Ve yine alarm sesi. Söverek yataktan çıktım, belletmen odaları dolaşmaya çoktan başlamıştı. Tanrım şu kadının sesi biraz daha az çıkamaz mıydı? Tam o sırada odaya geldi.
-Günaydın İdil, bugün erkencisin.
+Erkenci olmaktan başka bir şansım olduğunu düşünmüyorum.
Ailemi ikna etmek zor olmuştu bu yurda gelebilmek için. Bunu yaparken ne düşünüyordum acaba. Neden kimse beni durdurmamıştı ki. Hazırlandıktan sonra kahvaltıya gittim. Esin çoktan masaya oturmuş kahvaltısını yapıyordu. Tabağımı alıp yanına oturdum.
-İdil duydun mu dün gece erkek yurduna yeni birisi gelmiş.
Cidden bu kızı anlayamıyorum, bundan banane.
+Desene koleksiyonuna bir erkek daha ekleyebileceksin Esin:)
Kafasını önüme eğip tabağındaki zeytinle oynamaya başladı. Onu kırmıştım. Ne yapayım bazen fazla saçmalıyor.
Bi anda herkes kafasını yemekhanenin girişine çevirdi. Etraftaki kızlar gülüşmeye başlamıştı bile. O an kendime engel olamadım ve kafamı o yöne cevirdim ve göz göze geldik. Siyah saçlı, beyaz tenli, mavi gözlü tahminen 1.80 boylarında bi çocuk orada dikiliyor ve tam bana doğru bakıyordu. Lanet olsun niye bugün saçımı topuz yapmıştım ki. Bu onu ilk görüşümdü ama son olmadığını biliyordum...