Her şey doğmamla başlamıştı. Benim doğmam işkence çeken yavru kuşlar gibiydi sanki. Annem, benim doğacağımı hiç tahmin etmemişti. Nerdeyse düşecekken mucize gibi doğmuştum. Benim hayellerim doğmamla başlamıştı. Herşeyin periler tarafından olduğuna inanırdım ben, küçükken herşey tospembe gibi gelirdi. Her anım hayel gibi gerçekleşirdi. Git gide büyüyordum, ne yazıkki hale hayal kuruyordum fazlasıyla yani gereğinden fazla. Hayel kurmam güzel bir şeydi ama dedim gibi fazla kuruyordum hayel. Gerçekleşmesse kafama takardım, onun peşinden koşardım. Kaderime karşı gelip hayellerimin gerçekleşmesini arzulardım. Orta okulda arkadaşlarım beni dışlarlardı. Nedenmi ? tabikide hayellerim ve hayatım yüzünden. Hayatım o kadarda parlak değildi. Dış görünüşüm yüzünden okulda bir lakaba sahiptim. Lakabım aslında tamda beni yansıtıyordu "Çirkin tombul goril yavrusu". Bu size komik veya eğlenceli gelebilirdi. Ama benim tarafımdan hiçte komik veya eğlenceli değildi. O lakabım yüzünden erkekler benim yüzüme bile bakmazlardı. Her bir kızın gurubu olurdu. Kızlar benim erkekler gurubuna daha çok yakıştığımı söyler beni dışlarlardı. Bazıları ise hayvanlar gurubuna yakıştırırdı beni. Bunca olaylar yüzünden kimseyle konuşmaz kimseyle temans kurmazdım. Bu yüzden kendimi hayellerime verdim. Hayel kurmamla adeta hayata tutunuyordum. Tabiki aile hayatım müthiş değildi. Ailemlede ufak tefek sorunlarım vardı. Bunlara girmek bile istemiyorum yoksa geri çıkamazdım. Git gide anlıyacaksınız zaten. Herkesin kendine göre sorunları vardı. Hayata yaşamak için geliyorlarsa, ben hayatta işkence çekmek için yaratılmıştım. Bu yaşlarda aşkların başlangınçları olur. Aşık olursunuz sanki ömür boyu onu yaşayacakmış gibi o kişiye bağlanırsınız.
Bende aşıktım her genç kızın hissettiği gibi. O kişi çok kibar, kimseyi kırmayan tiplerdendi. Bütün kızlar ona hayran oluyordu. Ben ise sırf dış görünüşü yüzünden değil diğer erkeklerden ayıran özelliklere sahip olduğu için seviyordum onu. Benle dalga geçmeyen ilk ve tek insandı. Beni arkadaşı gibi görüyordu ama ona olan hislerimi bilmiyordu. Bu ne kadar can yakıcı olsada bunu ona söyleyemezdim. Orta okulun sonuna geldiğimizde ise iyice kilo almıştım. Sınava gireceğimiz için herkez ders çalışıyordu. O gün sevdiğim çocuk Emire herşeyi itiraf etmek için kendime söz verdim. Her zamanki gibi kantine yemek yemek için inmiştim. Artık benle dalga geçenleri bile umursamıyordum. Masaya yemeğimi alıp oturduğumda yine yalnız olduğumu fark ettim.
Yemeğimi bitirdiğimde tüm alaycı gözler bana bakıyordu. Aralarında fısır fısır " Neredeyse tabağı yiyecekti" diye dalga geçiyorlardı. Gözlerimin dolduğunu fark ettiğimde hemen masadan kalkıp kapıya yöneldim. Kapıdan Emirin geldiğini görünce tüm bu kötü düşünceler aklımda kalmamıştı. Tam gülecekken arkadan kızın teki "Emir neredeydin sevgilim kaç saattir seni bekliyoruz hadi gelde dersimize başlıyalım" diyip onun yanına koştu. El ele tutuşup masaya oturdular...
Yaşamakmı? İnsanın artık tutunacak bi dalı kalmayınca kim yaşamak isterki ?İşte benim geçmişim. Artık 15 yaşına ve gençliğimin başlarındaydım. Tam bir ergen zamanımdaydım.
Sonunda artık lise 1 e başlıyacaktım. Şimdiki hayelim ise iyi bir lise kazanmaktı. Hayellerimin gittiği yere gitmek beni oldukça yıpratıyordu. Annem ve babamın isteği bir liseyi tutturacak puanım vardı fakat benim istediğim liseyide tutturabiliyorum. Annemler benim hemşire olmamı istiyordu. Hemşire olursam hem iyi para kazanıcakmışım hemde kolay. Peki benim düşüncelerim nolucaktı ?
Benim gitmek istediğim lise her bir gencin hayellerinde olan bir liseydi. Hayelerin gittiği yere gitmek herkezin yapabileceği bir şey değildi. Ama bunu başarmak dahiceydi.
O gün Emirin o zayıf güzel kızla görünce rejime girmiştim. 80 kilodan 50 kiloya düşmüştüm. O günün etkisiyle kendime özen göstererek bakım yapıyordum. Nedenmi ? Bende bilmiyorum. Madem ki yaşıyorum, hayatın tadını çıkarmak ve hiç bir şeyi umursamak istemiyorum. Bende herkez gibi hayatın acısını çıkarıcam. Okulların açılmasına 1 gün kala annemlere cesaretimi toplayıp onlara aslında gitmek istediğim liseyi söylemeye karar verdim. Yine hayellerim fazlasıyla büyüktü ama artık bunları kafayı takmak gibi bir niyetim yok.Sonunda annemlerin karşısına çıktım. Hepsi televizyona dalmış mısır yiyorlardı. Televizyonun önüne geçip " Anne baba gerçekten bunca senedir size of bile demedim ve her istediğiniz şeyi yaptım. Ama şimdi kendi kararlarımı alıp hayatımı kendim seçmek istiyorum. Hayellerimin bedeli ne olursa olsun onların peşinden koşmalıyım bu yüzden Özel Güzel Sanatlar Lisesine naklimi aldırdım. Umarım buna kızmazsınız beni destekler ve razı kalırsınız" . Dediğim zaman herkez bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Annem yüzünü kızgın hale getirdi. Babam tam konuşşacakken reddedileceğimi bilir şekilde suratımı asıp, başımı yere eğdim.
Babam ;
" Kızım gerçekten seninle gurur duyorum. Bunca yıldır senin için kahroluyorduk. Ve bu zayıflayıp güzelleşmen bizi oldukça şaşırtı. Eskidende güzeldin ama şimdi bi ayrısın. Bu nakil işini keşke bize sorsaydın. Demekki bu kadar istiyorsun bizede evet demek yakışır. Tabiki gidebilirsin senide destekliyoruz, her zaman yanındayız kızım ".
Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum. İlk defa göz yaşlarım mutluluk göz yaşları olarak yanaklarımdan ılık ılık akıyordu. Bu benim için tarihte bir ilkti. Unutulmaz anılarım genellikle hiç yoktu. Hatta hiç olmamıştı. Ama bu babamın konuşması benim için asla unutulmayacak bir anı oldu. Bu anıyı beynimin en derinlerine kazıdım. Adeta 500 yıl hiç gülümsememiş ve şimdi ilk defa gülenler gibi babamlara gülüş attım. Kendimi engelleyemedim ve dişlerimin çıkmasına izin verdim.
Sabah kalkar kalkmaz giyinip ilk defa dışarı çıkacaktım. Zayıflamaya karar verdiğim zamandan beri hiç dışarı çıkmamıştım. Bu yüzden beni tanıyan insanların yeni halimi görmesini istiyordum. Ama ilk önce alışverişe gitmem gerekti. Dışarıya çıkmadan önce aynadan son kez kendime bakmak için odama girdim. Küçüklüğümden beri aynalara küs yaşardım bu yüzdende çok nadir durumlarda aynaya bakardım. Kendime iyice bakıyorum ve hala inanamıyordum gerçekten de hayata küsmüş bir kız taşların arasından çıkan bir çicek gibiydi sanki. Kapıyı açık unuttuğum aklıma gelince hemen dışarıya koştum. Sokakta dalgın dalgın yürümeye başladım...
Üzerimde kısa bir kazak altımda yüksek bel pantolonum vardı. Bu kıyafetleri belki zayıflarsam giyerim diye çok önceden almıştım. Hayellerim bana zayıflamamı söylemişti ve şimdi hayelimin 1 kısmı gerçekleşmişti bile. Sokağın başında vardığım da birileri taşınıyordu. Kamyonun içinden Emire benzeyen biri çıktı. Emiri görmeyeli 1 yıl 2 ay olmuştu. Bu yüzden Emirin nasıl göründüğünü şimdi bilmiyordum. Daha çok incelemek için yanlarına gidiyorum. Her adımda kalbimin yaralarını dahada bastırırcasına acıyordu. Umursamadan adımlarıma devam ettim. Emire benzeyen çocukla aramızda 6 adım kaldı.
Şimdi emindimki 6 adım ilerimdeki çocuk benim yıllarca sevdiğim ilk aşkm olan Emir tam karşımda duruyordu...
Hayellerin peşinden mi gitmek ? Yoksa acı gerçeklerin peşindemi sürüklenmek mi ? Bilmiyorum şuan hiçbirşey düşünemiyorum ama şundan eminim ki sol tarafınızdaki kalbiniz size nediyorsa onun peşinden koşun ve ozaman kimse sizi engelleyemez önüzdeki engelleri teker teker ezer geçersiniz...
Bu hikayemi inşallah beyenirziniz :) yorumlarınızı bekliyorum votelersenizde allah razi olsun :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İmkansız Hayeller~
Teen FictionHer şey daha küçücükken başladı. Hayellerimin peşinden koşmak, onlara kavuşmak istiyordum. İşler hayal etmekle bitmiyordu. Herkes gerçeklerle yüzleşirken ben hep ama hep hayal kuruyordum. Her şeyden vazgeçip hayellerime koşmak için gerçeklerden vazg...