8.Bölüm

89 16 9
                                    

Önceki Bölümde;

Ah kahve yapıcam ama en sevdiğim kupam neredeydi bulamıyorum.
Salonda olabilme ihtimali ile salona doğru yürüdüm ve işte orda Luhan'nın yattığı koltuğun önündeki sehpadaydı çok güzel!

Ses çıkarmamaya çalışarak koltuğunun önüne gelmiştim. Lanet olsun şort giyecek çok güzel bir zamandı değil mi Haneul! , bacaklarım açıkta kaldığı için uyuyor olsada Lu kızardım. Yere çömeldim elime kupamı aldım ve tam kalkacakken o güzel suratını inceledim.
Burnu,dudakları,düz küçük alnına düşen yumuşacık saçları,çenesi ve o güzel adem elması, uyurken ağır ağır kalkan göğüsü ah şuan saçlarını tutup düzeltesim vardı. Elim istemeden de olsa kalkmıştı ve hemen elimi indirdim o sırada ise Luhan'nın gözleri açıldı.
İşte şimdi yanmıştım.

Dengemi kaybettim ve popomun üzerine düşerken en sevdiğim kupam elimden düşüp kırılmıştı. Ah lanet olsun o heyecanla kırık camlara baldırımı bastırmıştım ve her yer şuan kan içindeydi. Bir çığlık attım ama hemen ağzımı kapadım kendi sakarlığıma ağlamaya başladım.

"Lanet olsun,lanet olsun o benim en sevdiğim kupamdı." Diyerek ağlıyordum. Bacağıma değil, elimdeki kırıklara bakıyordum.

Lu"Napıyorsun Haneul! O elindekileri bırak! Kahretsin kanıyor."
Tüm dikkatim LuHan'a kesildi ve hemen kafamı çevirdim. Beni ağlarken görsün istemiyordum.

"Ben hallederim sen uyu özür dilerim,lütfen bakma."

Çenemden tutup suratıma baktı ama gözlerimi kaçırdım.
"Neden sana bakmayayım?"

"Ağlarken beni görmeni istemiyorum."yüzümü inceledi.

"Hiç çirkin değilsin,ağlarken çok tatlı oluyorsun kırmızı burunlu. "

"Ah umrumda mı sanıyorsun çirkinlik. Beni kimsenin ağlarken görmesini istemem. "

"Neden?"

"Öyle beni acizken görmesini istemem!"göz yaşlarımı silmek için elimi kaldırdım ama durdurdu.

"Bekle bir saniye."diyip gözyaşlarımı sildi. Tam ne yapıyorsun sen demek için ağzımı açtığımda konuşmama izin vermedi.
"Ellerinde kırık camlar var güzel gözlerine birşey olsun istemediğim için sildim. Hadi gel bacaklarını temizleyelim kanıyor." Tam kolumu tutup beni kaldırırken merdivenlerden ses geldi.

"Neler oluyor burda birşey kırıldığını duydum ve de kim çığlık attı?"

Uyanan ilk kişiye baktım ve doğru tahmin MiCha en ufak tıkırtıya uyandığı için duymuş olmalı diye düşündüm. LuHan konuşanın MiCha olduğunu fark ettiği gibi kolumu bıraktı ve geri düştüm. Ah popom! Kesin çanağı kırdım.

"Ah şey MiCha görüldüğü gibi değil."

MiCha LuHanı bile görmeden yanıma koştu.

"Burda ne oldu böyle? Haneul iyi misin? Niye ağladın?"

Dönüp LuHana baktı. "Sen! Onu sen ağlattın değil mi?" Hemen doğruldum ve MiCha'yı susturdum.

"Birşey yok benim sakarlığım. En sevdiğim kupam kırıldı,dengemi kaybettim bacağıma cam battı. LuHan ,LuHan-shi yardım ediyordu."

Resmi dil kullandığımı görünce ikiside şaşırdı. "Herneyse ben iyiyim."

Ayağa kalktım ve bacağımdaki camları bir hışımla çektim ve tekrar kanamaya başladı.

"Hey ne yapıyorsun Haneul canın yanıcak!"

"Benim canım çoktan yandı zaten!" Yerdeki kırıkları avucumun içine toplayıp mutfağa gittim. Elimdeki kırıkları sıka,sıka çöpe gittim.

Yanlış Anlaşılma    #perspektif2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin