Roses

58 3 0
                                    

Kapının açılma sesini duydum . Yaptıgım işten kafamı kaldırdım ve dükkana kimin girdiğine baktım . Bay Mercy (ben ona Mich diyorum ) . Buraya her çarşamba gelir . Karısının mezarına bırakmak için gül alır. Bu adamın içinde olduğu duruma çok üzülüyorum . 50 yaşındayken karısı Alina 'yı kaybetmiş. 17 yıldır karısına götürmek için gül alıyor . Onu 2 yaşımdan beri her sabah görüyorum . Benim 2. babam gibi . 

- Yeni parfüm mü Mich ?  

- Evvet , beğendin mi Dani ? 

- Evet ama seni tanımam zor olucak. 

- Biliyorum o yüzden şişeyi yanımda getirdim , dedi ve parfüm şişesini bana uzattı . Şişeyi alıp masanın üzerine koydum ve masanın altındaki ilk çekmeceyi açıp dükkanlarda parfüm örnekleri satarken kullandıkları küçük cam şişelerden bir tane çıkarttım. Parfümün kapağını açtım ve şişeye azıcık boşalttım . İkisininde kapağını sıkıca kapatıp parfümü yeniden Mich'e uzattım . Açık olan çekmeceden beyaz etiket kağıdı çıkartıp üzerine "Mich" yazdım ve küçük şişenin uzerine yapıştırdım. Şişeyi aldım ve arkamda duran ecza dolabı tarzı tahta dolaba koydum ve tekrar Mich'e döndüm . 

- Aynısından mı Mich? 

- Evvet . 

Mich'in isteğini başımla onaylayıp arkadaki güllerin olduğu odaya geçtim. Benim yüz hafızam yoktu . İnsanları , hayvanları ve bitkileri kokularından ve seslerinden ayırt ediyordum. Bu yüzden sık görüştüğüm insanların parfümlerinden birkaç damla alıyorum ve üzerine isimlerini yazıyorum , sonra onları tahta dolaba koyarım . Tahta dolabın aynısından güllerin olduğu odada da var . O dolap da gülleri ayırt edebilmem için. Dolabı açtım ve üzerinde "Mich'in gülü etiketi olan şişeyi alıp kokuyu içime çektim. Sonra şişeyi dolaba koyup bulunduğum odanın ortasına yürüdüm. Etrafımda yavaş yavaş dönmeye başladım . Dönerken ilk önce burnumdan normal bir nefes, ikinci turda ise daha derin bir nefes aldım. Tanıdık kokuyu alınca durdum ve o yöne doğru yürüdüm . İçi beyaz dışa doğru kırmızılaşan yapraklı güle gelince durdum ve o Gül'ün olduğu saksıdan bir demet aldım ve kırmızı bir ambalaj kağıdına sardım ve Mich'in yanına gittim. Gülü ona uzattım. 

- Neden bu gül? Neden onca gülün arasında bunu seçiyorsun? 

- Gülün içindeki beyaz renk Alina'nın içindeki saflığı ve sadeliği temsil ediyor , kırmızı ise dışındaki güzelliği temsil ediyor. Dani , yoksa sen ağlıyor musun ? 

Ağladığımı o an fark ettim. Hemen elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim ve suratıma bir gülümseme kondurdum. Mich bana parayı uzattı . Paranın yarısını aldım , kasaya koydum , diğer yarısını da Mich'e geri uzattım . Başımla bana selam vererek dükkandan dışarı çıktı . Telefonumdan saate baktım . Okul zamanı ! Tahta dolabı açtım ve sınıf arkadaşlarımın ve o gün bize derse girecek olan öğretmenlerimin kokularını tek tek içime çektim. Büyük ihtimalle gıcık Leila yine parfümünü değiştirmiştir. Suratını hatırlıyamadığım için parfümünden tanıyordum. Kendimi hasta ve psikolojik hasta olduğumu sanmam için bunu yapıyor , kendini bir adım önde sanıyor ama benimde ajanlarım var . Dolabın içinden "Leila'nın bu gün ki parfümü " yazan şişeyi aldım ve kokladım. İğrenç seçim diye düşündüm ve suratımı buruşturdum. Telefonumu alarmı deliler gibi çalmaya başlayınca servisin gelmek üzere olduğunu anladım ve çantamı da alıp dışarı çıktım . Bu gün seni yenicem Leila , bu gün sen küçük düşüceksin!

RosesWhere stories live. Discover now