Hair☁

31 4 1
                                    

Ellerimi saçlarında gezdirdim hafifçe. Geri çekildi. "Gitmem gerekiyor," diye fısıldadı dudaklarıma doğru. "Gitme," diye mırıldandım.  Ellerimi yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarında gezirdim. Pembe dudaklarını hafifçe yaladı. Kendimi yatağa atarken,onu da yanıma çektim. Hızla üstüme düştü. Ellerim hala yanaklarındaydı. Dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Ellerini belime yerleştirdi. Derin öpüşmemiz onun telefonun melodisiyle bölündü. Yavaşça üstümde doğruldu. Bir eli hala belimdeydi. Telefonu eline aldı ve açtı, "Evet?" bir kaç dakika karşısındakini dinledi. Gülümsedi. Benide gülümsetti. Ne olmuştuda gülümsemişti? "Tamam,geliyorum hemen," dedi ve telefonu kapatıp hızla bana sarıldı,"Doğmuş," diye fısıldadı. "N-ne?" diye mırıldandım. "Michelle doğmuş,Madison. Kızım doğmuş." dedi bir kere daha. Ve bir kaç defa bunu tekrarladı. Kalbimi acıtacak kadar hemde. Zoraki bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Bu...bu mükemmel." diye mırılddandım. "Aynen öyle," dedi ve hızla üstümden kalktı. "Şimdi gitmem gerekiyor," dedi ve beni bir kere daha kendine çekip dudaklarıma küçük bir buse kondurdu. "Hoşçakal," dedi ve kapıyı açıp gitti. Michelle Clifford. Amanda Werthing'in sarhoş bir günün de Michael ile birlikte olduğu geceden olan çocuğu. Michael'ın arabasının sesiyle pencereden dışarı baktım. Hızla arabayı sürdü ve gitti.

Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve çekmecede ki sigaralardan bir tanesini çıkardım. Michael sigara içmemi bana yasaklamıştı. 2 haftadan beri sigara içmiyordum. Çakmağıda alıp sigaramı yaktım. Dumanını hızla içime çektim. Sigarayla birlikte aşağıya inip bir tane bira aldım. Biranın kapağını açıp kafama diktim. Sigaramı yere atıp,söndürdüm. Ölüyordum. Her gün Michelle'den bahsedip,mutluluğunu gördüğümde öldüm. Amandanın hamileyken yaptığı şeyleri anlatırken öldüm.

Her gün öldüm.

***

Sigara kokan odamda uyandığımda kafamı ovaladım. Dün gece bir kaç tane bira içmiştim ve 2 tane sigara paketi bitirmiştim. Mutfağa inip,bira şişelerini çöpe attım. Odama tekrar çıktığımda yatağımın yanında duran ve kıvrıştırılmamış olan sigara paketine baktım içi doluydu. Bir tanesini çıkarıp,yaktım ve ağzıma götürdüm. Telefonum çalmaya başladığında sigaramı parmaklarımın arasına aldım. Arayan Michael'dı. "Madison?" dedi mükemmel sesiyle. "Merhaba,Michael." dedim pürüzlü sesimle. Sigara içtiğime dair bir kaç öksürük dudaklarımın arasından çıktı. "Sen," diye başladı. Kendimi tutamayarak,sigaramdan bir fırt çektim. "sigaramı içtin?" diye sordu. "Sadece 2 paket." dedim. "2 paket çok mu az?!" diye bağırdı karşı taraftan bana. "Film izledim ve canım sıkıldı, yiyecek bir şeyler bulamadım. Bende sigara içtim. 2 haftadan beri sigara içmiyorum Michael. Ödül olarak say lütfen." dedim ve kendimi yatağa bıraktım. "Sana içmeyeceksin demiştim!" diye bağırdı tekrar.  Hafifçe kahkaha attım. "Gidip çocuğunla ilgilensene sen." dedim hafifçe. "Ne dedin sen?" dedi Michael sigaramdan bir fırt çekip,geri üfledim. "Beni rahat bırak. Çöplüğümde ve sigara izmaritlerimin içinde ölmek istiyorum." dedim ve telefonu kapatıp,sigaramı bolca içime çektim. Kalkıp,giyindim. Sigara paketiyle,çakmağımı cebime koydum. Yeni olmayan tuşlu telefonumu elime aldım. Babam telefonları kırıyorum diye bana çöküntü bir telefon almıştı. Açıkçası umrumda bile değildi. 'Queen' yazan siyah beremi başıma geçirdim. Geyikli kazağımın üstüne,siyah bir ceket geçirdim. Siyah parmaksız eldivenlerimide elime geçirdikten sonra aşağıya inmeye başladım. Yılbaşına 5 gün kalmıştı. Dışarıda kar yağıyordu. İğrençti. Soğuktan oldum olası nefret etmiştim. Bana sigara gibi biri lazımdı. Ama oda yoktu işte. Gitmişti. Bağımlıklık yapıp gitmişti. Dışarının soğuk havası ve bir kaç kar tanesi rüzgarla yüzüme gelince yüzümü buruşturdum. Ben bu havada nasıl sigara içecektim?

Parka doğru yürürken,esen rüzgar nerdeyse durdu denecek kadar azdı. Banka oturup,cebimden sigaramla çakmağımı çıkarıp sigaramı yakıp,dudaklarımın arasına,yerine koydum. Telefonum çaldığında,ekrana bakmadan açtım. "Alo," diye açtım telefonu. "Madison Holt! Nerdesin bebeğim?" James'in neşeli sesi kulaklarıma dolduğunda gülümsedim. "James! Asıl sen nerdesin?" dedim sigaramı dudaklarımdan çekerken. "Ben evinin önündeyim,bebeğim. Asıl sen nerdesin?" dedi öksürerek. Sigara içiyordu. Bu soğuk havada. Benim gibi. "Evin bir kaç metre uzağında bir park var. Ordayım." dedim vesigara dumanını dışarı üfledim. "Az sonra ordayım." dedi ve telefonu kapattı. James ile çok yakın arkadaştık. Çok yakın. İlkimi ona vermiştim. İlk öpücüğümüde. Her şeyim onundu. Canımız sıkılınca yatardık. Birbirimizden utanmazdık. Öpüşürdük,koklaşırdık,sevişirdik. O yanıma gelmeliydi. O burda yokken bana onu unutturmalıydı. Tüm vâr oluşuyla. Eğer gelmezse kesinlikle bir izmarit gibi yere atılırdım.

Hair | CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin