(Arkadaşlar bu bölümün diğer bölümlerle âlakası yoktur. Bambaşka bi bölüm hazırladım, umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı unutmayın.)
Her yeni bir yıla girerken o yıldan beklentilerimi bir kağıda yazar saklardım. Bu yıl öyle saçma şeylerle uğraşmayacağım. Bu yıl daha başka olacağını hissediyordum. Annem ile akşam hazırlıklarına başlamıştık. Bu akşam karşı apartmanımızda oturan en yakın arkadaşım Miray ve ailesi bizde olucaktı. Yine aile konuşmaları. Babalar işleriyle, anneler yaptığı yemeklerle, kardeşler ise oyuncaklarıyla gündemde olucaktı. Hep aynı işte. Sadece bir fark vardı bizi bunca şeyden kurtaracak olan iyilik meleğim. 'Bora'. Duramadı İzmir'de, kaçıp geliyor. Hatta şu an kapı çalıyor. "Kızım kapı." diye seslenen babamı dinleyerek kapıya doğru koştum. "Gamzeliiii"
"Mavişşşş" diyerek sarıldık birbirimize. "Hadi bakalım kaçırmaya geldim seni." diyerek girdi içeriye. Kıyafetinden anladığım kadarıyla o hazırdı. Giyinip gelmiş akıllı. O babamlarla vakit geçirirken bende üzerimi değiştirmek için yukarıya çıktım. Dolabımdan bir kaç parça elbise çıkrarak baktım. Sonra deri eteğim gözüme çarpınca giydim. Onun üzerine de koyu renk bir kazak geçirdim. Bota benzeyen topuklularımla kombinimi tamamladım. Serberst bıraktığım saçlarım ve hafif makyajımla indim aşağıya. Babam ve Bora ıslık çaldı beni görünce. "Benim kızım." diyerek çıktı mutfaktan annem. "Ama bu akşamlık benim." dedi Bora koluma girerken. Bora 18 yaşında reşitti. Aslında onunda dışarıda geçirdiği ilk yılbaşıydı. Paltomu giydikten sonra çantamı taktım. Bora bizimkilere dönerek "Bekle bizi 2016, bomba gibi geliyoruz." dedi. Kapıdan çıktığımızda Miray'ı gördük karşımızda. Kırmızı büstiyerinin altına yüksek bel uzun bir etek giymişti. Ve çok taş gözüküyordu. Bora'nın bir anda ona bakışının degiştiğini fark ettim. Direkt sahile indik üçümüz. Ateşler yakılmış gençler toplanmıştı. Henüz saat 20:30 olmuştu. Boş olan bi yere kurulduk. Ateşin etrafına puflar atmışlar ve muhteşem gözüküyordu. O gün İstanbul her zamankinden hoş ve harika gözüküyordu. "Çok güzel olmamış mı?" diyen Miray'ın içine düşmüştü o sıra Bora. Çaktırmadan ayağına bir tekme geçirdim. "Dimi dimi. Kuzen sen bize git bir şeyler bul hadi." diyerek uzaklaştırdım onu oradan. Miray da benimle aynı fikirde olduğu için gülümsedi. Hoşlanıyodu bu açıkça ortadaydı. Miray'ın o haline gülerken başımı sağa çevirdiğimde gördüğüm manzara beni büyüledi. Koray, Aras ve Doruk bize doğru yaklaşıyordu. "Naber kuzen." diyerek oturdu Miray'ın yanına Doruk. Piercingli olan da "Selam." dedikten sonra kuruldu Doruk'un yanına. Aras da benim yanıma yaklaşarak "Naber 'elma şekeri'." dedi. Elma şekeri? Ne Güzelmiş. Niye bana dedi ki bunu. "İyidir." diyebildim yarım ağızla. Gülümsedi. Bora şaşırdı bizi öyle görünce. Özellikle Miray'ın dibinde görünce, Doruk'a daha fazla sinirlendi. "Geldin mi kuzen. Bak bunlarda bizim arkadaşlarımız." dedim ayağa kalkarak. "Miray'ın kuzeni Doruk." dedim Onun oturduğu yeri işaret ederek. Yüreğine su serpilmişti yavrucağın. "Bunlarda arkadaşları." dedim daha fazla uzatmayarak ve yerime oturdum. Yan taraftan gitar sesi gelince gözümü oraya çevirdim. Hayranlıkla çalan kişiyi izliyordum ki Aras ayağa kalktı. Gitar çalan çocuğun kulağına yaklaşarak bir şeyler fısıldadı. Sonrasında çocuk gitarı Aras' a uzattı. Yerine oturup gözlerini bende sabitledi. Gözlerini gözlerimden ayırmadan söylemeye başladı.Bir gece bi rüyada düşüversen karşıma..
İşte sevgilim ben geldim dermisin..dermisin..
Sonra elimi tutup beraber uyansak..
Her gece saatler sen geçe gelirmisin gelirmisin.. (Onur Koç- Saatler Sen Geçe)Sen yine yine sen yine..
Susmadın gönlümde..
Ben yine yine ben yine.
Vazgeçmedim ki senden..
***
Sahilde tek başıma dolaşırken, belimde bir el hissettim beni kendine çeken. Panikle arkamı döndüm. Arasmış. "Korkuttum mu?"
"Biraz." dedi nefes vermeye çalışırken."Çok büyüleyici olmuşsun." dedi gülümseyerek.Yeni yıla sadece dakikalar kalmıştı. "Ne dersin?" diyerek dilek balonlarının olduğu yere ilerledim. "Hangi renk olsun küçük hanım." diye sordu gülen gözlerle. Gözleri, çok güzeldi. Belki de gözlerini güzel gösteren bakışlarıydı. Âşık olmasa bile, aşkla bakıyordu. Onu büyüleyici yapanda buydu zaten. "Mavii." dedim bağırarak. İkimizde ellerimizle kaldırdık balonu. Dileğimizi tutmak için gözlerimizi kapattık. 'Mutlu son değil mutlu sonsuz olsun.'
O sırada da etraftan geri sayım sesleri gelmeye başladı. "10-9-8-7-6-5-4-3-2-1 Veee." Geri sayım bittiğinde bıraktık. Balon sakince göğe yükselirken belime sarıldı ve kulağıma fısıldadı. "Bu geceyi sonsuzluğun başlangıcı olarak daima hatırla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
Teen FictionArkadaşlar 14 yaşındayım ve bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.