Yaşama Durumu: Karışık

13 3 0
                                    


Kalbimin yerinden çıkmasından korkuyordum. Hayatımda herhalde ilk kez bu kadar çok korkmuştum. Salona girdim. Üst katın merdivenleri salondan gözüküyordu. Ama üst kat zifiri karanlığa bürünmüştü. Tam bacağımda bir şey hissettim ki baktığımda sadece bir kedinin olduğunu gördüm. Ahh demek kapı bu yüzden açıkmış.

Derin bir nefes aldım. Nefesimi tuttuğumu daha yeni farketmiştim. Salonun ortasında bulunan L şeklindeki koltuğuma yayılacaktım ki üst katın ışıkları yandı ve salonun sonundaki vitrin ile üst kattan 'İyi ki doğdun!' sesiyle sıçradım. Ne - ne bugün benim doğum günümüş. Neredeyse tüm arkadaşlarım burdaydı. Yüzümdeki korku ifadesini silip attım. Salonu ve üst katı taradım. Gerçekten 30-40 kişi vardı. Burda bu kadar arkadaşımı görmek beni hâla unutmadıklarının kanıdıydı. Aklıma direk Stefany geldi. Kesin bunu o düzenlemişti, ama etrafı aradığımda onu bulamadım. Omzumda bir el hissettim ve arkama döndüğümde karşıma çıkan Damon' dı. 'Doğum günün kutlu olsun küçük fare ve geçmiş olsun. Umarım seni unuttuğumuzu düşünmemişsindir...' Ne haha hayır tabiki de neden öyle düşüniyim ki.. Ama birşey demedim. Ve sarıldık. O arada konfetiler patlatıldı. Demek bu yüzden yanıma hiç gelmediler. Damon' a dönüp' benim evden çıkacağımı nerden bildiniz peki?' dedim. Gülümseyerek' sence biz o mutfağı neden öyle bıraktık sanıyorsun, seni markete göndermek için ve zaten senin uyandığını duyunca hazırlıklara başladık.'

Gerçekten de unutulduğumu sanmıştım. Ama bunu belli etmedim tabi. Herkes bana bakıyordu ve içlerinden Caroline ' hadi ama bu kadar yeter pastayı keselim.' dedi. Pasta tabi ya unutmuşum tamamen... Pastayı getirdiklerinde tam beş katlı pembe şeker hamuruyla örülmüş güzel bir pastaydı. Işığı kapadılar , odayı sadece pastanın üzerindeki maytaplar aydınlatıyordu. Üst kattakiler de aşağı indikten sonra hep birlikte ' İyiki doğdun sana...' demeye başladılar. İki elimi birleştirip çenemin altına götürdüm. Ve üflemeden önce dilek tuttum. Dileğim , sevdiklerimle birlikte güzel bir ömür geçirmekti. Mumları üfledim. Herkes alkışladıktan sonra müzik açtılar. Dans etmeye başladık.

Pek dans edesim yoktu ama kimseyi kırmak istemedim. Salon baya büyüktü. Disco topu bile getirmişlerdi. Üst kat merdivenlerinin korkuluklarına taktıklarında içerisi kusursuz olmuştu. Salonun sonunda bulunan masaya abur cubur ve içecek yerleştirmişlerdi. Damon oradan içecek birşeyler alırken yanına gidip;

-Damon, Stefany nerede?

-Şey ıı aa bak senin en sevdiğin içecek, sana doldururum bekle...

-Konuyu kapatma, bir soru sormuştum?

- Bak bugün senin doğum günün ve bunları düşünmeni istemiyorum. Farkındaysan o benim düşmanım , bir daha ondan bahsetme bana...
Ne demek istemişti bu çocuk böyle? Şimdi hatırladım. Damon bir zamanlar beni seviyordu ve belli ki hâla vazgeçmemişti. Stefany biz Damon ile çıkarken Damon' ının dediğine göre o bizi ayırmaya çalışmış. Ama o zamanlar Damon'a çok güveniyordum. Ama şimdi sadece arkadaşız.

Damon'ının elinden ikram ettiği içeceği aldım ve gülmeye çalışarak uzaklaştım. O ara arkamdan Damon' Kaite, şunu bilmeni istiyorum ki senden asla vazgeçmiyeceğim ve bunu unutma sende birgün beni seveceksin.'
Ne? Şaka mı yapıyor bu çocuk? Resmen inadı inat, birde neymiş onun olucakmışım. Ancak rüyasında görür onu. Arkamı döndüm ve küçümser gülüşümle ona baktım.'Çok büyük hayaller kuruyorsun anlaşılan ve bence sen çok içtin...' dedim. Başını yana eğdi ve aşık gülümsemesiyle bana baktı.'Bu söylediklerimi unutma tamam mı?' hıı unutmam olur. Çekip gittim. Doğum günüm bugün neden bunu kafama takıyım ki.Gia 'nin yanına gittim ve sohbet ettik tabi dans ederken...

Saat 03:00' e geliyordu. Herkesin üstüne yorgunluk çökmüştü. O kadar çok içmiştim ki ayakta zor duruyordum. Bir bardak da almaya giderken ayağım burkuldu. Tam düşücektim ki Damon beni kollarının arasına aldı. Saçmalayıp'Aşkım beni odama götür uyumak istiyorum.' dedim. Gülümsedi ve 'ben sana bunun olacağını bildiğimi söylemiştim.' dedi. Bende gülümsedim, etraf bulanıklaşmaya başlamıştı. Odama gittiğimde Damon odamdan çıktı ve bende kendimi yatağa attım. Ama uzanmamla kalkmam bir oldu. Odamdaki lavaboya gidip klozete kustum. Gerçekten acayip içmiştim bu gece. Neyse hergün bu kadar eğlenmiyoruz değil mi?

Sırtımda bir soğukluk hissettim. Tam klozetin yanında uyuyakalmıştım. Oturdum ve elimi başıma götürüp kaşıdım. Ayağa kalkıp aynaya döndüm. Göz makyajım akmıştı. Yüzümü yıkadım. Duvarlardan destek alarak yatağımın yanına gittim. Telefonumdan saate baktım. Saat 09:37 idi. Gözlerimi ovaladım. Ellerimi yukarı kaldırdım ve esnedim. Sabah sporu iyi gelirdi. Saçımı topuz yaptım üstüme eşofman tarzı çeketimi altıma ise tayt giydim. Kulaklıklarımı takıp merdivenlerden aşağı indim. Alt kat çok dağınıktı. Geçen yıl daha doğrusu iki yıl önceden köşede duran yılbaşı ağacının önüne herkes doğum günü hediyelerini bırakmıştı. Dün gece güzel geçmişti ama ironik olan odama nasıl geldiğimi hatırlamamamdı. Anlaşılan çok içmiştim , umarım kötü birşey yapmamışımdır.

Herşeyi yerleştirdikten sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Yeşil çayımdan bir yudum aldım. Ne kadar olmuş içmeyeli... Kokusunu içime çektim. Kahvaltımı yapıp bitirdikten sonra hemen herşeyi toplayıp fosforlu sporlarımı giydim. Dış kapıyı açtığımda derin bir nefes aldım. Şansıma bugün hava güneşliydi. Ormanda yürüyüş yaparken aklıma Stefany geldi. Evi olduğum yere yakındı. Onun evine gitmeye karar verdim. Haber versem mi arasında kaldım ama en iyisi süpriz yapmayım diye düşündüm.

Evinin kapısına geldiğimde bahçesinde pembe üstü açık bir araba vardı. Bu Stefany' ın arabası değildi. Yanımda anahtarlığımı getirmiştim. İçinde Stefany' ın evinin anahtarı da vardı. Kötü düşüncelerimden arınarak içeri girdim. Salonu gördüğümde gözlerim dolmuştu. İçeride Stefany ile bir kız kahvaltı yapıp gülüşüyorlardı. En son Stefany bana böyle gülmüştü. Beni gördüklerinde suratları bir karış oldu. İlk başımı iki yana sallayıp 'hayır, hayır' demeye başladım. Hızlı adımlarla kapıya doğru yürümeye başladım. Stefany arkamdan koşuo kolumu tuttu;

- Kaite, bekle!

- Bırak beni !

- Beni dinle lütfen açıklayabilirim

- neyini açıklıyacaksın ,ben- ben sana güvenmiştim. Ben hastanelerde yatarken sen bu kızla eğleniyordun değil mi ? Nasıl ,peki benim de ölmem için dua ettin mi hı? Seni aşağlık herif , defol gözümün önünden!

- Kaite lütfen deme böyle ben gerçekten üzgü...

- Ne üzgünü ya sen pisliğin tekisin. Damon haklıymış. Bir daha gözüme gözükme!

Koşarak oradan uzaklaştım. Arkamdan seslendi ama dinlemedim. Gözyaşlarıma hâkim olamadım. Evimin kapısında Damon vardı.

İlk gördüğümde duraksadım ve bakıştık. Sonra koşarak yanına gittim ve sarıldım. Ne olduğunu sormasına izin vermeden
"Damon bana söz ver, beni asla bırakmıyacağına?'
'Söz veriyorum sevgilim söz , seni üzmeyecek bir erkek varsa oda benim...'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DaylightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin