*Hayat sana acımadı be küçük kız....!*

215 76 10
                                    

"❤️Çok mu zordu hayat ?¿ yada zorluğa katlanamayacak kadar küçüktü bedenimiz
     O mektubu vermeseydin ne olacaktı küçük kız belki canın bu kadar acımazdı               acırmıydı yoksa......."⚓️

Uzaktan bir elin bana doğru uzandığını gördüm uzanan eli tutarak ayağa kalktım az önce bana elini uzatan kadın " senin burada ne işin var annen baban nerede " diyordu.
Cevap veremedim.Sözcükler boğazıma düğümlendi sanki...
Kadın paltosunun cebinden bir peçete çıkarıp gözümdeki soğuktan donmuş yaşları sildi.Biranda kulağıma annemin sesi takıldı sanki ses kalabalığın olduğu yerden geliyordu.Kadının yanından koşarak kalabalığın arasına karıştım.Annemi arıyordum.
Yanından koluna çarparak geçtiğim yaşlı adam arkamdan sayıp savuruyordu.Bir tekme de ona atardım ama annemi bulmam lazım diyerek koşmaya devam ettim.Nefes nefese kalmıştım.O kadar çok kalabalıktı ki yürümekte zorluk çekiyordum.Yanımdan gülerek geçen kadınlar , sırf oyuncak alınmadı diye ağlayan çocuklar , sevgilisiyle gezenler yaşınına ramen ilk gün ki gibi el ele tutuşan yaşılar çok fazla kişi vardı da benim zamanım yoktu işte...
Kendimi New York ' un ıssız sokaklarına doğru atıverdim.Derin bir soluk aldıktan sonra sokakta yürümeye başladım.Az ileride evsizlerin yaşadığı derme çatma bir yere girdim.
Demir plakalardan yapılmış eski püskü eşyalarla dolu bir yerdi.İçeride kimsecikler yoktu.Eski bir petrol varilinin içinde yanan ateşe ilişmişti gözlerim ateşe doğru son sürat koşmaya başladım.O minicik ellerimi ısıtmak için elimi ateşin üzerine doğru uzattım çok yaklaştırmış olacağım ki elim yanmıştı " kahretsin " diyerek etrafta koşturmaya başladım.Ta ki yaşlı 50-60 yaşında , giysileri yırtık benim giyidilerimden farksız olan bu yaşlı adam beni tutana kadar anlaşılan bu ateşi yakanda oydu elimi uzatmamı söyledi. Elimi adama doğru uzattım.Adam elimi biraz inceledikten sonra bir yere gitti bir kaç dakika sonra elinde bir poşetle yanıma geldi poşetin içi kar doluydu elimin üzerine doğru yavaşça bastırdı evet canım yanmıştı ama belli de edememiştim.
Yaşlı adam beni kucağına oturttu ve " merhaba küçük kız " dedi ve bana elini uzattı kocaman  ve sert elleri vardı.Biraz çekinsemde bana uzanan eli tuttum ve " merhaba adını bilmediğim yaşlı adam" dedim.Yaşlı adam unutkan bir yüz ifadesiyle " ah...! benim hatam küçük kız adım Wonderfull Jack Wonderfull " dedi
Sherlock Holmes edasıyla....
"Peki senin adın ne " dedi yaşlı adam Jack hafif bir gülümsemeyle "Erica " dedim.Jack
" memnun oldum küçük kız" dedi.Kaşlarımı çatarak " ben küçük değilim "dedim.Jack korkmuştu benden kaşlarımı çatmayı babamdan öğrenmiştim beni de çok korkuturdu babam...
Jack beni kucağından indirerek mutfak dediği 2 tahtanın üst üste geldiği bir mutfak tezgahı ve karton kutulardan derme çatma irili ufaklı bir kaç tane dolap vardı.Jack tezgahın üzerindeki paketlerden 2 tanesini aldı en büyük dolabın kapağını açarak içinden kahve cezvesini ve bir şişe suyu alıp yanıma geldi.Jack kahve cezvesine su ve paketteki şeyi döktüktü ve karıştırmaya başladı adeta  cezvenin içinde girdap oluşmuştu
Jack cezveyi yere bıraktı ateşin içinden biraz köz alıp cezvenin etrafını közle kapladı.Bir kaç saat sonra kahve olmuştu.Kokusu adeta beni kendine doğru çekiyordu.Jack elindeki 2 bardaktan bir tanesini bana doğru uzatarak "al bakalım küçük hanım pardon Erica tadı biraz bayat olsada bu kış soğunda içini ısıtır " dedi.Kahve çok sıcaktı Jack ' e çok sıcak olduğunu söyledim.Jack elindeki kahveyi yere bıraktı ve dışarı çıktı bir kaç dakika sonra elinde bir kar topuyla beraber geldi kar topundan bir parça alıp kahvemin içine attı ve " su bulmak gerçekten çok zor " dedi.Kahveyi içmeyi başarmıştım ama bu seferde kahvenin tadını beğenmemiştim.Kahveden birkaç yudum daha aldıktan sonra kahveyi yere bıraktım ama ellerim simsiyah olmuştu.Jack 'in elleri de öyleydi.Bardağın dışındaki siyah boya elimize bulaşmıştı.Jack kararlı bir ses tonuyla " beni takip et " dedi
Jack ' i uzun bir süre takip ettim.Bir binanın önüne geldik.Jack ' e elimi nasıl yıkayacağımı sordum Jack evin çatısında ki suyun atılmasını sağlayan borunun altına elini tutarak beni izle dedi ve 3 e kadar saydı...
1,2,3...
Su borusundan aşağı sular akmaya başladı ve Jack elini yıkadı.Sıra bana geldiğinde Jack boruya bir tekme attı ve borudan su akmaya başladı.Bende ellerimi yıkamıştım.Tekrardan Jack ' in derme çatma evine geldik.Çok uykum vardı.Jacke
"Bu gün çok yorucu bir gün geçirdim ve uyumaya ihtiyacım var " dedim.Jack elimden tutarak beni yatağın bulunduğu odaya getirdi " burası benim yatağımdı artık senin yatağın biraz pis ama idare et bu akşamlık " dedi.Bende bembeyaz olmasına ramen kirden simsiyah olmuş bu yatağa yatıp uyumaya çalıştım...
UYUYAMIYORDUM!! Belimde tutulmuştu zor olsada yataktan kalktım.Odanın diğer tarafından sesler geliyordu.Açıkcası biraz korkmuştum.Kapının ardından kafamı dışarıya doğru uzattım.Jack ateşin başında oturuyordu elinde de bir çerçeve vardı beni görünce çerçeveyi arkasına sakladı kazağının koluyla gözlerini sildi.Ağlamıştı erkekler ağlamaz lafı yanlıştı kalbi kırılan her erkek ağlardı onun da kalbi kırıktı.Jack ' e o çerçevede kimin resmi olduğunu sordum.Jack kimse değil çöpte buldum " dedi.Biraz daha ısrar edince Jack sesini yükselterek " O fotoğrafın seninle hiç bir alakası yok anladın mı ....! dedi.Jack'in bu sözleri üzerine gözlerim dolmuştu.Canım yanıyordu insanın değer verdiği birinin böyle bir şey yapması canımı çok acıtmıştı.Jack ağladığımı fark edince kalın ve kocaman parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.Jack yayları dışarı çıkmış bir koltuğa oturdu beni de kucağına oturttu arkasına sakladığı resmi çıkardı.Kendisini hazır hissediyordu derin bir soluk aldıktan sonra çerçevenin kırık camlarını temizledi.Jack fotoğraftaki kadını gösterdi " bu güzeller güzeli melek yüzlü kadın benim karım " dedi.Kadının kucağındaki 1-2 yaşlarındaki kız çocuğunu gösterdi
"bu benim yaramaz mı yaramaz annesi gibi melek yüzlü kızım " dedi .Jack ' e  "neden senin yanında değiller ,neredeler ,sen neden burada tek başına yaşıyorsun " dedim.Jack hafif bir gülümsemeyle " onlar beni hiç tek bırakmadılar ki  her gece rüyama giriyorlar karımın üzerinde beyaz bir elbise o çok istediği pırlantalı gelinliğe benziyordu.Kızımın üzerinde de beyaz bir elbise vardı elinde  hiç bırakmadığı oyuncak ayısı bana el sallıyorlar.Ellerimi uzatıyorum onlara doğru ama yetişemiyorum gülüyorlar biz senin hep " yanındayız bizi hiç bir zaman unutma diyorlar ve gidiyorlar " dedi Jack...
" Peki nerede bunlar ?¿ " dedim.Jack boynunu bükerek " onlar melek oldu.Bir zamanlar çok param vardı hemde çok ama gerçek bir aşkım yoktu.O zamanlar Maria' yla tanıştım Maria çok güzel bir kadındı onun tek bir hayali vardı o hep istediği pırlanta gelinliği giymekti pahalıda bir gelinlikti ama çok istedi...Çok param vardı çok güvendim parama çok var sanıyordum ama hiçmiş.Şirketim iflas edince Maria ya gelinliğini alamadım.
Maria düğün günü annesinin 20 yıl önce giydiği gelinliği giymişti.Gelinliği yıllar çok yıpratmıştı bembeyaz gelinlik sapsarı olmuştu ama Maria mutluydu o kadar güzel gülüyordu ki güneş gibiydi kalbimi ısıtıyordu.Seneler sonra Sandra doğdu.Sandrayı güzel bir evde yaşatamamıştım çünkü kumar batağına saplanmıştım senelerce kurtulamadım.Birgün evde hiç bir eşya bırakmamışlar hepsi kırık döküktü.Maria seneler önceki gelinlik olayını ve kumar da kaybettiğim paranın miktarını duyunca evi terketti Sandra ' yı da yanına aldı Washingtona giderken yolda kaza yapmışlar uçurumdan aşağı denize doğru uçmuşlar. Haberi alır almaz içtiğim içkiyi yarım bırakıp yolda zor yürümeme ramen koşmaya çalışıyordum.Beş parasız taksiye bindim kazanın olduğu yere gidecektim ama trafikten dolayı taksi ilerleyemedi.Kazanın olduğu yere doğru koşmaya başladım.Epeyce koştum bir babanın yeni doğan çocuğuna koşması gibi...Kaza yerine geldiğimde arabanın sadece tepesi gözüküyordu.Yere oturup ağlamaya başladım.Kızım ve karım o arabanın içinde can vermişti.Cesetlerini öpüp koklayarak onları toprağa uğurladım.Hala burnunun direği sızlıyor seni de kızım Sandraya çok benzetiyorum seni görünce güler yüzün o ölmeden önceki aklımda kalan tek kare fotoğraf gibisin.Sana her baktığımda onu görüyorum.Neyse....!
Kahve yer misin pardon içer misin ?¿ " dedi.Evet manasında kafa  salladım.Bir kaç dakika sonra gözyaşlarıyla suladığı kahve ile yanıma geldi.Jack benim neden bu saatte ailemin yanında olmadığını sordu bende başımdan ne geçtiyse anlattım Jack kararlı bir ses tonuyla " Benim annem babam karım çocuğum yok.Seninde benim gibi ömrünü sokakta geçirmeni istemiyorum.Hayat çok zor be küçük kız çocukken ne de çok hayalim varmış hiç gerçekleştiremedim umutlarım  içimi ferahlatmaya çalıştım sadece yorgana sarılıp ağladım .Arkadaşım da olmadı benim gece dilsiz duvarlarla konuştum.Onlar da beni dinlerdi her dediğim kelimede ben ağlardım onlarda boylalarını dökerdi.Günaydın diyenim de yok benim diyen yok ama demeseler de gün doğuyor işte ama doğar da nasıl doğar kalbimin hali gibi sabah ayazı mı ? Yoksa Marianın gülüşü gibi sıcacık mı?¿
dedi ve ekledi "her ne olursa olsun küçük kız seni ailene kavuşturacağım ..."❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

WattyTR2016 Yeni Yıl Yeni Umutlar ⛄❄️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin