O gün büyük bir heyecanla fırlamıştım yatağımdan aslında. Başıma geleceklerden habersiz. Telefonumun alarmı hırçın bir melodi ile çaldı. Gözlerimi avuşturup, saate baktım ve telefonumu elime aldım. Gelen bildirimlere bir göz attım. Karnımdan gelen çığlıklar acıktığımın işareti idi. Mutfağa gidip kendime yiyecek bir şeyler hazırladım. Hızlı hızlı yiyip odama geçtim ve dolabıma "peki ya bu gün ne giyeceğim" edasıyla baktım. Hazırlanıp, dışarı çıktım. Bir taksi çevirip İstanbul Aydın Üniversitesi'ne gitmesi gerektiğini belirttim. Okuluma vardım seviyordum aslında okulumu biri vardı orda çünkü. Onu her gördüğümde kalp atışlarım hızlanıyor, elim ayağım birbirine dolaşıyordu ve hızla oradan uzaklaşıyordum. Evet doğru bildiniz birine tutuldum doğrusu. Adı Poyraz, göz alıcı sarı dağınık saçları ve gökyüzü gibi masmavi gözleri var. Ondan etkilenmeyip kimden etkilenebilirdim ki. Aslına bakılırsa o da benden hoşlanıyordu. Nereden bildiğimi sorarsanız en yakın arkadaşı olan Mithat bana gelip söylemişti. Neyse bu gün de sınıfıma girip onunla günaydınlaştıktan sonra sırama geçtim. Şimdiki ders için kitaplarımı hazırladım. Tam o anda Mina yanıma gelip kulağıma bir şeyler fısıldadı. "Saat tam 2'de, arka bahçede olan ağacın yanında seni bekliyor." dedi. Dayanamayıp "Kim?" diye sordum. Bana bi bakış atıp "Tabii ki Poyraz." dedi. İşte o an emindim kesinlikle bana çıkma teklifi edecekti. Yanaklarım al al olmuştu o ders zaman geçmek bilmemişti sanki. Öyle böyle derken saat 2 olmuştu. Dediği yere gittim. Oradaydı ve beni bekliyordu. Yanına gidip "ne oldu? Beni çağırmışsın." dedim."Seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum. Ben... Iııııı... Benden hoşlandığını duydum. Zaten şu son günlerde bende anlamıştım. Ama işin şu kısmı var ki ben aynı duygular içerisinde değilim. Lütfen vazgeç ne sen üzül ne de ben." dedi ve çekip gitti. Şoka girmiştim. Hayatım erkeği beni bırakıp gitmişti. Mithat'a karşı büyük bir kin duygusu oluşmuştu içimde. Kendimi bir anda çimenlerin yeşilliğinde buldum. Başımda Mina ve Selin vardı."Ayça! Ayça! Hadi uyan, Ayça!" diye beni uyandırmaya çalışıyorlardı. Gözlerimi yavaşça açtım."İyimisin? Gel şuraya otur. Bize anlatabilirsin." dedi Selin. Doğrulup banklara oturdum. Kızlara her şeyi bire bir anlattım."Erkek milleti işte daha ne bekliyorsun!" diye çıkıştı Mina. Allah'tan bu son dersimdi. Yine bir taksiye atlayıp, eve gittim. O gece odama kapanıp sadece ağladım...Ağladım... Hayatımda hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım. Yarın Poyraz'ın yüzüne nasıl bakacaktım ben. Artık günaydınlaşacak biri kalmamıştı...