The Apple

122 14 35
                                    

Sahneye adım attığım an içimi saran his bütün hareket işlevlerimi durdurmuştu.  Gözlerimi seyirci bölümünde oturan insanlarda gezdirdim. O kadar kalabalıktı ki heyecanım  on kat daha artmıştı. Eğer Satoh  beni elimden tutup sahneye çekmeseydi orada öylece dikili kalacaktım. Gülümseyerek beni kuyruklu piyanonun olduğu yere kadar nazikçe sürükledi. Kendisi kemanını alıp yanıma geldi. Piyanonun kuyruğu olan yerde durup kemanı omzuna yerleştirdi. 

''Shall we start , my lady ?''

(Başlayalım mı , leydim ?)

İkimizde birbirimize gülümseyerek içimizden üçe kadar saydık. Benim parmaklarımın tuşlarının üzerine değmesi ile birlikte sahne renklenmeye başladı.

Zorlu geçen 10 yılın sonunda ikimizin hayalide gerçekleşmişti. 

                                                                                              *** 

''Anne , yılbaşını ağacını nereye koyalım ?'' 

''Merdivenlerin hemen oraya koyabilirsiniz çocuklar.'' 

''Peki ya hediyeleri ? Her zaman ki gibi ağacın altına mı koyalım ?'' 

''Her zamanki gibi ağacın altına evet.'' diyerek gülümsedi bütün çocuklara. 

Adı Sarah Shelton. Burada ki bütün çocukların annesidir. 

Peki ben kim miyim ? 

Benim adım da Eun Ji. Bu yetimhaneye en son katılan kişi. 16 yaşındayım. Kore'de yalnız başıma bırakıldığım zaman  Sarah Anne beni oradan kurtarmış ve Brooklyn'e getirmişti. Burada kalabileceğimi ve iyi bir hayat geçirmemi söylemişti. Her istediğimi yapmış ve müthiş imkanlar sağlamıştı. Ona olan borcumu asla ödeyemezdim. 

Şu an şehirden gelen sanat sever  insanlar burada verilecek ve benimde içinde olacağım konser ve eğlence için gelmişti. 

Sarah Anne yanıma gelip elini omzuma koydu. ''İçeri git ve bugün için aldığın elbiseyi giy tatlım.'' diyerek gülümsedi. Koreden kalan alışkanlığım ile başımı eğip içeriye gittim. Odamın kapısını açıp sessiz bir biçimde geri  kapattım.  Gardrobumun önüne gidip kapaklarını açtım. İçinde duran en göz alıcı elbisem ,  siyah uzun elbiseyi alıp giydim. Daha sonra aynanın karşısına geçerek son dokunuşları yaptım.  Kendime aynada gülümseyerek odamın kapısını açarak dışarıya çıktım. Etrafa göz gezdirip  kimsenin olmadığını anlayınca parmak ucunda koridorun sonunda olan kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda siyah takım elbisesi , elinde canından çok sevdiği enstrümanı ile bana bakıyordu. Gülümseyerek Sarah Anne onu görmeden içeri soktum. 

''Geldiğin için ne kadar teşekkür etsem az Satoh !'' 

''Benim için bir onurdur. Bir piyanistle düet yapmak hayallerimden biriydi. Asıl ben teşekkür ederim.'' 

''Eun Ji ?'' 

''Buradayım Sarah Anne !'' arkamı dönüp Satoh'a benimle gelmesi için el işareti yaptım. 

''Eun Ji- Bu kim ?'' Sarah Anne şüpheyle yanımda duran gayette beyefendi görünen  Satoh'u süzüyordu.

''Bana eşlik edecek olan kemancı Sarah Anne !'' dedim heyecanla. Sarah Anne ilk bir şeyler diyecek gibi olsa da Eun Ji'nin gözlerinde ki mutluluk ve parıltıyı görünce gülümseyerek diyeceği şeyleri yuttu. 

''Hadi bakalım, herkes sizi bekliyor.'' 

Satoh ile birlikte piyanonun olduğu yere doğru emin adımlarla yürüdük. Tam ayağımı sahneye atacakken bütün vücudum kaskatı kesildi.  Satoh bir süre sonra yanında yürümediğimi farketmiş olacak ki sahnenin ortasındayken dönüp bana baktı. Endişeli gözlerle kemanını daha kapağı açılmamış duvar piyanosunun üstüne koyup hızlı adımlarla bana doğru geldi.

''Sorun nedir Eun Ji ?'' 

''B-benim azıcık sahne korkum olmuş olabilir..galiba..'' küçük bir kahkaha atıp elimden tuttu.

''Sorun değil , bir zamanlar benim de vardı. Korktuğun zaman bana bak.'' elimden beni sahneye çekip  nazikçe piyanoya doğru sürükledi. O da kemanını eline alıp bana döndü. İkimiz de seyircilere dönüp selam verdikten sonra ben piyanonun karşısına oturup Satoh'a baktım. 

Gülümseyerek kemanı omzuna yerleştirdi.

''Shall we start my lady ?'' 

                                                                                       ***

İlk şarkımızı müzik severlerle paylaşırken şarkının bize hatırlattığı anı gerçekten kayda değerdi.  Son tuşlarla  buluşurken parmaklarım , keman eşlik etti bana. Şarkı bittikten beş saniye sonra etrafta kopan alkışlar ikimizin de kulaklarını doldurur hiçbir şey duyamaz olduk. Birbirimize bakıp gülümsedikten sonra işte başarmıştık. 

The Apple ilk çıkışını yapmıştı. Biz dünyayı sarsan bir müzik grubuyduk. Burada solist yoktu sadece enstrümanlar vardı. Burada sözler yoktu sadece notalar vardı. 

Grubumuzun adı Korede ''özür dilerim'' anlamına gelen elmadan geliyordu. 

Neden mi özür diliyorduk ? 

Çünkü bir müzik ,  bir şarkı insanlara türlü türlü anıyı hatırlatırdı. Bu bizim onlara kötü bir anı hatırlattığımızda özür dileme biçimimizdi. 


The AppleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin