MULTİMEDYA : Summer
Yüzüme vuran serinlik ile yerimden şıçradım.
Etrafıma baktığımda buranın ne bir şato ne de Luxor un yeri olmaması şaşırtıcıydı.
Ne yani hepsi bir rüyamıydı !* * *
Yarım saattir aynı yerdeydim . Bu olanların hepsinin rüya olması bir yandan Scott ' u görmeme sevindirmiş , diğer yandan da onu gerçekten bulamadığımdan dolayı üzmüştü .
Ona kavuşmayı o kadar çok istiyordum ki ... yine bana diklenmesini ... kaşlarını çatıp kızmasını... daha sonra da yaptıklarından ve söylediklerinden dolayı pişman olup af dilemesini ...
O kadar çok istiyordum ki ...Beni bu düşüncelerimden çekip çıkaran yaklaşık on metre uzağımda bulunan çalılardan gelen ses oldu .
Yavaşça oturduğum yerden kalktım . Sol bacağım yürümemi engelleyecek kadar ağrımasada beni oldukça rahatsız ediyordu .
Çalılıklara oldukça yakındım ve birden bir ışık patlaması ile geriye savruldum . Her şey ağır çekimle olmuş gibiydi. Patlama yere acı ile düşmem...
Kendime gelince patlamaya sebep olan şeye baktım .
Siyahlar içinde bir kadın ...
Saçları simsiyah ve beline kadar uzanıyordu . Gözleri ise kırmızının ve siyahın karışımıydı . Dolgun dudakları ona hem çekici hem de ürkütücü bir hava katmıştı . Giydiği pelerin tarzı elbise ise başlı başına oldukça korkutucuydu zaten .
Yutkundum ...
Ağzımdan titreyerek çıkan " Sen de kimsin ? " cümlesi onu azıcık olsa da gülümsetebilmişti .
Ama yine de ciddiyetinden biraz bile azalmamıştı.
Yine de etrafa korku salıyordu ..." Phobos ! " dedi gür sesiyle " Ben Phobos ' um ! Korku Tanrıçası . "
" K- korku Tanrıçası mı ? "
" Evet kesinlikle . "
" Nasıl olur ? " Halen bu duruma şaşkındım . Önümde bir Tanrıça duruyordu ... kitaplarda gördüğüm filmlerine bayıldığım ...
" Buraya seni korkutmak için değil hediyelerini getirmek için geldim . "
" Hediye mi ? "
" Mesela Pegasus "
Arkasında bulunan görkemli beyaz at kanatlarını açarak şaha kalktı .
" Ya da Afrodit ' ten öpücük . "
Elini yüzüme yaklaştırdı ." Bu öpücük gerçek aşk olduğu zaman bir dilek hakkı verir . Ama sakın unutma ki sadece 1 hakkın vardır . "
Etrafına şöyle bir baktı .
" Ne de olsa Afrodit sizi geleceğin aşıkları gibi görüyor ... "Hüzünlü bir şekilde başımı salladım .
Geleceğin aşıkları ...
Ölüm günüme yaklaştıkça bir geleceğimin olacağını sanmıyordum .Eli ile çenemi tutup kaldırdı .
" Ve bu da benim hediyem . "
Boşta kalan elini başıma koydu. İşte o an sanki baş derimi söküyordu .
Acıyordu ... ona bırakmasını söylesem de beni dinlemedi . Onu öldürmek istiyordum . Fakat verdiği acı beni savunmasız bırakmıştı .
Bağırıyordum ... bir yandan da göz yaşlarım gözlerimin yanmasına neden olmuş ve beni daha da etkisiz hale getirmişti.Yere yığıldım .
Etraf yavaşça siyahlaşarak ortadan kayboldu . Kendini kocaman bir boşluğa bıraktı .
Tanıdık sesler duyuyordum .
Sam ' in bağırışını , Megan ' ın çığlığını...
Kulaklarımı ellerim ile sıkıca kapattım . Sesler işkence gibiydi . Onların acı dolu halleri beni kahrediyordu .
Biliyordum ki hepsi benim suçumdu . Onların bu haline ben sebep oluyordum .
Bir el sırtıma dokundu . Gözyaşımı elimin tersi ile silerek geriye doğru döndüm .
Calvin ' di ...
Gözleri kıpkırmızıydı .
Parmağı ile beni gösterdi .
" Sen - " dedi " Sen duygularımla oynadın . "
" Hayır Calv - "
" Sus ! " dedi bağırarak " Senden nefret ediyorum . "
Eleri ile omzumu tutup sertçe salladı. Gözlerine bakamıyordum . Kızıllığında yanacağımı düşünüyor ve susuyordum .
" Senden nefret ediyorum ! "
41. Bölüme gelmişiz .
Eee ne diyelim 41 kere Maşallah !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
Sci-fi... Ve bunu gören insanlar siyahı ve beyazı düşman gördüler . Beyazı iyiliğin sembolü , siyahı ise kötülük sembolü yaptılar .Ama şunu bilmiyorlardı ; Siyah beyaza , beyazda siyaha aşıktı ...