3. Bölüm

96 5 1
                                    

Ayağa kalkıp odanın içinde bir aşağı bir yukarı yürümeye başladım. Bir yandan da Selma Hanıma sorular sorup duruyordum;

-Şaka mı yapıyorsunuz ? Bu, bu nasıl olabilir ?
-Mina, biraz sakin olur musun lütfen. Otur şuraya öyle konuşalım.
Selma Hanımın dediklerini dinleyemiyordum. Hoş dinlesem de anlayamazdım şuan. Üzerimde şok etkisi yaratan o iki kelime kafamın içinde yankılanıp duruyordu. 'GERÇEK AİLEN' benim zaten gerçek bir ailem vardı. Her ne kadar ölmüş olsalar da benim gerçek ailem onlardı.
-Mina, beni dinliyor musun ??
-Hi ? Evet, dinliyorum Selma Hanım.
Yalan söylemiştim. Ne kadar dinlemeye çalışsam da olmuyordu. Tek düşünebildiğim böyle birseyin nasıl olduğuydu. Ölen ailem gerçek değilse eğer gerçek ailem kimdi ve neredeydi ? Bunu öğrenmek istiyordum.
-Gerçek ailen dediğiniz kişiler kim ?
-Üzgünüm Mina. Ama sana bu konu hakkında daha fazla bilgi veremem.
-Ne ? Ne demek daha fazla bilgi veremem !
-Mina, 18 yaşına girdiğinde öğreneceksin herşeyi.
-18 yaşına girdiğimde mi ? Dalga mı geçiyorsunuz ?!? 1 yıl boyunca hiçbirşey olmamış gibi yaşamamıbekliyorsunuz benden !!
-Öyle olması gerekiyor. Ben, gerçekten üzgünüm Mina...

Selma Hanım konuşmaya devam ederken kapıyı çarparak odadan çıktım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı. Hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladım ve yetimhaneden çıktım. Nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Bir süre yürüdükten sonra sahile geldiğimi farkettim. Ne zaman canım sıkılsa veya üzgün olsam sahile gelirdim. Şuan olduğu gibi.. Deniz kenarında yürümeye başladım. Mart ayın da olduğumuzdan dolayı su soğuktu. Ama bu şuan umurumda olan en son şeydi.. Biraz daha yürüdükten sonra durdum ve olduğum yere oturup ayaklarımı denize doğru uzattım. Suyun ayaklarıma değmesi, dalgaların sesi, rüzgarın saçlarımı okşaması. İşte şuan sakince düşünebilmek için ihtiyacım olan herşeye sahiptim... Gerçek ailem kim olabilirdi ? 17 yıldır neredelerdi ? Ve en önemlisi neden 18 yaşıma girene kadar hiçbirşey ögrenemeyecektim ? Kafam git gide daha çok karışıyordu. 1 yıl boyunca napacağımı düşünürken yanıma birinin oturduğunu hissettim. Kafamı yana doğru çevirdiğimde ise gözlerim bana bakan bir çift mavi gözle buluştu. Birkaç saniye daha birbirimize baktıktan sonra tanımadığım mavi gözlü çocuk önüne dönerek konuşmaya başladı.

-Bu soğukta burada oturmuş ayaklarını buz gibi suya uzatmış olduğuna göre birşeyler düşünüyorsun demektir. Veya da sevgilinden filan ayrılmışsındır. Öyle mi ?
Gözlerini gözlerimle buluşturdu tekrardan. Bir cevap bekliyor gibiydi..
-Düşünüyordum. Ya sen ?
Sorumu duymamazlıktan geldi. Ama öyle kolay kurtulamazdı. Biraz daha üstüne gitmeyi denedim. Gözlerimi mavilerine diktim ve;
-Sen neden buradasın ? Üstelik bu soğukta.
-Ne düşünüyordun ?
Soruma cevap alamayacagımı anlamıştım.
-Bilmiyorum. Sadece, düşünüyordum.
-Sadece ne düsünüyordun ?
Cevap vermek yerine konuyu değiştirmeye karar verdim.
-Saat kaç ?
-Anladım. Cevap vermeyeceksin. 18:25
-Ne ?!?!
-18:25 diye yineledi.
-Ben, ben çok geç kaldım. Gitmeliyim. Dedim ve ayağa kalkıp hızlıca yürümeye başladım. Arkamdan bagırdığını duydum;
-Hey! Nereye geç kaldın ?? Sana diyorum. Heeyy !

Cevap veremezdim. Yeterince geç kalmıştım zaten. Bu şekilde yürümeye devam edersem daha da geç kalacagımı anlayıp koşmaya başladım...
Yetimhaneye vardığımda saatin 19:15 olduğunu gördüm. Kimsenin farketmemesini umarak odaya doğru gittim. Odanin kapısını açıp girdiğimde de ise Ceren' in odada olmadığını farkettim. Tam yatağımın üzerine oturmuştum ki odanın kapısı açıldı. Kapıya doğru döndüğüm de Ceren' i gördüm. Tam "Ceren" demiştim ki Ceren birden bağırmaya başladı.

-Neredesin sen sabahtan beri ? Saatin kaç olduğunun farkında mısın ?
-Sahildeydim. Biraz sakinleşir misin ? Anlatıcam herşeyi.
-Sakinleşiyim mi ?!? Ya seni ne kadar merak edicegimi düşünmedin mi hiç ?
-Özür dilerim. Haklısın. Haber vermeliydim ama anlatıcaklarımı dinlersen eğer anlıyacaksın.
-Peki dinliyorum anlat bakalım.
-Hanı bu sabah Selma Hanım beni odasına çağırmıştı ya
-Evet
-Hıh işte odasına gittim...

Ceren' e sabah Selma Hanımın bana dediği herşeyi anlattım. Benim gibi oda çok şaşırdı. Sonra ise bana sarılıp 'Ne olursa olsun ben her zaman yanındayım. Bunu asla unutma tamam mı ?' deyip yanağımdan öptü. Böyleydi işte Ceren. Bir anda esip gürler sonra ise dayanamaz sarılırdı. Öz olsa bu kadar sevip sahip çıkamayacagım tek kardeşimdi. Bazen, Ceren' in bana Tanrı tarafından gönderilmiş bir hediye olduğunu düşünürdüm. Kim bilir belki de öyledir... 'Eğer' dedim kollarımla Ceren' i sımsıkı sarmışken. Eğer sen bana Tanrı tarafından gönderilmiş bir hediyeysen. Tanrı' ya binlerce kez teşekkür ederim. Bana en ihtiyaç duyduğum zamanda seni gönderdiği için...

-







Gökyüzünü Süsleyen YıldızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin