5-Değdi mi Uğraştığına???

181 15 12
                                    


MULTİ:Batu ve Melis'in partide giydikleri ve Batu'nun söylediği şarkı Emre Aydın-Afili Yalnızlık

Hıçkırarak ağlarken biri kapıyı açmaya çalıştı.Sırtımı kapıya yasladığımdan kapıyı açamadı.Muhtemelen Duygu'ydu.Başka kim önemserdi ki beni?

'Git başımdan Duygu' diye bağırdım.'Kapıyı açar mısın lütfen?' dedi tanıdık bir ses.Bu gün beni oldukça şaşırtmıştı.Duygu'nun gelmesini beklerken o mu gelmişti?Tekrar yavaşça kapıyı açmaya çalıştı.'Hadi ama Melis aç şu kapıyı' Dedi Batu anormal sakinlikte.Daha demin bahçede ağlamamış mıydı?Ayrıca neden ağladığını da anlamamıştım ya.Hangi insan yüksek sesle konuştum diye ağlardı ki?Yavaşça çekildim kapının önünden.Batu'yu az biraz tanıyordum.En azından bundan vazgeçmeyeceğini biliyordum.Yavaşça kapıyı açtı ve içeriye girdi.İçeri de gözleriyle beni aradı.'Burdayım' dedim sabırsızca.Göz altları kızarmıştı.Oturduğum yere eğildi ve'Oranın pek temiz ve hijyenik olduğunu sanmıyorum.'dedi.Gülmemek için kendimi zor tuttum.Yakışıklı odunumuz titiz miydi şimdi?"Ne o birileri çok mu titiz?"dedim alayla.Sesim kötü çıkmıştı.Ayrıca titremişti.Ağlamak bana yaramıyordu.Bu yüzden ağlamak için tenha yerleri seçerdim.Ne yapabilirdim ki ağlarken çok çirkin oluyordum."Hayır sadece buraya oturmak kıyafetimi kirletmeye değecek bir şey değil."Her ne kadar ağlıyor olsamda bir an kendimi tutamadım ve sırıttım.Batu'yla uzun uzun bakıştıktan sonra "Sikerim kıyafetini de, hijyenini de."diyip yanıma oturdu.Sonra bana dönüp sırıtmaya başladı.'Hadi kendimi anladım sen neden ağlıyorsun kızım?'dedi sorgulayan gözlerle."Bir şartla söylerim." Dedim ona.Napıyım çok merak ediyordum neden ağladığını."Neymiş o?" Dedi gözlerini kaçırarak.Sanırım ne istediğimi anlamıştı."Sende bana neden ağladığını söyleyeceksin."Ofladı ve onaylar bir şekilde başını salladı.Hala gözlerime bakmıyordu."E söyle o zaman neden ağlıyorsun?" Diye çıkıştı.Harbiden ben neden ağlıyordum? Can sıkıntısı
"Önce sen." Diye ben de çıkışınca bana döndü ve gözleri gözlerime değdi.(tabi ki de mecaz anlamda.Fesatlaşmayın.)Gözleri kahverengi olmasına rahmen beni büyülüyorlardı.Kahvenin en güzel tonuydu gözleri.Bakmaya doyamıyordu insan."Çok çok eski bir olay anlatarak sıkılmak istemiyorum."Dedi sıkkın bir sesle."Ben sıkılmam." Diyince de sırıtarak "senin için demedim ki kendim için dedim"Dedi."Ben de bu öküz ne ara bu kadar kibarlaştı diyordum." Diyip koluna bir yumruk attım."Öküzüm ha?Öyle mi?"Dedi şaşkın bir şekilde.neye şaşırmıştı ki sanki ilk defa dediğim bir şeydi bu.Sonra oturduğu yerde doğruldu ve "O zaman bu öküz sana hiç bir şey anlatmak istemiyor."deyip kapıya yönelince ayak bileğini tuttum ve onun yere çektim."Neden?Öyle dedim diye mi?"Bana çatık kaşlarıyla baktı ve "Bu öküz aç beslenmesi gerek." dedi  ve çıktı.Çıktıktan sonra kendimi yine tutamadım ve bir kahkaha attım.Yavaşça ayağa kalktım.Yerde oturunca ayağım uyuşmuştu.Elimi yüzümü yıkadım ve çıktım tuvaletten.Sınıfa yöneldim.Ayaz ve Mert sınıftan çıkıyordu tam o anda.Mert ve Ayaz'ın yanından geçerken Mert'in bileğine yapıştım.Hayırdır der gibi göz kırptı.Ayaz da durup bize bakmıştı.Batu Bey'in derdini öğrenmezmiydim ben sizce?"Sınıfta bir konuşalım mı senle?" Dedim Mert'te.Olur anlamında başını salladı."Sen git ben yetişirim sonra." Dedi Ayaz'a dönüp.Ayaz başını salladı ve gitti.Hızlı adımlarla sınıfa ilerledik.Doluydu.Hem de tıka basa."Dışarı" dememle anında boşaltılar sınıfı.Bu otoriteyi seviyordum.Mert öğretmen sandalyesine oturdu ve arkasına yaslandı.Öğretmen sandalyeleri her zaman rahat olmuştur.Tek Kaşımı kaldırdım ve ona baktım.'Ne?' dedikten sonrada ona bir tane daha imali bir bakış attım.Anladı ve istemsizce sandalyeden kalktı.Hemen öğretmen sandalyesine yayıldım.Bu sandalyelere bayılıyordum.Bunlara sandalye değil koltuk denilmeliydi hatta."Başlasan artık midem birazdan koşarak kantine inecek." Dedi.Bunlar grupça açmıydılar.Ayy kıyamam."Dökül." Dememle telaş yaptı ve"Neyi döküliyim?Vallaha acı bana Melis.Batu senle konuştum diye zaten çekti bir fırça.Bir dahakine döverim seni dedi.Allahın var mı senin?Lütfen acı bana."dedi hızlı bir şekilde."Ne? Batu sana benimle konuşmamanı mı söyledi?" Dememle yine telaş yaptı ve "Yok öyle demedi.Yani şey demek istedim..." Dedi."Tamam tamam anladım ben" dememle sustu."Şimdi soru bir:Batu basketbol sahasında neden ağladı?"diye sordum.Ben soru sormaya başlayınca öğretmen masasının önündeki masaya oturdu.İlk başta diretti ama sonra direnmekten vazgeçti ve yanıtlamaya başladı."Ağladı çünkü yanında ona karşı bağırılmasından nefret eder."
"Onu anladık.Neden nefret ediyor sen onu söyle.Şu işi detaylı bir şekilde anlat sana sen bana."dememle ofladı ve başladı.
"Batu kaç yaşındaydı hatırlamıyorum ama küçüktü.Yetimhaneye bir Alman bir Adam gelmişti.Sonra işte Batu'yu evlatlık almak istedi ama tek başına abisi olmadan.İşte abisi itiraz falan etti.Adam da çok istekliydi.Ayrıca baya da zengin di.Yetimhane müdürüne rüşvet verdi Batu'yu evlatlık aldı.Her günü cehennemde gibi yaşamış o adamın yanında.İşte adam Batu'yu dövüyormuş,işkence ediyormuş,sigarasını falan kolunda söndürüyormuş.Bir tek bunlarla kalsa.Batu'ya uyuşturucu veriyormuş.Tabi Batu küçüktü o Zamanlar 5-6 yaşında vardı.Anlamıyordu uyuşturucu olduğunu.Batu'ya bağırıyormuş falan.Yani anlayacağın sinirsel birazda."
Diye anlattı uzun uzun.Gözleri dolmuştu.Gözlerini sildi ve "Sen bakma Batu'ya öyle öküz gibi falan davranır ama çok iyi çocuktur."dedi.
Benimde gözlerim dolmuştu.Benim üveyde olsa iyi bir ailem vardı.Bir Zamanlar ben de böyle bir hayat yaşıyor olabilirdim.Gölerimi silip ayağa kalktım."Ee başka bir şey sormayacak mısın?"Aslında sormaya isteğim vardı ama keyfim kaçmıştı.Ama kolundaki dövmeleri görmüştüm tuvaletteyken ve anlamlarını çok merak ediyordum."Batu'nun kolundaki dövmelerin anlamı ne?"Bana sırıtarak baktı.Gözleri hala suluydu"Sanırım bunu kendisinden de öğrene bilirsin."
"Hadi ama Mert o kadar anlattın bari bunu da cevapla."diye yalvarınca karşı kolayladı ve yanıtladı."Sol kolunda bir tana kurukafa dövmesi var.Yine sol kolunda Burcu olan oğlak dövmesi var."
"Batu Oğlak Burcu mu?"dedim şaşkınlıkla."Ne oldu niye bu kadar şaşırdın ki?"
"Ne bileyim ben Batu'dan ikizler falan olmasını beklerdim."dedim.Çünkü öyleydi.İkizler Burcu her zaman kendi beğenmiş olurdu.Batu da kendini beğenmişti.Bunu Burcu'dan biliyordum.O da ikizler Burcu'ydu.
"Şenini burcun ne?"diye sordu sırıtarak."Yay"
Heyecanla atıldı "Yay mı? O zaman doğum günün bu ay?"."Evet bu ay.Nereden bildin?"
"Bilirim ben.Neyse ben açlıktan ölüyorum geliyor musun kantine?"diye sordu ve kapıya yöneldi."Yok gelmiycem.Bu arada iyi kanka olur ha senden sevdim seni."diyince "Kankayız o Zaman." Dedi sırıtarak.Bu çocuğunda sırıtmaktadır bir gün ağzı çıkacak."Benim bildiğim kankalar yavşamaz ama neyse."dememle kahkaha attı ve çıktı sınıftan.Onun çıkmasıyla telefonumu elime aldım.Hemen Bora'yı aradım.Çağrı'yı çok merak etmiştim.Bora ürkek bir şekilde açtı telefonu."Ne oldu Bora?Çağrı iyi mi?" Dedim telaşla."İyi o.Sadece ayağını burkmuş."
"Gelecek misiniz okula?"Bora'nın nefes alıp verilerini duyabiliyordum.Arkadan da sesler geliyordu."Hehe geleceğiz okula.Neden sordun?"Dedi yine telaşla."Ne Zaman gelirsiniz?Neredesiniz?"Birinin arkadan koşma sesi geldi ve bir düşüş.Arkadan Demir'in sesi gelmişti.Ama çaktırmamaya çalıştım."Biraz işimiz var geliriz yarım saatte neden sordun?"
"Sizinle küçük bir işim var çıkışta.Gelirken balon ve bol bol renkli badana boyalarından alın."dedim heyecanla yine sinsi planlarım vardı."İyi tamam görüşürüz."Dedi ve kapattı yüzüme.Ona böyle bir şey dedikten sonra sorgulamaması beni şaşırtmıştı.Telefonu masanın üzerine koydum ve "Nasıl sorgulamazsın?","Nasıl yüzüme kapatırsın pislik?" Gibi şeyler tekrar tekrar bağırdım.Resmen kapalı telefonla konuşuyor,tartışıyordum.Sınıf kapısının önünden kahkahalar yükselince kapıya döndüm.Batu,Ayaz ve Akın kahkaha atıyorlardı.Arkalarında duran Mert ise benle kanka olduğu için kahkaha atmıyordu.Cidden bu çocuktan iyi kanka olur.Batu'nun elinde telefon vardı ve bana doğru tutuyordu.Sonra cebine koydu ve sınıfa girdiler.

Nefretten doğan aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin