Özgürlük, kimi zaman oyunlarımız kimi zaman kahkahalarımız kimi zaman ise bakıpta doyamadıklarımızdır.
Hayat her bir umuda malzeme olur, her yeşeren fidana çiçek açtırır.
Benide en çok düşündüren şeyde o ya hani inanmazken gerçek olur sen istedikçe...
Bende o umut denen şeyden azda olsa kalmıştı kalbimin bir köşesinde.
Karşıma çıkan her zorluğa karşı bir direnme hissi bir dayanma hissi hiç eksilmemişti ruhumdan.
Yıllar önce o kalabalık İzmir' in bir pazarında annemin elinden tutmuş öylece masum masum bakardım insanlara. Daha dört yaşındaydım. Kim ne satar ? Neden satar ? Bilmezdim hiç. O an belki de hayatımın hatasını yaptım . Annemin yumuşacık elini bırakıp ,renkli balonların peşine takıldım.Baloncu Amca uzaklaşıp gidince yetişemedim o güzel balonlara. Ama sonra farkettim de tek kaybettiğim renkli balonlar değildi. Elini tutup sonra bıraktığım annem yoktu yanımda, sağımda ,solumda, etrafımda. Koştum annemi bulurum sandım ama bulamadım. O kokusuna doyamadığım, sarılmadan uyuyamadığım annem kaybolmuştu, yada tam tersi ben kaybolmuştum. Ne evimizin adresini biliyordum ne de annemi nasıl bulacağımı. Pazar bitmişti herkes toplamıştı tezgahını. Bense bir köşeye oturmuş herşeyden habersiz öylece bakıyordum olan bitene. Sonra kalktım sokaklarda tek başıma yürümeye başladım .Ne birşey alacak param ne de karnımı doyuracağım bir yiyecek vardı yanımda. Bir teyze beni görünce
"Evladım senin kimsen yok mu ? "Dedi bende "Annem vardı benim ama birden bulamadım onu "dedim. O teyze elimden tutup evine götürdü beni. O annemsiz geçirdiğim beş saat beş gün gibi gelmişti bana. Sıcak bir çorba içirdi ilk önce sonra da elipden tutup karakola götürdü beni. Oturdum bir koltuğa herşeyden habersiz boş boş bakındım. Ama biliyordum annem gelecek beni bulup evimize götürecekti. Karakolda onca beklememe rağmen annem gelip almadı beni .Annem üç gündür gelmeyincede polis amca beni bir eve götürdü aslında ev değildi. Koskocaman bir binaydı getirildiğim yer. Anneme o kadar çok kızmıştım ki beni gelip almadı diye . Kimsesiz çocuklar yurduymuş burası . Tam Ondört yıl burada yaşadım ben. Sonra okudum çok çalıştım doktor oldum. Kimsesizliğim engel olmadı başarıma çünkü ben hep umut ettim. Hayal kırıklığına da uğradım , en güzel mutlulukları da yaşadım. Umut etmesinde ne yapsın ki insan. O kaybolduğum şehirde doktor oldum, İzmir' de. Herzaman ki gibi hastalarıma bakarken bir kadın girdi odama. Çok hasta olduğunu söyledi ve gerçekten de çok hastaydı. Bilgilerini okuduğum anda annem aklıma geldi. Annemin adı da Meryem idi. Sonra soy adlarımızında aynı olduğunu fark ettim ve o an kanım ısındı o kadına. Elimden gelenin fazlasını yapma ihtiyacı duydum. Ve yaptımda ... Sonra kadına sorular sordum. Kadında bana tek ve uzun bir cevap verdi.
"Ben kızımı kaybettim , tam yirmi yıl geçti üzerinden . Yaşıyor mu , öldü mü hiçbirşey bilmiyorum hakkında. Eşimi iki sene önce kaybettim çok çaresizim kimsesizim" dedi.
Bu söyledikleri kadının annem olduğu hissini verdi bana son bir kaç soru daha sordum.
-"Eşinizin adı neydi ?"
-Ali
"Peki kaybolan kızınızın adı neydi "
-Derya
Bu cevaplardan sonra elim ayağım titredi. Benimde babamın adı Ali adımda Derya idi. Bende çok çaresiz kaldım. Ve tam o sırada bana bir fotoğraf gösterdi. Elinde dondurma, her tarafı dondurma olmuş bir çocuk vardı fotoğrafta. O fotoğraftaki çocuk bendim evet çok ilginç olsada bendim. Ve sonra hiç düşünmeden anne diye sarılma hissi geldi içimden ve kendimi tutamadım. Yıllar sonra o kokusuna doyamadığım annemin kokusunu doyasıya içime çektim. Göz yaşlarımla omuzlarını ıslattım. Ben hiç umudumu kaybetmiştim ki ! Ve şunu söyledim yine ;
"Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıklardan sonra nice güneşler var!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutlar Hiç Tükenirmi ?
Short StoryBu benim ilk hikayem umarım beğenirsiniz: )) Keyifli okumalar.