Bu benim ilk kitabım. Yani acemiyim; ama hayal gücüme ve zekama güveniyorum. Yine de eksik bir şey bulursanız lütfen yorum yapmaktan kaçınmayın. Her türlü yoruma açığım. Sonuçta eleştirilmeden hiçbir şeyde profesyonel olamayız ve ben Fransızım; ama annem Türk yani Türkçe biliyorum. Yine de yazım hataları olabilir. Şimdiden hepinizi seviyorum ;)
Karanlık. Sadece karanlık.Buraya nasıl gelmiştim? Ne zaman gelmiştim? Kaç gündür buradaydım? Hepsini geçtim ben neden buradayım? Bağırmak,etrafı incelemek istiyordum; fakat şuan sadece olduğum yerde duruyorum.Tamam Biray. Sağlıklı düşün. İlk önce hafızamı kontrol etmeliyim;
Adım ne: Biray Akay
Kaç yaşındayım: 15
Göz rengim, saç rengim, kilom ve boyum neler: Ela gözlüyüm,kahverengi uzun ve düz saçlıyım, 1.67 boydayım ve 45 kiloyum.
Sonuçta hafıza kaybı büyük bir kayıptır.En ufak detayına kadar her şeyi hatırlamalıyım.Hafıza testini geçtikten sonra etrafı incelemeye koyuldum (her ne kadar karanlık olsa da). Hani küçükken kör ebe oynadığımızda ellerimizi olabildiğince uzatırdık ya şuan o pozisyondaydım ve attığım her adımda temkinli davranıyordum. Tek fark ise küçükken oynadığımızda etrafta nelerin olduğunu bilir, ona göre bize zarar verecek eşyalardan uzak durmaya çalışırdık; ama burada bırak eşyaları, nerede olduğumu bile bilmiyordum. Belki sonunda uçurum olan bir yolda, belki etrafta zararlı maddelerin bulunduğu bir laboratuvarda, belki etrafta kesici aletlerin bulunduğu bir odada, belki de soğukkanlı bir katilin karşısında olduğum bir odadaydım. Gerçi öyle bir şey olsa şimdiye kadar kendini ele verirdi. Oysa ki ben kendi nefesimden başka bir ses duymuyordum. Bu yüzden son ihtimali eledim. Ben bunları düşünürken ensemde bir nefes ve kafama bir şeyle vurulduğumu hissettim. Her şey o kadar ani oldu ki gerçek mi hayal mi ayırt edemedim. Sonradan başımda keskin bir acı hissettiğimde gerçek olduğunu anladım. Sersemlemiş bir halde yere yığıldım. En son soğuk zeminin bedenimi ürpetmesini hissettim ve sonrası boşluk...
*****************
Uyandığımda bir tiyatro sahnedeydim. En azından karanlık değildi ve bu bir nebze beni güvenli hissettiriyordu. Buraya nasıl geldim? Farklı bir yerde olduğumu biliyordum. Çünkü bayıldığım yer beton ve soğuktu; ama tiyatro sahnesinin zemini ahşap ve beton kadar soğuk değil. Hem bu tiyatro bana bir yerden tanıdık geliyordu. Ben bunları düşünürken salonun arkasındaki projeksiyon açıldı ve bir anda koltuklar insanların görüntüleriyle doldu. Halüsinasyon gibiydi; ama projeksiyondan yansıtılıyordu. İnsanlar gerçek gibiydi. Bir anda hepsi bana bakıp kahkaha atmaya başladılar; ama bu çok saçmaydı. Sonuçta bunlar yansıtılmaydı ve beni göremezlerdi.Sonra arkamda bir ses duydum. Arkama baktığımda tek tekerlikli bisiklete binmiş bir palyaço, elinde beş-altı tane topu döndürerek şov yapıyordu. Benim jeton sonradan düştü. Meğersem bana değil de palyaçoya gülüyorlarmış. Bir an nerede olduğumu unutup bana gülmeyip de rezil olmadım diye sevinecektim; ama her şeyin bir anlamı olmalı. Sonra palyaço koltukta oturan yansımalardan birini sahneye çağırdı. Çocuk ( yaklaşık 17 yaşında) sahneye korkarak ilerliyordu. Bu çocuk bana neden burasının tanıdık geldiğini hatırlattı. Ben 2 sene önce yani 13 yaşındayken buraya arkadaşlarımla gelmiştim. Aslında palyaçolardan nefret ederdim; ama bunu bir de arkadaşlarıma anlatın. Beni zorla pijamalarımdan ve yatağımdan çekip getirmişlerdi buraya. Palyaço, gösterisini yaparken çok sıkılmıştım ve eğlenecek bir şeyler arıyordum. O sırada palyaço bir çocuğu sahneye çağırdı. O çocuğun da benim gibi sıkılmış bir hali vardı; ama o bir yandan da korkuyordu. Yavaş adımlarla sahneye çıktı ve palyaçonun yanına geçti. Baştan aşağı simsiyah giyinmişti. Siyah pantolon, siyah mont ve siyah botlar. Teni beyazdı; ama saçları ve gözleri siyahtı. Gözlerine baktığımda hiçbir anlam taşımadığını gördüm. Bir noktaya odaklanmış ve bomboş bakıyorlardı. Daha sonra palyaço adını sorduğunda o hiçbir şey söylemedi. O bir şey söylemeyince palyaço da üstelemedi ve onun eline topları verdi. Çocuğun gerçek adını bilmediğimden ona kendim isim takmayı düşündüm. Karakteri gibi gizemli bir adı olmalıydı. Ona " Akay" diyecektim. Çünkü hem gizemli bir ad hem de benim soyadım. Akay elindeki topları palyaçoya geri attı. İlk başta herkes şaşırdı; ama benim kahkaha atmamla herkes gülmeye başladı. Ben sonrasını kaçırmamak için telefonu elime aldım ve çekmeye başladım. Benim onu çektiğimi fark edince sinirlendi; ama sonra gösteriye devam etti. Palyaço da Akay' ın üstüne yürüyüp kulaklarını çekti ve herkes bir anda kahkaha attı. Bu kadar komik olan neydi bilmiyorum; ama sonunda ilgi çekecek bir şey bulmuştum. Akay da palyaçoya yaklaşıp burnundaki kırmızı topu aldı ve palyaçonun ağzına soktu. Sonra da çıkıp gitti. Palyaço dışında herkes gülüyordu. Ben ise çektiğim video ile gururlanarak sosyal medyaya attım. İlk 1 saatte bile 30 kişi beğenmişti. İki haftada tıklanma rekoru kırdı. Hatta televizyon programlarının bile konusu oldu ve birkaç gün sonra hiçbir şey olmamış gibi bir daha sözü edilmedi. Akay'ı da o günden sonra görmedim; ama niye şimdi buradaydım ve bu olay neden yeniden canlanıyordu? Ben bunları düşünürken arkamda yine nefes hissettim ve yine aynı şey. Yerdeydim ve başımda inanılmaz derecede ağrı vardı. Sonrası karanlık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül İntikam
Mystery / ThrillerHer yer karanlıktı.Sadece karanlık... Buraya ne zaman, hangi amaçla ve nasıl geldiğimi bilmiyordum. Bağırmak,çığlık atmak, etrafta koşmak ve ürkütücü karanlıktan çıkabilmemin yollarını aramak istiyordum ; ama hiçbir şey yapamıyordum.Ve birden düştüğ...