gelen bir deprem sonunda;"Rahman olan Allah'a inanan Mansur, Rahman ve Rahim olan Allah adına ve Hz. Muhammed'in (sav) bi-had ve bi-hesab ümmetine bunu bildirir." Diye başlayan bir bildiri ile Kafkasya'da ilk Gazavat Hareketi'ni başlatmıştır.


Mansur'un ortaya çıkmasına ve isminin de Mansur olarak anılmasına gördüğü bir rüyanın sebep olduğu söylenmektedir. İmam Mansur'u araştırmak için Osmanlı'nın gönderdiği Keleş Bey, Hasan Efendi'yi Çeçenistan'a göndermiştir. Mansur'a mülaki olan Hasan Efendi'nin anlattığına göre bir gün İmam Mansur rüyasında peygamberimizi görür. Resul-i Ekrem ona:" Erbab-ı gavayet ve dalalet-i tarik-i müstakime davet eyle(azgınlık vedalalet ehlini dosduğru yola davet et)." buyurur. Mansur, ilim ve ehliyetinin yetersiz olduğunu ileri sürerek bu işin üstesinden gelemeyeceğini söyler; ancak: "Sen davete meşgul ol. Sende husul-i kudret-i ilm hümayan olur." cevabını alır. Bu riyüyı Mansur, tekrar tekrar görür. Uyanınca derhal abdest alarak hemen namaza durur. Ayrıca bu rüyadan sonra kendini Mansur olarak tanıtır.


İmam Mansur, Aldı Camii'nde imamlık yaparak vaaz ve hutbeleriyle dikkat çekmeye başlar. Ele aldığı ana konu; bütün Kafkasyalıların birleşmesi, birleşmedikleri takdirde bunun Kur'an-ı Kerim'e aykırı olacağı ve Allah'ın bu yüzden Kafkasyallılara memleketlerinin işgali için Ruslara müsaade edeceği, Kafkasyalıların özgürlüklerini yitireceği ve dinsiz, vatansız halde yaşayacakları hususu idi.


İmam Mansur, yavaş yavaş adam toplamaya başlar. Kafkasya'daki beylere mektup göndererek kendisine katılmasını istemiştir. İmam'ın gücü kısa sürede o kadar arttı ki Kont Potyemkin, Albay Pieri komutasındaki bir kuvveti Mansur'a karşı yolladı. Çeçenistan ormanları savaş alanında büyük ün kazanmış olan Rus askerlerine mezar oldu. Bu askerler ki açık alandaki bir meydan savaşında Çeçenlerden daha az cesur olmayan ve kendilerinin sayıca iki isli olan düşmanlarını yenebilecek güç ve eğitime sahiptiler.


Albay Pieri komutasındaki 7000 kişilik Rus ordusunu, Mansur'u yakalamak için aldı Köyü'ne gönderdiler. Rus ordusu köye yaklaşınca İmam Mansur Ruslara bir elçi gönderdi. Rusya ile Osmanlı Devleti'nin barış içinde olduğunu, bu hareketin barışa ters olduğunu bildirdi. Ruslar bu teklifi kabul etmeyerek saldırıya başladı. İmam Mansur başka bir harekette bulunmadı. Müridlerinin isteği üzerine kardeşinin komutasındaki birliğini Ruslara saldırttı. Bu saldırıyı Ruslar püskürttü. Mansur'un kardeşi de şehit oldu. Çeçen güçleri bozulacağı sırada, Mansur taarruz etti. Çeçen askerler ve Aldı halkı bu durum karşısında iyice coştu. Düşman kaçmaya başladı. Kaçanların arasında Albay Pieri de bulunuyordu. İmam Mansur, bu Rus birliğinin peşine düştü. Albay Pieri'yi yakaladı ve bizzat kendisi öldürdü. Çeçen ormanlarından kaçan Rusların çoğu İmam Mansur tarafından takip edilerek bu ölüm ormanında hayatını kaybetmiştir. Kalan Rus askerler de: " Türkler bizi öldürmez, esir eder." diyerek Osmanlı'ya ait Hacılar Kalesi'ne sığınmıştır. Kaftancı Ali Ağa, bu esir Rus askerlerini Anapa Kalesi'ne göndermiştir.

Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet isimli eserinde şunları yazmaktadır. "Bir gün 7000 mevcudlu bir Rus birliği Mansur'un üzerine hareket eder. Bunları gören Mansur, yerden aldığı bir avuç toprağı Rusların üzerine saçar. Derhal ortalığı bir duman kaplar, büyük bir korkuya kapılan Ruslar birbirine girerek kaçmaya başlarlar. Korkudan kendisini Sunç Irmağı'na atam bu Rus kıtasından pek az kimse kurtulur. Kurtulanlar da Türk karargahına sığınır ve başlarına gelen bu vakayı Türklere anlatır.".


"Sonra onları siz öldürmediniz, attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirmek içindi. Gerçekten Allah, işitendir, bilendir."


Bu muzafferiyetle İmam Mansur çok sayıda mühimmat ve silah, bir miktar da top ele geçirmiştir. Kafkasya'da ve İslam ülkelerinde İmam Mansur'un adı duyulur olmuş ve dahi ordusuna mücahid olmak için Müslümanlar gelmeye başlamıştır. Disiplinden yoksun bir ordu toplayarak Kızlar Kalesi'ne saldırıya geçen İmam, kasabanın dış hatlarını ele geçirse de arkadan saldıran Kazakların etkisi ile geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu yenildi İmam'ın takipçilerinin güvenini sarssa da İmam yılmadı ve Mozdok ile Vladikavkaz arasında küçük bir kale olan Grigoniopolis'i kuşattı. Garnizon, büyük bir inatla direndi. Takviye Rus kuvvetlerinin yetişmesi ile İmam Mansur, geri çekilmek zorunda kaldı. Tekrar Kızlar Kalesi'ne saldırdı. Bu saldırı da kaybedilerek İmam Mansur tekrar geri çekilmek zorunda kaldı. Bu aşarısızlıkların temelinde cesaretten ziyade disiplin ve düzenli birliklerin eksikliği vardır.


Ruslar, İmam Mansur'u tekrar etkisiz hale getirebilmek için General Teikelli komutasında büyük bir ordu toplayarak 30 Ekim 1785'te Mezdegu istikametinde taarruza geçtiler. Bu orduya General Potemkin tarafından Albay Nogel komutan olarak atanmıştır. İmam'ın ordusu ise Kumuk, Kabarday, Çeçen ve Dağıstanlılardan oluşuyordu. İki ordu, 2 Kasım'da şimdiki Oset Köyü Elkhovoto yakınlarında, Küçük Kabarday'da Terek Nehri üzerinde bulunan Tatartüp'te karşılaştı. Göğüs göğüse, kılıç ve kama ile yapılan bu muharebe çok kanlı olmuş ve saatlerce sürmüştür. Bu savaşın sonunda en fazla kaybı Maarullar(Dağıstanlılar) ve Çeçenler vermiştir. Disiplinli Rus ordusu savaşı kazanmıştır.


Tatartüp Savaşı'ndan sonra İmam Mansur'dan kopmalar oldu. Pekçok toprak sahibi beyler, dağlı halklar, İmam Mansur'dan ayrıldı. Kimileri Ruslardan bağışlanma diledi. İmam Mansur, 1786 baharında da saldıracağını düşündüğü Rusar karşı durmak için Kabarday bölgesinde kaldı. Bu sıralarda Osmanlı-Rusya arasında, Kırım ve Gürcistan meselesi yüzünden yeni bir savaş başlamak üzereydi. I.Abdülhamid, İmam'a saat ve dürbğn gönderdi. İmam Mansur, bu durumdan çok memnun oldu. Kafkasyalılara yeni savaş durumundan bahsederek tekrardan ordu toparlamaya başladı. Eylül 1787'de savaşın başlaması ile Mansur'un tarafına geçen kabileler ve halklar Rus topraklarına saldırdı. Bunun üzerine Potemkin, 8000 kişilik ve 35 toptan ibaret bir kuvvetle Kuban Nehri boyunca harekete geçti 20 Eylül'de Mansur'u yenilgiye uğrattı. Mansur Anapa'ya kaçtı.


Ertesi yıl bir kez daha yenilen Mansur, tekrar Anapa'ya kaçtı ve buradan hiç ayrılamadı. Yine de etrafa Cihad çağrıları yapmaya devam etti. Rusların 1787-1789 Anapa kuşatmalarına şahit oldu. İmam Mansur, 22 Haziran 1791'de kalenin düşmesi ile Ruslara esir oldu. Daha sonra esir takasında Osmanlı'ın ısrarlarına rağmen Ruslar tarafından verilmedi. 13 Nisan 1794'te esir olarak Rusya'da vefat etti.

İmam MansurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin