saçları uzun, kızarmış burnunun üzerinde belli olan çilli küçük kız çocuğu

15 3 0
                                    

#Et ve kemikten oluşan vücudumuzda görmediğimiz şeyler var. Görünmeyen yaralarımız, görünmeyen acılarımız. Geçmez, geçmeyecek belki ama, eskisi kadar acıtmayacak. Bitti sanacağız ama bitmemiş olacak, sadece hafif, naif. Kaldıramayacağımız yüklerle doldururlar vücudumuzu, önce hafif bi gülümseme ile eyvallah deriz herşeye. Eyvallah!#

MFÖ- benim hâlâ umudum var
**********************
Eve geldiğimizde saate bakma gereği bile duymadan odalarımıza geçtik. Merdivenlerden çıkarken her basamağa bastığımızda o kulak tırmalayıcı sesi bile farketmemiştim. Aklım Alpteydi. İsmini zihnimde tekrar edince bile tüylerim ürperiyordu. Bana yaptığı herşeyi ona misli misli ödeteceğim diye yağmurun altında ağladığım gece çıkmıyordu aklımdan. Üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Düşünceler eğer öldürseydi çoktan ölüydüm. Eskiler aklıma gelince penceremin önüne geçtim. Çalışma masamın üzerinde duran sigara paketimden bir sigara alıp çakmağın ateşinden dolayı yanan sigaranın dumanına daldı bir süre gözlerim. Bir yanım geçmiş sadece ayak bağı yapacak unut artık diye bağırırken sağımda saçları uzun, açık kestane tonlu, kızarmış burnunun üzerinde belli olan çilleri ile bir kız belirdi. Ağladığı kızarık ve küçücük gözlerinden belliydi. Tam ağzını açıp birşey söyleyecekti ki, sağ elimde bir sızı hissettim. Sigara bitmişti ve süngeri elimi yakmıştı. Geceye son bir küfredip yatağıma geçtim. Sol elimi başımın altına alıp sağ elimi göbeğimin üzerine koydum. Sol elimle kısa olan saç diplerimi çektim. Acı iyiydi insana kimin ne olduğunu hatırlatırdı. Gözlerim otomatik olarak beyaz tavana bakıp transa geçmiş gibi titreyen bedenim yüzünden dolmuştu. Uzun süredir ağlayamıyordum. Aynı eskisi gibi, kendimi ne kadar ağlamaya zorlasamda o yaş gözümden akmıyordu. Hissizlik diye fısıldadı içim. Hissizlik; yeterli miydi bilmiyordum. 

***************

Yine boktan bir güne küfrederek uyandım. Acılarıma,hüznüme,sevincime,olmayan mutluluğuma. Onu görecektim. İlk defa 6 yıl önce onu ilk gördüğüm gibi olmayacaktım. Biraz sersem,şaşırmış  ve fazlaca heyecanlı. Ondan nefret dahi etmiyordum. Çünkü ona karşı bir duygum yoktu. Cenk odamın kapısını tıklattı. Aynı küflenmiş bir sallanan sandalyenin çıkardığı gıcırtılı sesi çıkararak kapıyı açtı. ''Günaydın efoş kahvaltı hazır hadi'' deyince başımla onaylayıp geliyorum dedim. Banyoya girip kısa bir duş aldım. Dişlerimi fırçalamadan önce aynadaki göz altlarımın mor ve pembe karışımı olduğu yansımama baktım. Gerçekten iğrenç görünüyordum. Herşeyi belli ediyordum ve kendimden nefret ediyordum. Son bir küfredip dişlerimi fırçalayıp odamdaki gardırobumun önüne geçtim. İç çamaşırı ve okul formalarımı giydim. Kısa olan saçlarımı tarayıp kurutabildiğim kadar kuruttum. Merdivenlerden aşağı inerken cenk'in biriyle telefonda konuştuğunu gördüm. Ses tonu düşüktü ama hararetli hararetli konuşuyordu. Aldırmadım, yine biriyle tartışmıştır diye düşündüm. Mutfağa girdiğimde panikledi ve telefonu kapatacakken eli ayağına dolaştı önce tökezledi ardından ayağını sandalyeye çarptı ve sandalyeyi düşürdü. Yüz ifadem yine soğuk eftelya şeklindeydi bir an gözerinde pişmanlığı görür gibi oldum ama çok kısaydı emin bile değilim. Büyük bir kahkaha atıp ''Sakin ol koca adam benim,benden bu kadar korktuğunu bilmiyordum'' diye takıldım. Rahatlamışçasına bir oh çekti ve meşhur, he gerizekalı he, bakışını attı. Sandalyeyi kaldırıp oturdu ve ''O saçlar niye kurutulmadı'' deyip kaşığı anlıma vurdu ve bir tok sesi yankılandı zihnimde. Bir an olan olayı idrak edemedim. Saf saf önce cenk'e sonra elindeki kaşığa baktım. Sakince: 

''Ne yaptın cenkcim sen'' dedim sorarcasına. Sesimdeki sinirli tonu gizlemeye çalışarak.

''Efoşum refleks yahuu vallahi bak'' dedi geviş getirir gibi.

Önümde duran mısır gevreği ve sütle karışmış olan tahılı alıp cenkin kafasından aşağı dökmem maximum 3 saniyeydi. 

''Refleks cenkcim refleks'' deyip koşarak dış kapıya ulaştım. Arkamdan gelen homurtuları duymazdan gelerek ayakkabılarımı giydim ve okul yoluna koyuldum. Cenk büyük ihtimalle 2. derse yetişecekti. Zihnimde beni rahatız eden düşünceleri atmak adına paketten bir tane sigara çıkarıp koşarak içmeye başladım. Havanın soğukluğu ve sigaranın dumanı boğazlarımı ardından ciğerlerimi yakıyordu. Bu hissi seviyordum. Bir süre boğazlarımın acısına yoğunlaşıp ruhi çöküntülerimi aklımdan atıyordum ve alp'ide nefret ettiğim şeyler her gün her daim karşıma çıkıyordu ve benim onlarla baş edecek ne gücüm ne de umudum vardı. Sahi umut etmek. Çoktandır umutlanacak birşeyler yaşamadım, ah tabii ya ben kimdim ki ? 

Bilmem kaç kilometrelik dünyada iğne ucu kadar bir değerim bile yoktu. Öldürdüğüm benliğimle yeni bir boktan güne bolca sigaralı eftelya usulü günaydın dedim.

**********************

Arkadaşlar belirtmek istediğim birşey var belki tahmin etmişsinizdir, Karakterler. Ben sizi kendime bağlamadan karakter seçimlerini size bırakıyorum. İsterseniz barbara palvin, isterseniz francisco lachowski, isterseniz vini uehara. Kimsenin etkisinde kalmadan kendi özgür düşüncenizle karar verin.

 Özgür olmanız dileğiyle !

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zemherinin İlkgüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin