Güneşin altın ışıkları altında, ılık meltemin yumuşaklığında bir bölge vardı; Aurora Krallığı. Oraya Sabah Yıldızı denirdi çünkü Güneşin ilk ışıkları yani Seher Işığı oradan gelirdi. Zamanında çok güçlü bir krallık olan Aurora artık o eski görkemini kaybetti. Aurora Devri bitti. Bundan tam beş yüzyıl önce(Lilith'den Sonra 86 yılında) Aurora bir savaşa girdi. Çok hiddetli, kanlı ve eşi benzeri görülmemiş bir savaş; Yankılanan Savaşlar. Bu savaşlar tam tamına otuz yıl sürdü. Bir savaş bitmeden diğeri başladı ve Aurora Krallığı dahil olmak üzere katılan bütün krallıklar bitkin düştü. O zamanki Aurora Kralı olan 1. Belenus önderliğindeki Altın Işık Birliğine karşı Nyx Kralı liderliğindeki Gece'nin Bekçileri savaştı. İki ittifakta da yedi krallık vardı. Otuz yılın sonunda Altın Işık Birliği zaferle ayrıldı. Ama bu zaferin bedeli çok ağır oldu. Nyx'in Büyücü Kraliçesi Hemera, kocasının ölümü üzerine sinir krizi geçirdi ve sonunda aklını yitirdi. Aurora Kralı Belenus ve Kraliçe Tavananna' nın karşısına çıktı ve içindeki bütün gücü salarak Krallığı lanetledi.
"Şu andan itibaren bu krallıkta doğan hiçbir çocuk sağlıklı olmayacak! Hep bir kusuru olacak! Bu toprakları lanetliyorum, tanrılar sesimi duysun ve buradaki bereketi çeksinler! Bu Krallığı lanetliyorum, asla sefaletin pençesinden kurtulamasın!" diye bağırdı Hemera tüm gücüyle.
Taht odasındaki herkes gerginleşti. Kraliçe Tavananna kendini Hemera' nın ayaklarına attı ve yalvardı.
"Lütfen bunu yapma! İnsanlarım masum. Masum kişileri nasıl lanetlersin?"
"Benim halkım ve kocamda masumdu."
"Senin kocan bütün kıtaya hâkim olmaya çalıştı. Masumiyetten çok uzak!" dedi Belenus ve kılıcını çekip Hemera' nın kafasını bedeninden ayırdı. Tavananna endişeliydi. O günden sonra kendini tapınağa kapattı. Normalde de tanrılara sadık olan Tavananna kalan bütün ömrünü tanrılara yakararak geçirdi. Belenus, Hemera' nın lanetine inanmıyordu. Ama Tavananna giderek endişeleniyordu. O lanetten sonra doğan ilk çocuk yamru yumru doğdu. Ve ondan sonra doğanlarda hastalıklıydı. İşte o zaman Tavananna kendinden geçti. İçindeki endişe ve umutsuzluk, ruhunu kemirdi. Daha sonra bedeni bitkin düştü ve daha yirmi sekiz yaşındaki Tavananna, tapınakta son nefesini verdi. Tavananna, Hemera'nın gelişinden sadece altı ay sonra ölmüş oldu. Krallık yeterince dertle boğuşmuyormuş gibi Tavananna'nın zamansız ölümü bütün ülkenin umut ışıklarını söndürdü. Kraliçe Tavananna, ülkenin umudu, ilk göz ağrısı ve en büyük sembolüydü. Tavananna'nın elinde bir kâğıt bulundu. O kâğıtta bir kehanet yazılıydı. Kehanette;
Doğacak Güneş tekrar bu eşsiz Cleosis ülkesine
Umut gelecek şafakla birlikte
Ayırmayın gözlerinizi şafaktan
Seher getirecek sizlere kurtuluşunuzu
İlk umut olacak
Ama asla sonuncu olmayacak
Bu kehanet üzerine halk bütün umudunu Güneşe bağladı. Ülkenin baş tanrıçası olan Arinna'ya yani güneş tanrıçasına giden dualar arttı. Bu sırada çiftlikler kurudu ve çekirgeler bastı, yağmur azaldı, denizdeki balıklar zehirlendi ve veba başladı. Ülkenin dramı başlamış oldu...
Lilith'den Sonra 586 yılı- Cleosis Kıtası/ Aurora Kraliyet Sarayı
15 MAYIS
Cleosis Kıtasında bir zamanlar en güçlü krallık olan Aurora'da Kraliçe Geiravör doğum yapıyordu.