Tanıtım.

2K 58 15
                                    

Multimedia (Arnav ve khushi)

Evimizin dar kapısından içeri süzüldüm, küçük adımlarla odama ilerledim. Ablam aynanın karşısın da saçlarıyla uğraşıyordu. Yarın ki düğün için ikimiz de heyecanlıydık.

-Çok güzelsin abla hadi ama rahat bırak o aynayı.
-Yüzüm de kocaman bir sivilce çıkmış khushi tesadüfe bakar mısın?
-Rahatla abla, sen hiç merak etme yarın ki düğüne kadar hallederiz. Zaten küçük bir kırmızı nokta. Görünmüyor bile. Dedim.

Ablam derin bir nefes aldı. Ve yatağa oturdu. Hindistan'ın lakhnau şehrinin çıkışına yakın küçük bir evde annem ve babamla birlikte yaşıyorduk. Günüm genellikle sabah erken kalkıp tatlı yapmakla geçiyordu. Bu aralar günler baya yoğun geçiyordu.

Ablamın düğünü için borcumuz çoktu. Babam ek işe başladığı için gece geç saatlere kadar çalışıyordu.

Annem içeriden ablam ve beni çağırınca hızla yerimden kalktım ablam bu ani hareketimden dolayı sıçradı.

-Yavaş olsana khushi kalbim yerinden çıkıyordu.
-Abla yapma duymadın mı annem çağırdı hadi içeri koş hadii.

-Nerdesiniz siz kaç saattir sizi çağırıyorum, yapacak işimiz çok khushi neden öylece boş boş oturuyorsun.
-Anne anne lütfen ama merak etme yaptığım muhteşem tatlıları bitirdim ve yerlerine çoktan ulaştılar sen merak etme dedim ve yanağına en sulusundan öpücük kondurdum.

Kalbim pır pır atıyordu. İyi ya yarın düğünümüz vardı. Bir yandan da üzülüyordum. Artık ablam bizimle yaşamıyacaktı. Aynı şehir de olucaktık ama evden gitmesi ailemizin üzerine büyük bir hüznün çökmesine neden oldu.

Tekrar dışarıya çıktım bugün diğer günlerden daha fazla sıcaktı hava. Boynumda ki şalımı biraz daha bollaştırdım. Yarın düğün vardı ve mâbet'e gidip dua etmeliydim. Ablamın mutluluğunu herşeyden çok istiyordum.

Mâbet her zaman ki gibi kalabalıktı. Kendime güzel bir yer bulup dua etmeliydim. Etrafıma baka baka yürürken çarptığım sert gövdeyle geriye doğru yalpalandım.

Başımı kaldırıp tam bağıracaktım ki gördüğüm kahverengi gözlerden dolayı ağzım "O" şeklini aldı. Nasıl bir tatlılıktır o öyle. Kendine gel khushi nasıl böyle düşünürsün ? Hemde mâbette.

Adam hayvan gibi kolumu tutup beni kendine yaklaştırdı.
-Ne yaptığını sanıyorsun? Önüne baksana.
-Bırak kolumu ayrıca sen önüne bak bana çarpan sensin.

Bir yandan konuşup bir yandan da kolumu kurtarmaya çalışıyordum. Kahverengi büyük gözlerine sinirle baktım. Yüzüme doğru hızlı hızlı nefes alıyordu. Nefesi nane kokuyordu.

Yüzünü incelerken yeni yeni çıkmış sakallarına ve biçimli dudaklarına baktım. Bu kadar yakın olmak iyi değildi. Onunda tam gözlerimin içine baktığını fark ettim ve boş anına denk gelmiş olmalıyım ki hızla kolumu kendime çektim.

-Bu kaba davranışından dolayı özür bile dilemiyorsun. Şimdi çekilirsen önümden dua etmem gerekiyor.

Yüzüme hala ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Sonra gözlerini kısıp yavaşça kenara çekildi. Tam yanından geçiyordum ki şalım bir yere takıldı ve tekrar durmak zorunda kaldım.

Sinirle arkamı döndüğümde ilk önce şalıma daha sonra şalımı tutan ele ve büyük kahverengi gözlü adama baktım. Şalımdan sıkı bir şekilde tutmuştu ve bırakmıyordu.

-Ne yaptığını sanıyorsun bırak şalımı.
-Bana bir özür borçlusun küçük hintli kız öylece çekip gidemezsin. Dedi.
-Sizden mi özür dileyecek mişim? Kaba davranan sizsiniz. Dedim.

Yavaş yavaş şalımı eline dolamaya başladı ve tabiki de bende ona doğru yürümeye başladım. Yine tam önüne geldiğimde yüzüme nefesini üfledi ve dişlerinin arasından konuştu;

-Eğer burdan özür dilemeden gidersen bu sevimli şalını büyük bir zevkle yırtarım ve sende küçük bir kız çocuğu gibi ağlarsın. Dedi.

'Hah' diye bir ses çıktı dudaklarımdan bu kendini ne sanıyordu böyle.

-Siz kendinizi ne sanıyorsunuz Bay kibirli dememle şalımın ortadan ikiye ayrılması bir oldu.
Sinirden ne yapıcağımı şaşırdım ve göğsünden hızla ittirdim. İttirmemden dolayı boynumda ki şalın tamamı elinde kaldı

Sinirle yüzüne bakarken kahverengi büyük gözlü adama arkasından hızla bir kadın yaklaşıyordu. Yanımıza gelince durdu ilk önce bana baktı ve daha sonra bay kibirliye dönüp.

-Ne oluyor burda arnav? Dedi.

Kadın çok güzeldi. Şık takıları ve ben pahalıyım diye bağıran çok güzel bir sari giymişti üstüne.Tam ağzımı açıp konuşucakken bay kibirli benden hızlı davrandı.

-Sadece bu küçük hintli kıza haddini bildiriyordum abla bir an önce gidelim burdan hadi. Dedi. Ve abla dediği kadının omzundan tutup yönlendirdi.

-Hayır arnav olmaz hem o elinde ki şal ne anlatır mısın artık. Dedi.

Kahverengi büyük gözlü adam yani bay kibirli afedersiniz yani arnav elinde ki şalı hızla yere bıraktı yada attı demeliyim.

Yerdeki şalımı hemen elime aldım. Bay kibirlinin tam karşısına geçip;

-Siz bay arnav, tanımadığınız kişiye bunu yapabiliyorsanız tanısanız kim bilir küçük bir çarpışma yüzünden bana neler yapardınız. Dedim ve ortalarından hızla geçerek yürüdüm. Bir an önce dua edip burdan gitmek istiyordum.

Dua ettikten sonra eve doğru yol aldım. Yolda ilerlerken bir yandan da hüzünle iki parçaya bölünmüş şalıma baktım." Kendini beğenmiş nolucak. Gücü ancak benim gibi kızlara yeter zaten."

Arnav'ın ağzından;

-Abla bir daha beni peşinden sürekleme lütfen. Senin yüzünden gereksiz insanlarla muhattap oluyorum.
-Arnav gereksiz dediğin insan aynı senin veya benim gibi mâbet'e gelip dua eden insanlardan biri yani bir fark yok.

Ablamın dediğine kahkahalarla gülmek istedim ama iyiki kahkaha atan veya içten gülümseyen insanlardan değilim. Zaten bugün çarpıştığım 3. Sınıf gereksiz insandan dolayı öfkemi bir türlü dindiremiyordum. Birde sanki ben suçluymuşum gibi üste çıkması yok muydu insanı deli eder o kız neyse.

Ablamı eve bıraktıktan sonra direk odama çıkıp güzel bir duş aldım. Şirkette günüm baya yoğun geçtiği için çok yorgundum. Yarın büyük bir toplantım olduğu için erkenden yatağıma yatıp, uykunun huzurlu kollarına bıraktım kendimi.

Khushi'nin ağzından;

Taksiye binecek param olmadığı için eve yürüyerek gitmek zorunda kaldım. Eve geldiğim de dışarıda evin önünde ki koltukta Annemi otururken buldum.

-Nerdesin sen khushi! Kaç saattir burda oturmuş seni bekliyorum hep böyle sorumsuz mu olmak zorundasın? Bıktım artık. Hem bir Misafirimiz var. Kaç aydır büyük odaya bir kiracı arıyorduk ya hah işte bugün o odayı kiraladık hadi içeri geçelim hadi.
-Anne lütfen çok yorgunum mâbetten eve yürüyerek gelmek zorunda kaldım. odama gidip uyumak istiyorum Lütfeeen. Deyip kendimi acındırmaya çalıştım ama annemin gözlerinde acıma duygusu bulamadım.

İçeri geçip koltuğa oturunca bacaklarımın ağrısı daha bir arttı sanki. Ben bacaklarımla uğraşırken karşıma biri geldi. Kafamı kaldırıp karşımda ki daha önce hiç görmediğim yüze çevirdim bakışlarımı. Yüzünde sempatik bir gülümseme vardı.

Bende ayağa kalkıp zoraki bir gülümseme gönderdim. Elini uzatıp ben shyam dedi.

Demek yeni kiracımız buydu. Siyah saçları ve heran yerinden çıkacakmış gibi koyu kahverengi gözleri vardı. Bende elimi boşta kalan eline uzatıp khushi dedim.

Yine içten bir gülümseme gönderip memnun oldum dedi. Bende deyip ayaklandım. Afedersiniz ama çok geç oldu sizi tanıdığıma çok sevindim iyi geceler deyip cevabını beklemeden odama geçtim. Ablam mışıl mışıl uyuyordu. Yarın ablam için büyük bir gündü. Artık bende bir an önce beni bekleyen uykunun kollarına kendimi bıraktım.

Bir Garip AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin