Silence of Knowlegde.

425 59 55
                                    


-TANITIM-

Hayır, sıcak bir kış günü değildi.

Ama soğuk bir kış gecesininde ayazı yoktu. İnsanın içini rahatlatan, ufakta olsa iliklerini titreten bir rüzgar gözlerinin kapanmasına neden olmuştu. Farkında bile olmadan, gözlerini kapatarak çenesini hafif yukarı kaldırmış.. yağmurun kendine has kokusu ve ıslak toprağa karışmış içini kıpırdatan kokuyu soluyordu. Sis usulca seyrekleşmeye başlayan insan bedenlerini hapsediyor, gözlerin neredeyse görmesini engelleyecek perdeye sebep oluyordu.

Gözlerini yavaşça aralayıp, görüş açısına giren sarı renkteki verandaya baktı. Demirlerinden, koparak yere kendini bırakan yağmur damlaları gibi hissediyordu. Bağımsız, ama aslında yere ayakları değdiğinde kendi sınırsızlığında boğulan bir benliği. Düşüncelerinin bile sınırlı olduğu bu dünyada, hayallerin bile kapı açmadığı kendisine ne kadar yer edinebilirdi koskoca dünyada? Derin bir nefes bazen yaşadığını hissettirsede, kolları zincirlenmiş bir şekilde en kalabalık , işlek bir caddenin ortasında sandelyeye bağlanmış hissediyordu.

Sahiya?

Bu insanlık nereye gidiyordu?

Gözleri yağmurdan kaçışan insanlara takılmıştı, düşünceleri gibi bir oraya bir buraya savrulan bu insanlık onu sonsuz bu karanlığa iterek vahşileştiriyordu. Bunun bir sonu var mıydı acaba?

Elini uzatarak verandadan damlayan su parçalarının altına elini koydu. Parmaklarının arasınadan kayarak ayakkabılarının ucuna damlayan yağmur damlarının soğukluğu tenine değdikçe midesinde karıncalanmalar hissediyordu. Mutluluktu, bu onun için saf bir mutluluktu. Tenine temas eden , arsız ve pis düşüncelerin aksine .. su fazlasıyla masumdu.

Ufak bir gülümseme dudaklarına ilişirken , yanağından usulca çenesine ulaşan gözyaşını umursamadı. Elini çevirerek, sigara izlerinin üzerine damlayan su damlaları kaşlarının acıyla çatılmasına neden oldu. Tuzlu su değdikçe bedenine, acıyla ilişen anılar titremesine neden olmuştu...

Bir..sonu var mıydı bu oyunun?

- - - - - - - - - - - -

Bilinci yeni yeni açılırken, şişen birbirine yapışmış göz kapaklarını tek bir kez bile zorlamadı. Bir fare vızıltısı gibi çıplak ve pis tenine çarpan ses titreşimleri soğuk ıssız bir depoda yayılıyordu.

Başı geriye doğru halsizce düştüğünde, yırtarak boğazını yakan bir kuru yutkunma vasıtasından sonra belki ilk kez ama kulağına aşina gibi olan hırıltılı ses ilişti.

Beyni işlevini o kadar yitirmişti ki..

Bir insan sesini, yada bir masanın ittirilme gürültüsünü, dışarda uçuşan kuşların ortama karışan cıvıltısını ayırt edemiyordu.

Gözlerini aralamayı denesede, bilincini kaybederken kulağına ilişen cümleler tüm o kaos oluşturan sesleri gerisinde bırakmıştı.

''Hoşgeldin ufaklık, oyun başlıyor.''




Silence  of Knowlegde (EXO- Gizem,aşk)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin