Gerçeğe doğru....

6 1 1
                                    

Buraya kadar bi taraftan yaratılışı anlatmaya çalışırken bir yandan da günümüze yolculuk yaptık.Şimdi kısaca gelecek ile alâkalı bir yolculuk yapmaya çıkacağız.Doğa insanoğlunun emrinde,istediği herşey elinin altında iken ve dünyada ulaşmak istenilen herşey para denen bir metaya bağlı iken insanoğlunun ulaşmak istediği noktaya, çalışarak cabalayarak değil,kolay varmanın yollarını arıyor.Baştada söylediğim gibi insan yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerine göre şekilleniyor.Toplum kolay kazanmayı adet haline getirirse bir sonraki nesil daha kolay yaşamanın yollarını aramaya başlar.Zamanla gelecek korkusu baş göstermeye başlar.Ve doyumsuz elindeki ile yetinmeyen, başkasının elindeki ne göz diken bir nesil yetişmeye başlar.Doyumsuz bir nesil hayal edin.Hemde her bireyin doyumsuz olduğu bir nesil.Herkesin birbirinin elindeki ne göz diktiği bir nesil.Almak istediğini almak için çalmaktan öldürmekten çekinmeyen bir nesil.Üretimin tamamen bittiği tüketimin alıp başını gittiği bir toplum.Hayvanların tükendiği hayat kaynaklarının tükendiği soluduğumuz havanın kirlendigi temiz kalan birkaç bölge için savaşların başladığı, güçsüzler in saklanıp çoğalmaktan başka hiçbir şey yapamadığı bir dünya.Gücsuzlerin yakalandığı yerde köle olarak kullanılmadığı sırf tükenen kaynakları ve havayı tüketmemeleri için hemen katledildikleri bir dünya.Peki bu mümkünmüdür.Eger gerçek anlamda ihtiyaç sahibi olduğumuzun bilincine varmaz isek olacak bundan başka bir şey değil.Çünkü kolay kazanmaya olan eğilim üretim yerine tüketimi tetikler.Hayvancılık biter ve her geçen gün bir başka hayvanın nesli tükenir.Hayvancılık biter ise tarım biter tarım kendi ile birlikte daha küçük olan ve hayatımızın devamını sağlayan faydalı bitki ve böceklerin tükenmesine kuraklığa çölleşmeye, susuzluğa yağmurların tükenmesine oksijenin azalıp karbondioksit gibi zararlı gazların atmosferi sarmasına asit yağmurlarının başlamasına, güneşin zararlı ışınlarının dünyamızı yakmasına sebep olur.Peki ama ne yapabiliriz.Bu felaket senaryolarından nasıl kurtulabiliriz.Tamda bu noktada yapmamız gerekenler ile alakalı ilk anda algılayamayacağımız ama düşündüğümüzde kabulleneceğimiz bir takım önlemlerden bahsetmek isterim.Mesela ağlayan bir bebeğin ağlamayan bir bebeğe göre daha sağlıklı olduğunu biliyormuyduk. Yada acı çekilerek dünyaya getirilmiş bir bebeğin acı çekilmeden doğan bir bebeğe kıyasla daha sağlıklı daha aktıf olduğunu...Aslında geçmişe gittim bir an evet tarlalarda dağlarda çamurda geçmiş çocukluğum geldi bir an aklıma. Sanki o anki çamur veya pislikler bağışıklık sistemimizi güçlendirmiş ve hasta olma yetimizi kaybetmiş gibiyiz. Anlatmak istediğim şu; zorluklar çalışma çabalama insanların hem vucut hem beyin dinginliği sağlar. İnsanın daha sağlıklı olmasını sağlar. Kazandığını harcama yöntemleri geliştirir. İnsanların çalışma mücadele kavramlarını çok iyi olarak anlamaları ve yukarıdada anlattığımız gibi tüketen toplum algısından hızlıca sıyrılıp çıkmamız gerekmektedir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 24, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GERÇEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin