Ben Yağmur. 17 yaşındayım. Kendimi bildim bileli hayattan sıkılıyorum. Çünkü zevk almamı gerektiren hiç bir şey yok önceden de sadece babam için yaşardım.
Her günüm aynı geçiyor. Yani sıkıcı sıkıcı sıkıcı... Evden okula okuldan eve. Ara sıra köpeğim Gölge'yle yürüyüşe çıkıyoruz. Birazda olsa mutlu ediyor beni.
Üvey Ailemin yanında ise ne kadar mutlu olabilirimki üvey anne ve üvey iki kardeş. Babam üç yıl önce öldü o zamandan beri hayata soğudum. O gün bu gündür işte böyleyim.
Yatağımın yanında çalar saat zırrr zırrr çalıyordu. Ahh! Allahım bu çok sinir bozucu. Hafifçe öne uzanarak saati kapattım. Kalkmak istemiyordum. Kalkmadım da zaten. Başımı yastığa koyup uyumaya başladım. Çok geçmeden odamın kapısı çaldı. O kadının yani üvey annemin geldiğini biliyordum. Hiç ses çıkarmadım. Kapıyı bir iki kez çaldıktan sonra içeriye girdi
"Küçük hanım kalkma vakti geldi. Hadi ama bugün haftanın ilk günü biraz enerjik olman lazım. Beş dakika içinde aşağıda ol kardeşlerin seni bekliyor."
"Lanet olsun! Okuldan nefret ediyorum nefrett nefret."
Yavaşça yataktan kalktım. Uff sersemlemiş gibiyim. Ayağa kalkıp lavaboda elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odama geldiğimde.
"Ahhh burası gerçekten çok dağınıkmış okuldan sonra kesin buraları toplamam lazım."
Aynamın karşısına geçip oturdum. Bir süre kendime öylece baktım. Çok kötü görünüyordum. Masadan tarağı alıp saçımı taramaya başladım. Bal rengi ve göğsüme gelen saçlarımı taradıktan sonra dağınık bir balık sırtı yaptım. Suratımada bir iki rutuş yaptıktan sonra daha iyi görünüyordum sanki. Dolabımın yanına gittim ve kapağını açtım. İçinden beyaz üstünde "poww" yazan bir tişört, kot ceket ve yine kot bir pantolon aldım. Hızlıca giyindikten sonra koşar adımlarla aşağıya indim, masaya oturdum.
"Hanıfendimiz de teşrif edebilmiş sonunda annecim."
"Beklemek zorunda değildiniz. zıkkımlanabilirdin burda."
"Tamam Çocuklar kavganıza son verip yemeğe başlayın. Yağmurcum hadi masaya."
O kadından Hoşlanmasamda Bana böyle samımı davranması hoşuma gidiyordu doğrusu.
Sofrada yumurta, çay ve kahvaltı malzemeleri vardı. Bir iki tane peyniri ağzıma attıktan ve bir yudum çay içtikten sonra sofradan kalktım.
"Heyy! Nereye biraz daha kahvaltı yapsaydın. Ne yedin ki?"
"Geç kaldım ama istersen gitmeyebilirim."
"Tabiki de gidiceksin harçlığını alda okulda bir şeyler ye tamam mı?"
"Tamam ben çıkıyorum okuldan sonra görüşürüz." deyip kapıdan dışarıya çıktım. Bugün hava çok güzel görünüyordu. Ama okula gitmek hiç o kadar güzel değildi. Yavaş yavaş sokakta yürümeye başladım. Bir süre yürüdükten sonra durdum. Buradan okulun çatısı gözüküyordu. İçimden büyük bir off çekerek yola devam ettim.
"Ah olamaz!!"