Bölüm Bir

64K 3K 836
                                    


Multimediada Hartes var.

Hartes

Hartes'in adımları, zindanın soğuk ve taşlı zemininde yavaş ve tok bir ses çıkarıyordu. Şatonun bu kısmını hiçbir zaman sevmemişti, şimdi de sevmiyordu. Burada olmak ona garip bir soğukluk ve tiksinti hissi veriyordu. O bu tür hislere alışkın bir insan sayılmazdı, her ne kadar öyleymiş gibi görünse de. Elinde olmadan, bir süre durup arkasına, karanlık koridora baktı.

Geride hiçbir şey yoktu. Yardımcısının beklemesini söylemişti. Bekliyordu büyük ihtimalle. Ne yapacağını bilmeden. Ya da Hartes'in bir dahaki sefere ne emir vereceğini.

Sorcier'yi ele geçirmek Hartes'in düşündüğünden daha kolay olmuştu. Phrkagias'ın onu suya atmasından bir gün sonra, neredeyse öldüğünü düşündüğü bir boşluk anı olmuştu. Boşluk anı o kadar güçlü ve keskindi ki, Hartes o zamanları hatırlamaya çalıştıkça zihninde bulanık görüntüler ortaya çıkıyordu. O zamanlar bir şey yapamıyor, düşünemiyordu. Okyanusta sürüklenip duruyordu, oldukça fazla su yutmuştu. Ölecekti. Ölmeliydi.

Yine de, bir umutla hava elementini kullandığında, ve şaşırtıcı derecede bunda başarılı olduğunda daha fazla beklemedi. Elementten kendisini en yakın karaya çıkarmasını istedi. Hartes'in, bilinç bulanıklığıyla dolu bir sürenin sonunda kendisini bulduğu bu yer, Sorcier'ydi.

Sorcier kıyısına geldiğinde ölmek üzereydi. Hayal meyal hatırladığını varsayıyordu Hartes; karada kendisini bir balıkçının bulmasını, ülkede polis görevi gören koruyucuların onu siyah şatoya götürmesini, Iris ve Blue ile tanışmasını. Bunlar silik ancak kesinliği olan birer anıydı.

Sorcier, o geldiği zaman daha berbat haldeydi. Shat ile yapılan yıllar önceki savaşın etkisi hala sürüyordu. Halk açtı, isyanlar vardı. Konsey işlevselliğini yitirmişti. Iris baştaydı, Blue ile birlikte konseydeydi ancak konseyin dağılmasından sonra geçici bir süreliğine başa geçmişti. Konsey üyeleri, ölen Sorcier kralının oğlu olmaması nedeniyle sıkıntıya düşmüştü. Ülkede büyük ve yıkıcı bir kaos vardı.

Iris, Hartes'in Sorcier'de yüzünü bu karanlık mahzenlerde gördüğü ilk kişiydi. Güzel bir kadındı, hala olduğu gibi. O zamanlar daha da güzeldi. Hartes'i element üyesi olmasına rağmen, büyüyle tedavi etmeyi başarmıştı. Bunu yapmak, Iris'in neredeyse birkaç yılını almıştı. Iris, aynı anda Hartes'le ruhunu paylaşmıştı. Bu, normalde element üyelerinde işlemeyen bir özellikti ancak Iris, Hartes melez olduğundan büyünün işe yaramış olabileceğini düşünüyordu. Birkaç yıl boyunca, siyah şatonun alt katındaki karanlık mahzenlerde, Hartes büyü ve kendi elementi yardımıyla hayata tutundu. Ölmüş olan birçok parçası yerine geldi; hafızası gibi. Yeni özellikler keşfetti, elementlerini belki de hiç olmadığı kadar iyi kullanmaya başladı. Sadece kolunda olan dövmesi, diğer kolunu ve göğsünün birazını da bu süreçte kapladı.

Sorcier'nin bu siyasi buhran hali, Hartes'in güçlenmesi ve en çok da Iris'in konseyi kapatıp ülkede büyük bir güç elde etmesinden sonra son buldu. Iris, onun başa geçmesine yardım etti; siyasi gücü kendisine vermesindeki en büyük etken Iris'in Hartes'e olan aşkıydı. Bugün, tam şu anda da Hartes'in kafasındaki şeyi yapmasını sağlayan şey de, Hartes'in ona olan aşkı.

Aşk değil aslında. Aşk denemezdi, diyemezdi. Bu dünyada sadece bir kadını sevmişti Hartes, sadece bir kadın için canını vermeye razıydı. Gece gibi siyah saçlarının inci gibi beyaz tenine narin dokunuşlar eşliğinde tezatlık oluşturduğu, su mavisi derin gözlerinin kendisine bir zamanlar şu an özlemini her gün çektiği bir aşkla baktığı o kadın. Hayatında sadece bu kadına aşık olmuştu, hala daha aşık olduğunu anlaması da yakın zamanda olmuştu.

Kayıp Tanrıça 3-Son SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin