''Ruhsuz 1''

19 1 0
                                    

Sıkıntıyla iç çektim. On beşimde yalnızlıktan ölecektim! O sıra telefonuma mesaj geldi, en yakın arkadaşım Sophia'dan gelmişti. 

Sophia: Tanrım, yeni sevgilimi görmen lazım Ellie! 

Cidden Sophia, sen de mi? 

Ben: Sophia, bugün olmasa? 

Sophia: Ellie! On beş yaşındasın, gezip tozman gerek! Yetmiş yaşındaki yaşlı teyzeler gibi yatıyorsun evde, sadece kedilerin eksik! 

Ben: Geliyorum Sophia, geliyorum! 

Koltuktan kalkıp sıkıla sıkıla pembe pijamalarımla üst kata çıkıp odama girdim. Pek sevmezdim dışarı çıkmayı. Ama Sophia ile gezmek eğlenceli oluyordu, sevgili adayı olmadığı zamanlar. Telefonumu şarja, düzleştiriciyi prize takıp üstümü giyindim. Makyajımı hallettikten sonra saçlarımı düzleştirdim ve evden çıktım. Sophia'ya mesaj attım.

Ben: Neredesiniz, Sophia?

Sophia: Bizim orda.

Ben: Tamam, on beş dakikaya ordayım. 

On beşinci yılımın getirdiği güzelliklerin yanı sıra kötülüklerin ta kendisiydi Sophia, onu çok severdim ama bazenleri çok canımı sıkıyordu -doğrusu sinir bozucu oluyordu- gerçi bende onun başının etini yerdim o da ayrı bir konuydu. Kimseyle konuşmazdım, asla sevgilim olmamıştı bile. Gerçi çok teklif almıştım, ama hepsini geri çevirmiştim. Sıradan, düzenli bir hayatım vardı. Gittiğim, gideceğim yerler -hatta giyeceğim bile- belliydi. Çok anlatılacak bir şeyim yoktu bile, bu yüzden her zaman susmayı tercih etmişimdir. New York'ta yaşıyordum, yazınları Berlin'de geçerdi düzenli hayatım. On beş dakika sonra dediğim gibi orada olmuştum. 

''Hoşgeldin Ellie, Ashton ile tanışsana.'' dediği zaman gülümseyerek kafamla selam verdim.

''Ben Ellie, Ellie Henderson.'' dedim ve oturup elimi uzattım. ''Bende Ashton, Ashton  Irwin.'' gülümsedik ve uzattığı elini sıktım.

Sonrası sıkıcı geçmişti. Onlar yiyişirken bende sosyal medya hesaplarıma bakınıyordum. Instagram'dan mesaj gelmişti, tanımadığım bir kişiydi. 

lukeeheemmings: Selam, ben Luke.

Ben: Ellie Henderson.

lukeeheemings: Nasılsın? 

Ben: Sıkıntıdan patlamak üzereyim, sen?

lukeeheemings: Bir güzelle mesajlaşıyorum ;)

Ben: Yavşama stilini beğendim, etkileyici :) 

lukeeheemmings: Senelerdir bunu yapıyoruz, güzelim ;) 

Ben: Kalfadan ustalığa atlamışız bakıyorum jkhgtsltyuj

lukeeheemmings: Öyle oldu uwhkçgsrbköjb

Sonrasında mesaj atmayıp profilinde gezindim. Tanrım! O tam bir kusursuzdu. Sapsarı saçları, masmavi gözleri, minicik burnu, dudağındaki piercingi. Herşeyiyle. Herşeyiyle kusursuzdu. 

lukeeheemmings: Numaranı verir misin, güzellik?

Ben: Olur. 05** *** ****

Saniyeler geçmeden WhatsApp'tan mesaj gelmişti. 

Luke: Tanrım, çok güzelsin.

Ben: Ya doktora git, ya da ekranının camını sil. 

Luke: Ellie, kendini neden çirkin görüyorsun?

Ben: Çünkü öyleyim. 

Luke: Hiçte bile.

Ben: Hoçto bolo.

Luke: Çönkö öylöyöm.

Ben: Hoçto bolo! 

Luke: Çönkö öylöyöm! 

Ben: HOÇTO BOLO! 

Luke: ÇÖNKÖ ÖYLÖYÖM!

Ben: Sinirimi bozuyorsun, Luke.

Luke: Nerede yaşıyorsun? 

Ben: New York, sen? 

Luke: Los Angeles. 

Ben: Hayran olduğum bir yer. 

Luke: Güzeldir. Kaç yaşındasın?

Ben: 15, sen? 

Luke: Ben daha büyük sanmıştım seni dfjovgj 

Ben: ?

Luke: Bana Luke abi demen lazım jkdngblghjıhn

Ben: Luke abiğ jugjrtk

Luke: Yaşlı hissettim kendimi rfıoghtyjşu

Ben: Alış dfjbuhbnıky

Luke: Zor olacak fvjkmgf

''Haydi, Ell. Gidiyoruz!'' dediği zaman tıslayarak ayağa kalktım. ''Bana kaç kez Ell demeyeceksin dedim, Sophia?'' güldü.

''Özür dilerim tatlım. Ha bu arada, bizi Ashton bırakacak.'' gözlerimi devirdim. Luke'a mesaj attım. 

Ben: Eve geçince sana mesaj atarım, şimdilik görüşürüz.

Luke: Görüşürüz, güzellik. 

Ashton'un arabası güzeldi. Siyah bir jeep'ti. Arka koltuğa oturdum. İlk önce Sophia'yı bırakacaktı. Sophia'yı eve bıraktıktan sonra benim evimi tarif ettim. Yolda giderken Ashton'un telefonu çaldı.

''Alo Luke?'' NE?! 

''Dostum, yarın gelmen güzel. Los Angeles'tan buraya uçak o kadar uzun sürmez.'' NE NE?! 

''Ee o ne dedi? Vaov! Luke Hemmings iş başında! ahahahah!'' NE NE NE?! 

Ashton telefonu kapattıktan 2-3 dakika sonra benim evime gelmiştik. Cidden acaba bana mesaj atan Luke'la mı konuşuyordu? Luke'dan yarın New York'a gelip gelmeyeceğini öğrenmeliydim. 

Ben: Ben eve geçtim.
Hey Luke! 
New York'a geldin mi ya da gelmeyi düşünüyor musun? 

3 saattir cevap yoktu.

5 saat.

7 saat ve gece 2 olmuştu, yatmalıydım. 

Sabah kalktığımda ondan mesaj yoktu.

Gün boyu mesaj atmasını beklemiştim, ama atmamıştı. 

/// 

YENİ BİR HİKAYE İLE KARŞINIZDAYIIM! UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR! 
Bu bölüm kısa oldu ama şimdilik yeter galiba :) 


RUHSUZ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin