Isabel
"Lütfen... Lütfen bunu istemeyin benden," Isabel'in sesi boğuk çıkıyordu. Gözlerinden akan yaşlar yanağındaki kesikleri sızlatırken yutkundu. 'Dayan Isabel, dayan' diyordu içinden, ama zamanın aleyhine işlediğinin farkındaydı.
"Söyle dedim sana! Söyle!"
Kılıcın keskinliğinden çok soğuğu ürpermesine sebep oldu. Boğazına kılıç dayalı olmasına rağmen dik durmaya çalışıyordu. Güçlüymüş gibi. Ama düşmanlarıyla dolu bu odada zincirlerle bağlanmışken en fazla ne yapabilirdi ki?
"Asla," sesi beklemediğinden daha kararlı çıkınca içine rahatlama geldi. Hala kendinde olmasına şaşırıyordu. Her yerinde kesikler vardı ve az sonra büyük ihtimal kafası boynundan ayrılacaktı...
"Neden güçlüymüşsün gibi direniyorsun Isabel? Artık ellerimdesin, esirimsin. Kontrolüm altımdasın ve ölmek üzeresin. İsteğim bilgiyi alacağım, zorla ya da isteyerek. Şimdi söyle, o nerede?"
Isabel kollarındaki zincirlere göz ucuyla bakarken içinden ne yapabileceğini düşünüyordu. Her sonuç aynıydı, hiçbir şey yapamazdı. Ama bu öylece pes edeceği anlamına gelmezdi.
"Pek ala, bunu sen istedin."
Isabel gözlerini yumarken büyülü kelimeler kalbine işliyordu. Az sonra karşısındaki pisliğe doğruları söyleyecekti. Ve her şeyi mahvedecekti. İstemeden de olsa.
Kadın Isabel'in sarı saçlarını kavrarken yüzünde inanılmaz derecede soğuk bir gülümseme belirdi. "Şimdi," dedi neşeli ama deniz altındaymış gibi garip çıkan sesiyle. "Söyle bana, o nerede?"
Isabel kan kusar gibi zorlanarak "Eva," diye fısıldadı. "Eva'nın boynunda." Doğruluk büyüsünden nefret ediyordu.
Kadının kaşları kalkmıştı. "O da kim?"
Isabel ölüyormuş gibi hissediyordu. Ağzı ondan izinsiz açılıyor, sesi ondan habersiz kulaklarında yankılanıyordu "Kızım. Şehirdeki evimizde."
"Götürün şunu, zamanı gelince işin bitireceğiz. Şimdi sıra Eva'da." Kadın bakışlarını camdan tavana çıkardı. Yıldızların parlaklığı içeri yansıyor, ay odaya ışık veriyordu. Sanki geçmişe dönüyormuş gibi uzaklara daldı gözleri. "Yakında ellerimde olacaksın küçüğüm, boynundaki kolyeyle. Ve onu bana vereceksin, intikamımı alabileyim diye."
✵
Eva
"Doğruluk."
"Daha önce saklamaman gereken bir sır sakladın mı ailenden?" diye sordu Eva ablasına merakla.
"Şey... Sanırım evet."
"Nedir?" Araya erkek kardeşi Tom girmişti.
"Kapayın çenenizi! Hem haksızlık yapma Eva, sadece bir soru hakkın vardı. Harcadın bile."
Eva ona gözlerini kısarak bakıp "Boş konuşma, çevir şişeyi!" diye bağırdı.
Şişe aralarında çevrilirken hepsi merakla şişeye bakıyordu. Odaya giren güneş ışığı halının bir kısmını aydınlattığı için şişeninde bir kısmı aydınlıktaydı. Diğer kısmıysa karanlık gibi siyahımsıydı.
Şişe durduğu sırada dışarıdan gelen seslerle hepsinin odak noktası pencere oldu. İnsan çığlıkları ve siren sesleriyle ortalık karışmış gibi görünüyordu. Üçü de şişeyi yerde bırakıp koşar adımlarla pencereye geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyücü Kız
FantasyEva refleks olarak hızla ayağa kalkıp Tom ve yerde hareketsizce yatan Erica'nın önüne geçti. "Nesin sen?" Valerie omuz silkti."Söylemiştim, büyücüyüm. Senin gibi bir büyücüyüm." Benim gibi, diye geçirdi içinden Eva. "Ama büyücü diye bir şey...