NE OLUYOR BANA

86 15 5
                                    

Biliyorum canlarım sizi çok beklettim. Lütfen beni affedin.

"Anne!" diye bağırarak uyandım. Onu görmüştüm. "Hayallerinin peşinden koş, müziği hisset, içinden geldiği gibi dans et sana hiç kimse karışamaz, bunu unutma" diyerek benden uzaklaşıyor, kimse durduramaz seni diyordu. Bu neydi şimdi. Kalbinden sanki sol anahtarı çıkıp benim boynuma asılmıştı. Kalktığımda yok olmuştu kolye.

Kulaklarımda çınlayan bu müzik, çok güzel! Hayran bırakıyordu kendine beni. Bu müzik benim kişiliğimi yansıtıyordu.

"Yeni bir hayata başlıyorum
Kendim olarak.
Zaman yok durmaya kaderim bu,
Gün yazılacak."

Sofraya oturdum. Annemin son söylediği söz "Bu kolyeyi bul!" olmuştu. Ben bu kolyeyi nereden bulabilirim ki şimdi. Okul çıkışında bir rüya tabircisine gitmeliyim. "Derin, Derin!" bu seslerle başımı kaldırdım. Bu ses babama aitti. "Efendim baba?" dedim gülümseyerek. "Kahvaltıdan sonra odama gel. Sana birşey vereceğim."

Ne verecek acaba. Kesin kötü bir şey oldu. Yoksa babam beni niye çağırsın. Kahvaltımı yarıda kesip hemen odama çıktım. Üstümü değiştirdim. Yahu bu okul kıyafetlerine ayrı bir sinirim. Hem dize kadar kısa yaptırıyorlar hem de kısa etek giydik diye ceza veriyorlar. Hemen kitapları çantama sıkıştırdım. Aynanın karşısına geçip rimel sürüp sürmeme konusunda kararsız kaldım. En sonunda sürdüm. Upuzun kirpiklerim var ama yan yatıyor diye kirpiğim yok diye gözüküyor. Biraz pudra değdirdikten sonra çantamı koluma takıp babamın odasının yolunu tuttum.
"Bir sorun yok değil mi baba." diyerek girdim içeriye. Kapıyı tıkladım tabi. "Yok kızım otur şuraya."
"Baba bu 'Demir Sigorta' ile işbirliği yapmak zorunda mıyız?"
" Sayılır, neden sordun? "
" Ne biliyim bi' ısınamadım şu Kerem'e."
" Boşver sen, al şu kolyeyi."
" Ne bu?" aklımda deli sorular uçuşuyor. Babam bana hediye mi almıştı. Sadece anneme almış olan babam bana hediye almış. Ay yerim ben onu ya. "Bu annenindi." dedi. Annemin mi? Kolyeye bakmamıştım bile. Biraz inceledikten sonra değişik bir kalp içinde küçücük bir sol anahtarı. Bu rüyada gördüğümün aynısıydı.
~~~~~~~
Kantinden sütlü çikolata alıp sınıfa doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda ikili sıralarla karşılaştım. İlk başta yanlış sınıfa geldiğimi düşündüm. Ama aynı sınıftı. Belli ki sıralar değişmişti. Cam kenarından 3. sıra gayet iyi. Tek umudum Berfin'in gelip yanıma oturmasıydı. Çikolatamdan yudum alıp başımı sıraya koyup şarkıyı söylemeye başladım. Melodisi çok hoş.

Yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Lütfen Allah'ım uyuyayım. Kitapları sert bir şekilde sıraya bırakan ve aynı zamanda tatlı yorgunluğumu alt üst eden şahısa "Yavaş yavaş." dedim. Ama bilin bakalım bu şahıs kim. Size bir soru işte." şahıs=?" bu soru işareti yerine Kerem gelebilir anca. Bu nedir ya. İlk defa uyumayı bu kadar çok istiyordum. Beni sinirlendiren Kerem'e muhteşem İngilizce'm ile cevap verdim. "What is the amaç!" diye cevap verdim. Ah işte ben. İngilizce'm bunun için 76. Bu not ise sözlü notları ile oldu. Yoksa 57 falan gelecekti. Ama diğer derslerim hep 5. Ay durun şaka yaptım İngilizce'm 100'den 5. "Burada oturmak istiyorum Derin sakıncası mı var?" dedi bana Kerem. Bana dedi. Bana. Tamam ben dünyada görebileceğiniz en ahlaklı kızım ancak kimse bana kankalarım ve babam hariç kimse soru şeklinde emir veremez. " Evet var!" diye yanıt verdim. Ah böyle kapak yapacaktım onu ama vicdanım el vermiyor. "İyi o zaman sorun yok." dedi. Ve oturdu. Tam kalk diyecekken ilk önce Berfin sonra Barış girdi içeriye. Neden bilmiyorum ama sanki Barış içeriye girince içimde birşeyler depreşti. Anılar...

"Burada ne oluyor. Sıralar ikili olmuş ve seni Kerem ile birlikte görüyorum Derin" diyen Berfin'e "Sanki ben otur dedim yanıma" dercesine sert bir bakış açtım. Kendimi Teen Wolf'ta ki DEREK HALE gibi hissettim. Alfa gücü sayesinde onu etkisiz hale getirmiştim. Şimdi birazdan rüzgar falan da çıkar saçlarım savrulurdu. Ah bi' çıksa şu rüzgar ne havam olurdu. "Kerem kalk kardeşim birlikte oturalım beni bu kızla yan yana oturtma." diyen Barış'a benim hayallerimi yıkacak söz Berfin'den gelmişti. "Kerem istediğin yerde oturabilirsin ama Barış'ın yanı hariç çünkü orası az önce doldu."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İlk defa matematik dersi bu kadar sıkıcı geçmişti. Büyük bir hevesle yelkovana bakıyorum. "Hadi, hadi, hadi, ohh" son dk söylediğim sözler. Sanki AKUT kurtarma ekibi gelmişti de haber veriyordu seni kurtaracağız diye. Hemen Berfin'i yanıma aldım ve bizim arabaya bindirdim. Bu gece kaçış yok onun için. İçimden kötü cadı kahkahası atıyordum. Hihihi hihahahaha. Başımı telefonuna gelen mesaj sesiyle kaldırdım.

Senden hoşlanıyorum belki daha ötesi -Kerem

Bu telefon numaramı nereden almıştı? Bir dk ne?(!)

"Şuna bak Berfin" dedim hevesli bir şekilde. Hemen de sevgili olmaya hevesli olduğumu sanmayın. Heyecan içinde işte. "Telefon numaranı nereden bulmuş? Bir dk ne?(!)" dedi Berfin. İşte benim kafadar. Dur bir dk biz neden gitmiyoruz hala. "Cemil Ağabey. Biz neden gitmiyoruz." dedim. "Çınar'ı bekliyoruz küçük hanım. "

Ayvayı yedik işte. Çınar Ağabey kesin babam istedi diye geldi buraya. Fark etmedim sanıyor babam ama bana gizliden gizliye ev hapsi gibi birşey yapıyor. Evden okula okuldan eve. Hatta Berfin'i bizim eve -zorla- getirdiğimi duyarsa -işkence çektirmek için tabi sorularımla- beni keser. Of ya. Hemen telefonumdan Berfin'e mesaj attım. Bir dk onun telefonunu ne ara aldım. Neyse eve gidene kadar onunla telefondan konuştum. Bu gece çok uzun sürecek hem de çok uzun.

Şükür eve geldik. Mesajlaşmaktan elim yorulmuştu. "Özge Abla birşeyler hazırla bizim için. Uzun bir gece olacak çünkü." dedim. "Anlaşıldı tamam." Seviyorum ben bu kadını ya. Aynı anda bana bir sürü his yaşatabiliyor. Neyse şimdi Berfin meselesine gelelim. Odaya çıktık. Berfin'i aslında sandalyeye bağlamam gerekiyordu. Ama bu seferlik onu oturtmakla yetindim. "Soru bir. Neden beni Kerem ile oturmaya mahkum ettin? Soru iki. Neden Barış ile oturmakla bu kadar ısrarcıydın? Soru üç. Barış'tan hoşlanıyor musun? Hepsi bu kadar." dedim. Şimdi de kendimi Şerif Stilinski gibi hissettim. Kız versiyonu tabi. Sorularımla karşımdaki mahkumu boğuyordum. "Cevap bir. Ben seni mahkum etmedim. Sadece Kerem'e 'Barış hariç istediğinle otur' dedim. O seni seçti. Cevap iki gaza geldim. Cevap üç bilmiyorum herhalde hayır." dedi. O değil de masaj işini ne yapacağız. Mesajı ekran penceresinden okumuştum. Onun için görüldü yazmadı. "Dur bir dakika. Sanırım babamlarla bir iş yemeğine gidecektik, Demir Sigorta ile tüm işbirliği yapan kişilerle. Bu durumda Kerem ve bir kişi daha geliyor demek." diye atıldım. "Evet bende geliyorum. Bundan haberim var"
"Bir kişi daha"
"Onu da biliyorum. Barış geliyor."
"Ne oluyor ya hepiniz geliyorsunuz? Benim bahsettiğim kişi Tarık."

Evet Tarık. Benim eski sevgilim. Ayrılalı 3-4 ay olmuştur. Biz şarkı yazıp söylerdik. Genellikle İngilizce İspanyolca ve İtalyanca şarkılar söylerdik. Ama bir nedenden dolayı ayrıldık. Artık beni sevmiyormuş. Başka bir kız falan filan varmış. Klasik ayrılma lafları. Ha bi' de "sen daha iyisine layıksın" dedi. Aslında o gün çok ağaslamıştım ama ne zaman hatırlatan gülüyorum. "Tarım kim? Yakışıklı mı barı? Dersleri nasıl?" diye aklınca benim rolünü almaya çalışan Berfin'e sert bir bakış attım. Ama cevapladım. "Tarık eski sevgilim."

"Hımmm"
"Hımm ne?(!), ben burada çelişki de kaldım."
"Bende ne yapacağını düşünüyorum zaten."
"Ha tamam. Özür dilerim."

Gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. En iyisi hiç bir şey olmamış gibi davranmak. Evet evet hiç bir şey olmamış gibi davranmak. Yemeğe de gitmeyeyim ben. Hasta numarası yaparım. "Karar alınmıştır. Yemeğe gidilmeyecek." dedim.
"A neden gidilmeyecekmiş? Bal gibide gidelecek. Tek başıma mı kalayım?"
"Gitmeyi düşünmüyorum"
"Seni oraya getirttireceğim. Neyse film izleyelim mi?"
"Dolabın altındaki örümcekli kutuda."
"Ne!"
"Şaka şaka be korkma hemen"
"Ben onu demedim. Burdakilerin hepsi korku ve polisiye filmler."
"Evet seç bir tane"

Film izlemeye o kadar dalmışız ki Özge Abla odaya girince "Aaaa!" diye bağırdık." Masum bir şekilde "mısır, cips ve içecekler getirdim." dedi. Aldık ve oturduk. E tabi herşeyin sonu vardır. Hayatında. Adam öldü işte. Kafa yok ki. Uçuruma niye bakıyorsun? Sonuç film biter.

Odaya yedek yatak ve döşek getirdik. Berfin kendi yatağını serdi. Bende yatağıma yattım. "İyi geceler"
"İyi geceler" ve ışık kapanır sahne biter. Ama gece çekimleri başlar. O yana dön. Bu yana dön. Uyuyamadım. Mutfağa gidip su aldım. Geldiğimde kolyem düştü. Onu aldım ve pencere kenarında Tarık ile ilgili düşüncelere, yazdığımız şarkıları düşündüm.

Gerçekten güzel günlerdi. Ama yarını düşünmeliydim. Derin bir uyku için hazırdım.

Lütfen oy verin.
Sizce yemekte neler yaşanacak? Tahminleri alayım. Lütfen oy ve yorum yapın.

ZEHİRLİ OTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin