_İsmini sevmeyen kız_

2.4K 60 24
                                    


Büyük bir şehirde geniş bir sokakta  masmavi bir apartmanın üçüncü katında bir kız çocuğu yaşardı. Boyu ne uzun ne kısaydı. Saçları yaz mevsiminde sarıya sonbaharda kızıla çalan kumraldı. Belki biraz zayıftı ama sıska da sayılmazdı. Yüzü yuvarlak gözleri elaydı. Kitap okumaya, Müzik dinlemeye film seyretmeye resim yapmaya, top oynamaya, ip atlamaya ve çikolatalı kurabiye pişirmeye bayılırdı. Kendi başına oynamayı en çok sevdiği oyun gökyüzündeki bulutlarda tanıdık şekiller aramaktı. Bazen bulut kocaman bir salyangoza  bazen de bir zürafaya benzerdi. bazen hamburgere benzerdi bazen de külahta eriyen dondurmaya. 

En sevdiği hayvanlar şunlardı: kediler, köpekler, keçiler, atlar ve çizgili sincaplar. Gerçi henüz hayatında çizgili bir sincap ile karşılaşmış değildi ama olsun, seviyordu onları. Odasının duvarlarında pek çok çizgili sincap fotoğrafı vardı. 

Küçüklüğünden beri hep bir kedisi olsun istemişti. Yada bir köpeği.  Ya da bir keçisi. Yada bir atı. Ama annesi. Hayal hanım her seferinde '' Asla olmaz! '' demişti. '' Kedinin tüyleri dökülür, alerji olurum. Köpek havlar, keçi meler,komşular rahatsız olur. Atı da koyacak yerimiz yok evladım'' 

''Ama anneciğim ben bir hayvan beslemek istiyorum!''  

''Hayvanat bahçesine gittiğimizde beslersin!''

'' Ama yasak! Zaten ben evimizde kendi hayvanım olsun istiyorum!'' 

Sonunda bu sene babası Hasan Bey ona iki küçük su kaplumbağası almıştı. Sehpanın üzerinde, yuvarlak cam bir fanusun içinde besliyordu bunları. Gece ile Gündüz. Ama ikisi birbirine tıpatıp benzediği için onları ayırt etmek imkansızdı.  

Meraklı bir çocuktu. Hayvanlar ansiklopedisini baştan sona okurdu. Kaplumbağaların solucan yediklerini öğrenmişti. Bir gün yağmur sonrası çıkıp toprağı kazımış, bir sürü solucan toplamıştı. Bazıları kısa, bazıları makarna gibi uzundu. Hepsini kavanoza doldurup eve getirmişti. 

''Annecim bak, Gece ile Gündüz' e mama topladım!'

Ama Hayal hanım çığlık çığlığa kaçmıştı. ''Ay  çabuk çıkar o korkunç yaratıkları evimden!''

O da bir daha eve hiç solucan getirememişti. Onları sadece mamayla besliyordu. Bir de kabukları sağlam olsun diye kalsiyum tabletleri. Çünkü kabukları sağlam olmazsa kendilerini koruyamazlardı. Kim bilir belki insanlar da böyleydi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

sakız sardunyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin