Ruhu ölü bir insan için ne güzel bir gün. Sıcak yatağımdan çıkıp odamın penceresini açtım. Bugün hava tam istediğim gibiydi hafif çiseleyen yağmur ılık rüzgar bulutlu bir gökyüzü. Benimde hayatım böyleydi işte. Gri bulutların ardında saklanan siyah ruh, siyah beden. Çalan alarmımın sesiyle kendime geldim. "cenk!" diye bağırdım. Neden bağırdım sorun bakalım ? Cenk kahkaha atarak yanıma geldi ve beğendin mi yeni alarm sesini diye alay etti it. Olmuyor sensiz olmuyor gözlerimden yaşlar dinmiyor yanıyor yüreğim yanıyor diye alarm sesimi olur amına koyayım ? Ben eftelya izgi. Kız olmam küfür etmeyeceğim anlamına gelmiyor öyle değilmi ? Neyse. Cenk benim çok yakın arkadaşım annemin doğurmayı unuttuğu erkek kardeşim demeyeceğim çünkü o kadından olan bırakın kimseyi eşyaları dahi istemiyorum hayatımda. " ne ekersen onu biçersin diye bi laf vardır bizim oralarda bildinmi şirin kız" dedi ve sırıtmaya devam etti. "bizim oralarda da tekme atan kızlar var bildinmi deli oğlan" dediğimde sırıtması soldu. " iyi be sanada şaka yapılmıyor" dedi ve odamdan çıktı "sikerim lan şakanı" diye bağırdığımda kahkaha atıp "çok ayıp efoş" dedi. Bu kelimeye gıcık olduğumu bildiği için söylüyordu. Aslında bir yandan da hoşuma gidiyordu ama yinede gıcık oluyordum ! "hay efoşuna" diye söylendiğimde "işlerini hızlı hallet beklemem" dedi. Vıdı vıdı vıdı hergün aynı şeyi söylüyor ve yine tükürdüğünü yalamayıp yutuyor. Onu seviyordum yani kardeş olarak. Öz değildik ama özden daha yakındık. Ona güveniyordum. Güven ruh gibidir, terkettiği bedene asla geri dönmez. Diye bir ses yankılandı kulaklarımda. Evet öyleydi ve bu zamana kadar cenk bana karşı hep dürüst olmuştu. Bunları düşünmeyi bırakıp duşa girdim ve çıktıktan sonra siyah okul pantolonumu giyip üstüne beyaz okul lacosumu giydim. Diğer kızlar gibi makyaj yapan bir tip değilim zaten. Okulumuz cenklerin okuluydu ve cenk beni ne kadar ısrar edersem edeyim başka okula göndermeyip kendi okullarına yazdırdı. Ona gerek yok zaten her iki yerdede aynı eğitimi veriyorlar dediğimde "gözümün önünde ol minik yarasa" diyip geçiştirdi. Merdivenlerin korkuluklarından bir batman havasıyla kayarken cenk " hadi be kızım yarım saat oldu" diye söyleniyordu ki ben ondan daha çabuk hazırlanan biriyim normalde. "geldim işte cenk beni beklettiğin zamanlara say" dedim ve hırkamı üstüme geçirip siyah ayakkabılarımı giydim. İzmirin birbirinden güzel insanlarının yanından geçerek yürümeye başladık okula yürüyerek 15 dakikada varıyorduk ve 15 dakika dersler için açılmamızı sağlıyordu. Okula gelmiştik Bugün okulun 2. Haftasıydı ve haliyle yeni kayıtlar olmuştu. Müdürümüz cenk'in babası olduğu için her gün onun yanına uğruyorduk. Fatih amca... Düşündümde amcalıktan daha fazlasını yaptı o bana babam oldu oğlunu bana emanet edip birlikte ev tuttu bize. Geçmişimi öğrendiğinde bana yargısız infaz yapmak yerine anlayışla karşılayıp cenk ile arkadaş olmama izin verdi. Kimse yapmaz bana fatih amcanın yaptığını bu yüzden ona minnettarım ve minnettarlığımı ona derslerimi çalışarak ödüyorum. "Efoş" dedi cenk "ne var cenk ?" dedim "bugün seni tanıyalı 3 yıl oldu" dedi evet öyleydi. Okullar açılmıştı 9. Sınıfın başlarıydı ve ben burslu olarak kazanmıştım özel buluter kolejini ama burası bana fazla gelir diye devlet okulu için nakil aldıracağım sırada cenk ile tanışmıştık. "evet öyle" dedim yüzümdeki tebessümü ondan esirgemeyerek. "iyiki varsın minik yarasa" dediğinde "iyiki varsın godoş" dedim. Cenk'te zaten bunu beklediği için şaşırmadı ve yanağıma kocaman sulu bir öpücük bıraktı evet ben sevgimi sevgi sözcüğü ile değil de argo kelimelerle belli ederdim. Odanın kapısını tıklattım ve Fatih amcanın otoriter "gel!" diyen sesini duydum. Açıp girdiğimde gülümseyip "naber çocuklar " diye bir soru yöneltti. Gülümseyip "iyidir amca sen naber" dedim. Fatih amca tam birşey söyleyecekken cenk lafa atıldı. "ya baba senin bu kızın bellediğin şeytan varya ne yaptı dün bana" dediğinde gülmemek için yataklarımın içini dişledim. "ama sende bana yaptın bugün" diye sitem ettiğimde ise" ben abiyim yaparım" dedi. Abiymiş aramızda 1 yıl var be Ve evet cenk 1 yıl okulda kaldı kendi okulları olmasına rağmen fatih amca diğer öğrencilerden ayrım gözetmeksizin bıraktı. "ne yaptıysa iyi yapmıştır benim kızım" dedi fatih amca ve dediğiyle cenke dönüp sırıttım. Benim sırıtmamla yüzü düştü ve" yılışık" diye mırıldandı. O sırada kapı çaldı ve Fatih amca "gel" dedi. Kapıdan giren kişiye bakınca bir an tanıdık geldi gibi oldu ama tam çıkaramadım. "gel evladım" dedi fatih amca "ben buluter kolejinin Üniversite bölümü için gelmiştim arkadaşlarımla. Babam sizinle konuşmuştu" dedi ve arkasından iki kişi çıktı. Ve gördüğüm anda gözlerimden ateş çıktı. Bu o olamazdı değilmi? O kadar yıl sonra karşıma çıkamaz değil mi ? Alp söylemesi kolay üç harf tek hece birde bana sorun alp'i. Bana baktı herzaman ki yüz ifademi takınıp baktım yüzüne: donuk. Donuk gözlerle, donuk dudaklarımla, donuk yüzümle baktım ona. O ise beni görünce şaşırdı. "hatırladım çocuklar gelin oturun. Eftelya ve cenk sizde sınıflarınıza çocuklar" dedi otoriter sesiyle fatih amca. "peki fatih amc... Öğretmenim" dedim son anda toparlamış ve odadan çıkmıştım. Odadan çıkınca cenk hemen önüme geçip "bu oydu değilmi ?" diye kükredi. "bağırma bana !" diye bağırdım bende. "eftelya şunun sırası değil şuan. O içerdeki çocuklar onlardı değil mi!" diye tekrar bağırınca bende ona var gücümle bağırdım "onlardı veya değildi ne önemi var !" dediğimde kahkaha attı ama bu kahkaha mutlulukla atılmış bir kahkahadan çok daha şeyler barındırıyordu içinde hüzün, acı, öfke, kızgınlık... "siktir siktir siktir" diye inleyince öğretmenler öğretmenler odasından çıkıp yanımıza gelmişti bile bu arada fatih amca yani müdürümüz "cenk ne oluyor burada ?" diye bağırıp hemen ardından "eftelya ve cenk hemen odama !" dedi.
***************
Şuan fatih amcanın odasından çıkmış durumundayız. "cen-" diyordum ki diyemedim "sus" dedi. Herşey sanki benim başımın altından çıkmış gibi davranması canımı sıkıyordu. "yeter cenk yeter. Sus eftelya, konuşma eftelya, bağırma eftelya napsın eftelya söyle!" diye bağırdım. Haklıyım ve haklıyken haksız duruma gelmem en sinir olduğum şey. "sorun sen değilsin, sorun senin yaptıklarında değil. Anla be güzelim yine eski eftelya olacaksın diye bu korkum. Biliyoruz ikimizde ne olacağını tekrar. Olma güzelim birdaha olma ben her zaman yanındayım." Diyip sarıldı. Bende ona sarıldım. Bencillik etmiştim onu beni suçlamakla aslında onu suçlamıştım halbuki o korkuyordu ama ben ne olursa olsun cenk'i bırakmayacaktım. Her zaman beni saran, korktuğumda, ağladığımda, üzüldüğümde, mutlu olduğumda ait olduğum yere girdim. Cenk'in kollarının arasına. Bedenim sarılışına yer verip kollarımı boynuna doladım. Kocaman kucakladım onu, kocaman kucakladı beni. Kocaman sevgi, kocaman telaş ve kocaman korku ile. İnsanın sevilmesini hissetmesi ne kadar güzel değil mi.? Ben ailemden görmediğim sevgiyi, cenkten gördüm. Ne kadar ona hakaret etsem, sinir olsam bir o kadar da mutlu oluyorum. Beni düşünüyor, abilik yapıp koruyor, kolluyor. Ben ise ona layık bir kardeş olamadım hâlâ. "özür dilerim abi." Abi kelimesini nadir söylerdim cenk'e. Çünkü sevgimi sadece o anlarda tamamıyle gösterirdim. O anda tüm duygularım açılırdı ve bunu cenk'in duyguları yapıyordu. Nasıl olduğunu ne olduğunu bilmiyorum ama bunu seviyordum. "özür dileme, özür dilerim, üstüne çok geldim ama lütfen sende beni anla güzelim, sen sadece kendini, duygularını değil benide götürüyorsun giderken. Ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilmiyorum. O kadar üzülüyorum ki dayanamıyorum yanlış anlama asla destek olmaktan kaçınmam konu sensen tek ayakla bile gelirim sana. Ama ne olursa olsun ne sen eskiye döneceksin nede ben destek olmaktan kaçınacağım. Eskisi gibi olmayacaksın, olmayacağız" dedi. İstemsizce bir damla yaş düştü hemen elimle sildim ve hâlâ cevap bekleyip sarılmış olan cenkten ayrılıp ona kocaman ve sıcacık gülümsedim. Bu gülüşü sadece cenk'e yapıyordum. O da gülümsedi ve koluna omzuma atıp kantine doğru gitmeye başladı. Ne kadar söylesemde o kadar çok seviyordum ki cenk'i canımı istese tek bir saniye düşünmeden veririm. Düşüncelerime dalmışken omzuma kolunu atan cenk'e sokuldum ve mutluluğu somut bir şekilde hissettim. Ne isteyebilirim ki başka, abime sarılıyorum, abimle dertleşiyorum ve bu hayatımda hiç tatmadığım mutluluk ve huzurun ta kendisiydi.
****************
Yazım yanlışlıkları varsa affola arkadaşlarım. Yeni başlıyorum yazmaya. hadi bakalım bindik bi alamete gidiyoz kıyamete :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemherinin İlkgüzü
Teen Fictionİlkler unutulmazmış ya, öyle derler. Geçse bile izi kalır, iğne ucu kadarda olsa acıtırmış. Söylemek isteyip söyleyemedikleriyle dolmuş küçük kız. Yapmak isteyip yapamamış, başarmak isteyip başaramamış. Ya umut olacak biri, ya olan küçük umudunuda ö...