Gerçekten gerçeklermi!!!

76 4 2
                                    

Hayat bazen insanlara hoş,bazende nahoş şakalar yapar.İşte biz bu şakalara objektif bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışacağız.Biz diyorum çünkü okurlar ve ben (yazar),yazdıklarımızdan neler çıkarılması gerektiğini yaşayarak anlayacağız. Aslında insanoğlu çok farklı bir sistem içinde çok farklı olarak yaratılmıştır.Beyin ve algılama kapasitesi farklı farklıdır ve herkesin kendinden birşeyler bulacağına inandığım bu kitapta bazen hayatı, bazen insanı bulabileceğiniz gibi bazen tasavvufu bazende felsefeyi, kuantumu en üst perdede yaşabiliceğiz. Ama gerçek olan tek şey her insanın fıtratı ile alakalı karakterinin tam oturduğu ve bunu en üst perdede yaşadığıdır.Kimin de fıtrat; karakteristik yapısında kendini edebiyatla en ön safhaya çıkarabiliyorken bir başkasında bu kavgayla en ön plana çıkmış olabiliyor.Ama ikiside fıtratlarını en üst perdede yaşamaktadır. Biz bu kitapta okuyan herkesin kendinden birşeyler bulacağı bazende "hadi canım bu gerçek olabilirmi" diyeceği ama başlayan herkesin bitirmek zorunda hissedeceği gerçekleri anlatacağız.Belki beş sayfa sürecek belkide hiç bitmeyecek bir kitap. Evren yartılıp herşey yerli yerine oturtulunca "big bang"dünya üzerinde ilk olarak cinler yaratılmış ve hüküm sürmüştür.Bunların içlerinden biri olan Azazil çok fazla ibadetten dolayı yaratıcı tarafından kendisine yaklaştırılmış,ve üstün görevlere getirilmiştir.Bir müddet sonra yeryüzünde ki cinler azgınlaşınca yaratıcının
emri ile azazil komutasındaki bir melek ordusu cinler ile savaşmış, cinlerin çoğunu yok etmiş kalanlarını ise bugün yaşadıkları dağ eteklerine,o günkü mezarlıklara ve çoplüklere yaşamak için mahkum etmişlerdir. Sonrasında ise yaratıcı"ben yeryüzünde bana kulluk edecek bir insan yaratacağım"dediğınde melekler daha önce yaşamış ve bozgunculuk yapmış olan cinleri kastederek"rabbimiz sen yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak bir kulmu yaratacaksın diye sormuşlar" yaratıcı ise "muhakkaki ben sizlerin bilmediklerinizi bilirim" demiş ve ilk insan olan Adem'i yaratmıştır.Ademin yaratılma aşamasına daha sonra döneceğim. Adem yaratıldıktan sonra yaratıcı meleklere eşyanın ismini sorar.Melekler bilmez ve "rabbimiz biz senin bildirdilerinden başkasını bilemeyiz" derler. Hiç düşündünüzmü neydi meleklerin bilemediği o eşyalar? Mesela elma olabilirmiydi? Yada ağaç? Evet kitabın ortaya çıkma sebeplerinden biride bu işte.Çünkü Yaratıcının sorduğu eşyalar o gün itibari ile yaratılmamış eşyadan başka bir şey değildi. Mesela o gün itibari ile yaratılmamış bilgisayar soruldu ise melekler bunu bilebilirmiydi? Veya uzaya fırlatılmış uydular o zaman bilinebilirmiydi? Aslında sorulan eşya o an halihazırda olan bir şey ise meleklerin bilmesi gerekmezmiydi? Yani bugünkü ve bugünden de sonraki eşyanın isimlerini sormuştu Adem'e. Adem sorulan eşyanın tümünün ismini tam ve eksiksiz verince melekler "rabbimiz seni tenzih ve tesbih ederiz" diye secdeye kapanmışlardı.Çünkü yaratılacak olan bütün her şey Adem'in beynine yüklenmişti.Dna yapısı itibari ile kendinde bulunan bilgiyi bir sonraki nesile aktarır. Dna'nın yapısında bilgiyi aktarma varsa ve Adem'de tüm insanlığın atası ise bu bilgilerin tüm insanlarda olması gerekmezmi? Yani bugün ve bugünden sonraki bilgi ve eşyanın tümü zaten mevcut bizde. Sadece açığa çıkması o nesneyi gördümüzde oluyor.Çoğu zaman yeni gördüğümüz bir eşya için"a bunu bende düşünmüştüm" yada "bunu ben nasıl düşünemedim" veya "ben bunu bulacaklarını zaten biliyordum" demekten kendimizi alıkoyamamızın seblerinden biri o bilginin bizde oluşudur. Fakat bizim kemikleşmiş karakter yada kendimizi başka tarafa odakladığımız için yapımız onu açığa çıkarmamıza engel olmaktadır.Karekter yapısı insanın yaşadığı ortam yaşayış ve hayatla alakalıdır.Bazı insanlar doğup büyüdüğü ortamda dağlar ovalar ırmaklar görürken bazıları kaos ve savaş yaşamak zorunda kalıyorlar.Hali ile sakin yaşayan insan savaşlar içinde yaşayan insanla aynı karakter yapısına sahib olamıyor.Bununla birlikte Örf Adet Ananeler yine karakter yapısını etkilemektedir.Böylece her insan kendi bulunduğu ve yaşadığı ortamın en üst seviyesini benimsemeye başlar. Eğitimli insanlar içinde yetişen biri dna'sında bulunan eğitimi bilgiyi açığa çıkarabiliyorken,dolancılık yapmak isteyen biri ise dna'sındaki aynı bilgiyi,bu defa eğitim için değilde dolandırıcılık yapmak için kullanmaktadır. Aynı bilgiyi farklı iki şekilde kullanmak ikisininde bilgiyi en güzel şekilde kullandığını gösterir.Buradaki tek fark birinin bilgiyi doğru diğerinin yanlış kullanıyor olmasıdır. Kişi kendini hangi yöne döndürürse o yöne doğru yürür ve o yönde başarı sahibi olur. Yapılması gerek insanın daha önceki nesillere,tarihlere bakarak kendi için en uyumlu örneği bulup o yönde ilerlemesidir. İnsan, hayat, yaşam birarada incelenecek olursa konular uzadıkça mevzu farklı farklı konulara gidip gidip gelir. Adem'in yaradılışına tekrar dönecek olursak; Adem yartılırken Azazil adlı cin Ademin yaradılışını yakından takip etmeye başladı.Hatta bazen çamurdan sekillendirilmiş,kuruması için salsala bırakılmış olan Ademin bedenine yüksekten bakar ve korkarmış. Bazende Ademin kulağından girip göz çukurundan çıkarak "ben sana musallat olursam seni talan ederim"deyip sinsice gülermiş.Buna rağmen Azazil melekleri komuta eden en üstün komutanmış.Adem yaratılıp,yartıcının ruhundan üflemesiyle can bulmuş ve yaratıcının emriyle ona secde edilmesi emredilmiş.Azazil dışında kalan bütün melekler emre uymuş ve secdeye kapanmıştır.Azazil'in secdeye kapanmaması üzerene boynuna tasmalar takılmış ve zincire vurulmuştur.Buna oldukça sinirlenen Azazil kendini savunmak için üstünlükten bahsedip kibirlenmiş ve Yaratıcıya "beni ateşten Adem'i ise çamurdan yarattın,istersem onu yakarım ben ondan üstünken sana bu kadar yakınken ve ondan daha hayırlıyken beni onun karşısında zincire vuruyorsun.Halbuki bana fırsat ve zaman verirsen onun ne kadar asi olduğunu sana gösteririm"deyip kendini savunmaya geçmiştir. Arkadaşlar bir canlının kendinden ayrılmış ondan uzaklaşmış bir parçası ayrılmışda olsa uzaklaşmışda olsa onun parçasıdır.Yaratıcının secde emri vermesinin sebebi Adem'e ruhunda üflemesiydi.Yani Yaratıcı Adem'e geçmiş olan kendi ruhuna secde ettirmiştir.Buda demek oluyorki insanoğlunun ruhu direkt olarak Yaratıcının üflediği ruhtur.Zaten cehennem Yaratıcıdan insana geçmiş olan o ruhu,dünyada iken kirletmenin cezası olarak yaratılmıştır.Buna göre Yaratıcının biz insanoğluna vermiş olduğu bir parçası bizde halen mevcut.Yaratıcının bizde ki bu paçası Yaratıcıda bulunduğu gibi değil cüzii miktardadır. Ama kullanılabilinirse şuan kullanılan yüzde dörtlük beyin potansiyelini yüzde yedi yada yüzde sekize ulaştırabilir. İste insanoğlu bu potansiyeli gerçekten ihtiyaç duyduğu şeylere değilde yaşamış olduğu ortam doğrultusunda kullanınca,hepsi kendi alanında kendi benimsediği hayat tarzında en üst perdeyi yaşamaya başlar. Ama günümüzdeki hayat gereksinimleri her yörede farklı olduğu için farklı ortamlarda ihtiyacı olan bilgi ve beceriye sahip olamadığından dolayı sıkıntılar başgöstermeye başlar. Örneğin hayvancılıkla uğraşmış bütün bilgi ve becerisini bununla donatmış biri madencilik yapılan bir alanda bulunduğu zaman sudan çıkmış balık misali ne yapacağını bilemediği için o işi öğrenmekde pek cazip gelmediği için sıkıntılara maruz kalır. Bu sebepten dolayı da her alanda rahat etmenin gerçek anahtarı olarak para görülür. Bir anda olması gereken bütün değerler silinip gider, tek değer olarak para benimsenir. Paraya ulaşmak tek gaye tek amaç olmaya başlar. İnsanlar sonunu düşünmeden parya ulşabilmek içn ani ve hızlı kararlar almaya başlar. Sonunu düşünen kahraman olamaz deyip sonuda karşılaşacağı sıkıntıları hiç düşünmeden yanlış kararlar almaya başlar. Para o kadar büyük bir değer olmuşturki artık en sevdiklerine bile hiç düşünmeden yalanlar söyler,kırar,kandırır. Sonrasında;sonrası malum Sahtekarlık,dolandırıcılık,fuhuş,adam öldürme kısacası kaos ve savaş alır başını gider. Peki ne yapmak lazım? Bize verimiş olan bu bilgi ve beceriyi nasıl kullanmak lazım? Bizlerde gerçekten ilahi bir sır varsa nasıl açığa çıkarabiliriz?

GERÇEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin