3. Bölüm: Fobi

43 6 3
                                    

Buket kantindeydi, onun yanına gitmem gerekiyordu ama böyle gitmeyide hiç istemiyordum. Başka yapacak bir şeyim yoktu çünkü çantam kantinde kalmıştı. Mecburen adımlarımı kantine doğru ilerlettim. O çocuğun peşimden gelmemesi için içimden dualar ederek hızlı adımlarla kantine vardım. Çoğu kişi bana bakıyordu ve ben bu bakışlardan rahatsız olmuştum. Kim bilir hakkımda neler düşünüyorlardı? Gözlerim ağlamaklı ve dudaklarım kıpkırmızıydı. Aah tanrım hemen burdan gitmek istiyordum. Buket ve Sena beni farketmişti. Sena bana soran gözlerle bakıyordu. Yanına gidip çantamı kaptım ve çıkışa doğru koşar adımlarla ilerledim. Sena ve Bukette hemen arkamdan geliyorlardı. Bir süre sonra Sena kolumdan yapıştı ve beni kendine çevirdi. "Arza neler oluyor ?" Ona üzgün bir bakış attım. "Ben çok kötüyüm" diyerek boynuna sarıldım. Hemen beni sarmalamıştı zaten canım arkadaşım. "Buket bana biraz olanlardan bahsetti, o çocuk kim ve senden ne istiyor" dedi. Bukette bana bakıyordu. "Şey... Sena o çocuk bizim cafede gördüğümüz çocuktu" diyerek söze başladım ve başımdan geçenlerin hepsini Sena ve Buket'e anlattım. Buket şok olmuş bir durumda başını iki yana salladı. "Sana inanamıyorum... O çocuk bu okulun sahibinin oğlu Batu" şimdi şaşırma sırası bendeydi, Allahım nasıl bir belaya bulaştım ben. Buket sözüne devam etti "Anlattıklarına göre bursun kısa zamanda yanıcak bebeğim."
Ne bok yiyeceğim ben, bilseydim hiç uğraşmazdım cidden. "Kızlar bana yardım etmelisiniz, o tokattan sonra sadece bursumun yanacağını sanmam" Sena söze atıldı "Sana kimse bir şey yapamaz, endişelenmene gerek yok." "Ah tabi ya dudağıma bak bir Sena." diye mırıldandım. Çok gerilmiştik ve bu durumu daha fazla kaldıramıyordum. Eve gitmek istediğimi söylediğimde Sena beni onayladı. Buket'in yanaklarına sulu bir öpücük bırakıp geri çekildim, vedalaşmamız bitince Senayla yola koyulduk. Bir süre sonra senaya dönüp "Sena, bu halde eve gitmek istemiyorum. Biraz yalnız kalsam iyi olucak sen tek eve geçebilir misin?" Sena tam itiraz edecekken sözünü kestim "Lütfeennn!!!" Bu çıkışıma karşın Sena başını sallayarak beni onayladı ve yanağıma öpücük bıraktı. "Bir saatin var küçük hanım" başımı bende onun bana yaptığı gibi onaylarcasına salladım ve yanaklarına öpücük kondurup adımlarımı parka doğru çevirdim. Çocukluğumdan beri rahatlamak için gittiğim tek yerdi bizim küçük parkımız. Köşeyi döndüğümde bakışlarımı parka çevirdim, park diğer günlere göre daha sessizdi. Sanki benim kafamı dinlemem için verilmiş bir armağandı. Parka vardığımda her zaman oturduğum banka doğru ilerledim ve koca kıçımı banka sabitledim. Yaşadığım anları düşünüp dururken elimin ne ara dudaklarıma kaydığını anlamadım. Ve o korku dolu sesi duydum. "Hav-hav" evet doğru duydunuz "hav hav" Sesin geldiği yöne doğru döndüğümde alaylı bir şekilde gülen Batu'yu gördüm. Köpeğin tasması Batu'nun elindeydi. Köpekler benim en kötü anılarımı barındıran varlıklardı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kendimi sakinleştiremezken Batu'nun sesini duydum. "Kırmızı başlıklı kızımızda burdaymış, bakalım seni kurdun elinden kurtaracak bir avcıya sahip misin?" Banktan ne ara kalktığımı bilmiyordum. Adımlarım geriye doğru birer, ikişer gidiyordu. Resmen parktan çıkmıştım. Ben gittikçe o köpekle beraber üzerime geliyordu. Korktuğum her hareketimden belliydi. Bir köpeğe bir de Batu'ya bakıyordum. Batu'nun gülüşü solmuş, yerini ciddi bir ifade almıştı. Son adımımla caddeye inmiştim ve bunun farkına vardığımda çok geç olmuştu. Gelen arabanın sesini duyuyordum fakat gözlerimi köpekten ayıramıyordum. Köpeğe her baktığımda aklıma ablam geliyordu. En son duyduğum ses Batu'ya aitti. "Azraa!!"

Yorum ve Voteleriniz benim için çok önemli :) Yeni bölüm kısa zaman içerisinde gelecektir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sahiplenici Kadın TutuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin