Yarım kalmışlıkların suya düşen hayallerin, yüreğine yansıması gülen yüzünü çalması diye lanet bişey var.
Üstelikte atamıyorsun öyle ha deyince. Kapıya yakın bıraktığım valizim bakıyor sanki hala bana. Şimdi onlar tatlı telaşlar içindedirler öyle değil mi,ne güzel. Oysa benim de hayallerim vardı yıkıldıktan sonra dilimin ucuna dahi alamadığım...
Zor zamanlar, içim içime sığmıyorki bedenimi bir yere sığdırabileyim. Geceleri gizlice akıttığım görüp de üzülmesin diye yastığın altında sakladığım gözyaşlarımın hesabını kim verecek peki? Hiç kimse öyle değil mi,hiç kimse... Hayırlısı böyleymiş diyorlar,üzülme diyorlar nasip diyorlar daha çok çabala diyorlar da diyorlar arkadaş. Demeyin bana bişey, fikirleriniz sizde kalsın. Teselliye ihtiyacım yok benim.
Ertelediğim hayatımın hesabını kim verecek söylesenize hadi bana. Geçip giden yılımı bidaha geri getirebilecek misiniz,kolay mı sanıyorsunuz kendini dört duvar arasına kapatmak... Cicim aylarını makarnalarla geçiştirdim garibim can yoldaşım gık demedi. Onun suçu neydi. İstemez miydi yeni evli eşiyle gezsin naz yapsın gerdan süzsün akşama şu yemeği istiyorum desin. Hakkı değil miydi onun da her yeni evli eş gibi eve gelince güzel bi masa. Evet masa vardı ama üzeri kitaplarla dolu. Ömrümden bir yıl çaldınız,hayatımdan bir yaşım heba oldu. Gözümün nuru emeklerim heba oldu... Siz yerimde olsaydınız helal eder miydiniz hakkınızı. Ben etmiyorum,edemiyorum. Üzgünüm,kırgınım hem de dağlar kadar çok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİNTİ
PoesíaAn ola döküle mısralar dile, kalem ola düşe deftere. Esinti bu her zaman gelmez, gelmedikçe haleti ruhiye...