SAVAŞ

6 0 0
                                    

Yirmi yaşında olan birisinin hikâyesi olurmu diye düşünmeyin. Aslında herşey 18 haziran 2008 yılında başlamıştı. Gece her gece gibi karanlık ve sıcak yıldızlar daha öncelerine göre daha koyu ve yalnız tek tük gökyüzüne bir iğne ile tutturulmuş gibiydi. Gökyüzü rutubetten eskimiş bi evin tavanı gibi dökük renklerdeydi. Saat gece yarısını çoktan geçmiş , gece kuşu olarak bilinen baykuşlar bile çoktan uymuşlardı. Tek başına pencereye oturmuş çocuk uyanıktı. Tahta çerçeveleri olan penceresinden karanlığı seyrediyordu. Belkide seyrettiği şey karanlık değil o karanlığı yarıp gelecek gece güneşiydi. Gökyüzüne bakarken annesine benzettiği bir yıldızı vardı her gece sürekli izleyip konuştuğu yıldızıydı o. Bir anda o yıldız gökyüzünden aşağıya düştü bir anda çocuğun kalbine birşey acı verdi. Konuşamadı aglayama dı. İzlemeye devam ederken Bi ara koltuğa uyumakla uyumamak arasında sızıp kaldı. Saat sabaha karşı 6 ya gelmemişti bile. Kapı çalındı içeri giren kendisinin çok yakını olduğu halde bir türlü yakın hissedemediği akrabasıydı. Yüzü her zamankinden daha sert daha soluk daha siyahtı. Belliydi birşeyler oluyordu yaşı 13 olmasına rağmen bunu hissedebiliyordu. Sustu ve bekledi akrabası ağzını zorla açtı, dudaklarından kaç kelime çıktı çocuk hatırlamıyor ama son kelimeden sonra kendini koltuğa biraktı. Düşünemedi konuşamadı. O günden sonra annesi olmayacaktı hala yerde uyumakta olan kardeşlerine ne diyecekti bilemedi. Sonra kendisinden iki yaş küçük olan kardeşi uyandı. O öğrendiğinde acısını ağlayarak dışa vurabilmişti. Sonra 6 yaşındaki kardeşini uyandırdı ve evden uzaklaştırmak için hazırlayıp dışarı çıkardı yolda gittiği yerde bir sürü saçma sapan hikâyeler yalanlar söyledi göz yaşlarını sanki göz kapaklarına zincirlemiş gibiydi tek damla yaş akmıyordu. Sonunda kardeşini halasına bıraktı eve döndü. Zaman geçtikçe avlu hareketlenmeye kalabalıklaşmaya başladı. Sonra kapının girişinde babasının arabası göründü arabayı babası kullanıyordu. Araba geldi evin yanına durdu. Çocuk koştu kapıyı açtı içeride bembeyaz kefen içinde annesinin cansız bedeni duruyordu. Başka birisinin cenazesi olsa korkudan ödü patlardı ama çocuk gidip kefeni açtı. Annesinin bembeyaz yüzünü gördü. Hemen çocuğu arabadan aşağıya indirdiler. Babası ilk defa onun başını okşadı, yada çocuk böyle hatırlıyordu. Sonra gözlerinden yaşlar tane tane dökülmeye başladı. Bu saatten sonra ne yapacaktı, ne yapmalıydı hiç bisey düşünemedi. Saatler öğleye gelmişti artık çocuğun annesinden ayrılma vakti gelmişti...
Saatler ilerledikçe içindeki sıkıntı bunalım artmıştı. Canı yandığı halde kimselere birşey anlatamıyordu. Defin arabasının yanına bindi. Cenazenin baş ucuna oturdu. Kabristanın içine girildi, içi paramparça ydi sesi çıkmıyordu ve göz yaşları akmıyordu. Mezara annesinin cansız bedeni indirildi çocuk saniye saniye bu olayları izledi. Tek yaptığı şey açılan çukurun başına oturmuş toprağı yumruğuna alıp sıkıştırıyordu. Sonra son kez annesine baktı minicik uzun elleriyle avuclarina sığdırabildiği kadar toprağı alıp mezara attı. Aynı eylemi tekrar tekrar yineledi. Sonra herşey oracıkta bitmişti sanki ama hayat en baştan yeniden başlıyordu. Keske çocukken babasından masum yere yediği dayakları yeseydi ama annesinden ayrılmasaydı. Eve geldi ev sanki hiç olmadığı kadar yabancı hiç olmadığı kadar boş geldi. O kadar insan topluluğu olmasına rağmen kendini yabancı yalnız hissetti. Kardeslerine baktı hiç bisey diyemedi babasına baktı hiç bisey diyemedi , aynaya baktı hep içine attı. İçine attığı kelimeler, cümleler,harfler vardı bir türlü dışarıya dökemedi. Sonra okuluna gitti hiç ağlamadı hep güldü. Her gülüşünde gözlerinden yaş geldi belkide herkesin içinde göz yaşı dökmeyi bu şekilde öğrendi. Öğretmenleri babasına çocuk hiç annesini kaybetmiş gibi görünmüyor dedi. Kimse onun ne derdi olduğunu bilemedi. Lise hayatı başladı istemeyerek sevmeyerek bir liseye gitti. İlkokuldan arkadaşıyla tekrar yolları lise sıralarında birleşti. Çocuk dışarıya derdini hiç yansitmadı. Kimse birşey sormasın diye hep güldü. 1 sene 2 sene 3 sene derken lise son sınıfa geldi hayatında ilk defa somut olarak bir kızın elini tutup dudağını öptü. Bu onun hayatında dönüm noktası gibi biseydi o kıza annesinin goruntusunu yükledi onu öyle sevdi. Sonra aşktan da dili yandı. Sevmek fiilinin gerçekte kullanıldığı anlamlara gelmediğini farketti. Yine canı yandı ama yine sustu. Lise bitti üniversiteyi kazanamadı babasından utandığı için yüzüne bile bakamadı. Bir işe girdi çalıştı kendi parasını kazandı kendi imkânlarıyla dershaneye gitti. Çok ders çalışmadı hem dershaneye gitti hem bir işte çalıştı. Sınavı kazanıp çorumda bir üniversiteyi kazandı istemeyerek sevmeyerek bir üniversiteye gitti. Tek derdi yaşadığı evden , yaşadığı mahalleden, yaşadığı coğrafyadan uzaklaşmak istedi.

Şizofreniye 1 Adım KalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin