Suat abi kahvedekilerle sohbet etmeye başladı benide tanıştırdı herkesle. Biraz hal hatır faslından sonra Ahmet hocayı sordu. Kahvedekilerden bi amca, namazdaydık yarım saat önce biz çıktık o kaldı her zaman ki gibi, neredeyse geçer eve dedi. Suat abi evine gidelim mi dedim yok dedi zaten kahve yolunun üstü biraz sonra gelir dedi. Tamam abi dedim. Hemen gelmesi için dua ediyordum içimden, ben birini böyle heyecanla beklediğimi hatırlamıyorum biraz daha oturduktan sonra kahvenin kapısı açıldı bi adam girdi abi bu kim dedim Suat abi gülerek beklediğimiz adam dedi yapma abi işimiz bu manyağa kaldıysa ayvayı yedik dedim adam anlamsız anlamsız bağırmaya başladı. O da ne aman Yarabbim efsaneler doğruymuş lan bu köyün delisiydi adamın altında sadece beline kadar çekilmiş bi keten pantolon vardı hemde o sıcakta. Üstündede hiç bi şey yok. Lan arkadaş Suat abide az değil böyle şakamı olur. Bu deli benim eşşeğim nerde ulan dedi bağırarak. Tüm kahve gülmekten yerlerde resmen, kahveci git üstüne bi şey giy lan diye bağırdı buna neyse bu çıktı Suat abinin gözü dışarıdaydı bi yere kilitlenmişti geldi dedi hemen kapıya yöneldi dışarı çıktı hocanın elini öptü biraz konuştular ardından içeri geldiler tüm kahve ayağa kalktı Ahmet hoca estağfurullah oturun dedi. Herkes oturdu hocayla suat abide oturdu hoca herkesi sorduktan sonra birer çay içtik, o sırada Suat abi hocam bi sorunumuz var size geçelim mi dedi hoca tabi geçelim dedi. Neyse selamımızı verdik çıktık hocanın evine doğru geçtik yolda hoca bana nasılsın iyimisin oğlum dedi iyiyim hocam sağolun dedim bana bakarken sanki bi şeyler sezmişti hoca neyse. Evine geçtik kapıyı çaldı hoca, kapıyı bi kadın açtı hoca kadar olmasada yaşlı bi teyzeydi ben eşi sandım ama kardeşiymiş hocanın. Hocayla kardeşi yıllardır beraber kalıyorlarmış. Hoca hiç evlenmemiş zaten evdede ikisinden başka kimse yoktu . Neyse içeri geçtik ev tek katlı müstakil bi evdi. Küçük bide bahçesi vardı bahçede bi kümes vardı. Ev kerpiçten yapılmıştı evin sadece bi odası vardı mutfak, salon ve banyo içerdeydi. Tuvalet dışardaydı. Herkes yerleştikten sonra hoca ee derdiniz nedir oğlum dedi. Suat abi hocam Nihat benim dershaneden öğrencimdi geçenlerde bi olay yaşadı ben işin içinden çıkamadım dedim hoca bize yardım eder size getirdim. Hoca çözeriz inşallah ne yaşadın oğlum dedi. Ben sessizliğe bürünmüştüm tedirgin bi şekilde hocaya bakıyordum. Hoca korkma hadi anlat derdini dermanı belki bendedir dedi. İçimden hocam sendede yoksa öleyim artık dedim. Neyse anlatmaya başladım en başından beri tüm yaşadıklarımı anlattım Suat abilerdeki olayı, birinin bana kalk birinin korkma dediğini, ezanı, ardından evde çarpıldığımı son anda kurtulduğumu, yolda olanları, gördüğüm rüyayı hatta köpeğe kadar en ince ayrıntısına kadar anlattım. Suat abi hocam ben çıkamadım işin içinden Nihat çarpıldığında ölmesi gerekirdi ama korkmasın diye bünyen sağlammış dedim bunlar ne istiyorlar? Rüyada Nihattan istedikleri şey nedir dedi. Tüylerim diken diken oldu Suat abi durumun ne kadar ciddi olduğundan haberdarmış, meğer ben korkmayayım diye anlatmamış. Hoca biraz durdu halla halla dedi iki kere durup bunu tekrarladı ve anlatmaya başladı. Oğlum dedi rüyana göre sende bunlara ait bi şey var yada bunlara çok lazım olup sana ait olan bi şeyi almak istiyorlar. Seni bu yüzden öldürmemişler korkutmuşlar. Zaten yoldada takip ediliyordunuz dedi. Evet hocam yolda araba arızlanırkende ordaydılar galiba dedim. Hoca onu kastetmedim kahveden gelirken gördüm bu bölgeden olmayan bi cin ve bi cinniye bizi izliyordu. Allahım çıldıracaktım demek gece gündüz izleniyordum. Hoca devam etti zavallı köpeği bile kullanmışlar eziyet etmişler seni korkutmak için yada o esnada işleri vardı bekçilik etmiş evinin önünde. Ayrıca karmaşık olan bi kabile sendekini alıp seni öldürmek isterken başka bir kabile seni koruyor dedi. Yahu kim neyi almaya çalışıyor kim beni koruyor. Arkadaş görünmez korumada ilk defa duydum dedim içimden. Ama acayip olan bu kadar istedikleri şey ne dedi hoca. Oğlum dedi bi şey mi saklıyorsun. Suat abiye döndüm yok hocam gerçekten bende hiç bi şey yok dedim. Suat abi Nihat iyi düşün kardeşim esrarengiz bi şeyin var mı dedi. Abi valla yok olsa söylemem mi dedim. Hoca peki oğlum ailende dini bütün namazında niyazında biri varmı peki dedi hoca. Valla hocam ben namaz kılmıyorum çoğu zaman cumalara dahi gitmiyorum ne yalan söyleyeyim. Abim babam ve halamda kılmazlar. Sadece nenem kılar dedim. Annen peki dedi. Ben küçükken ölmüş dedim. Nasıl öldüğünü sordu bende trafik kazasında dedim. Hoca peki başka yaşayan yada ölen akraban varmıydı dedi. Dedem vardı hocam ha hatta ilmi baya kuvvetliymiş ben 3 yaşındayken vefat etmiş. Tam anlamıyla nenem ve babam hatırlar dedemi. Babam baya ilginç şeyler anlatırdı dedemle alakalı ama nenemde hep sustururdu korkutma çocukları derdi. Ne gibi dedi hoca. Valla hocam ne bileyim, mesela bi keresinde babam, deden ölürken odadaki herkesten tek tek helallik istedi ardından odanın boş bi tarafına bakıp sizde helal edin dostlarım dedi ardından tebessüm edip salavatını getirdikten sonra vefat etti dedi diye anlattım. Hoca biraz durduktan sonra kuvvetli ihtimal deden ama nenende olabilir demesiyle Suat abi benden önce davrandı ne olabilir dedi. Hoca aradıkları şeyi sana miras bırakan nenen olsaydı onu sıkıştırırlardı ama dedende öldüğünde sana bi şey bırakamayacak kadar çok küçüktün. Her ne verdiyse nenene vermiştir ve saklaması yada kullanması için seni uygun görmüştür dedi. Off ya dede doğru düzgün namaz kılmayan bi adama ne bıraktın sen dedim bide kemiğe gelmişlerdir diye kendimi avutuyordum geldikleri şey belli aslında yok kemiğe, ekmeğe, vişne suyuna gelirler yok ayakları ters yok gözlerinden lazer çıkarıyorlar bunlar şehir efsanesiymiş meğer. Keşke bu şekilde bilmeye devam etseydim lan. Hoca korkmayın halledecez inşallah dedi. Sonra odadaki kardeşine seslendi kardeşi gelince onu komşulara yolladı. Bize burdan ayrılmayın odaya geçiyorum dedi. Suat abi hocam odada napacan dedi. Hoca bu meselenin aslı nedir bi öğrenelim diyip içeri geçti. Suat abiyle birbirimize bakakaldık. Lan bu ne iş dedim neyi nasıl öğrenecek . Benle Suat abi oturduk bekliyoruz. İçerden hoca arapça dua etmeye başladı ben anlamıyordum Suat abide biraz anlar gibiydi. Sonra sesler kesildi hoca bi susuyor bi konuşuyordu ama kısık bi ses tonuyla konuştuğu için anlaşılmıyordu. Sanki duysam anlayacamda. O sırada gergin bir şekilde bekliyorduk. Dakikalarca sustuk. Susup yere bakmaktan başka bir şey yapmadık.Hoca konuşmaya devam ediyordu hatta bi ara içerden bi gürültü koptu yere bi şeyler düştü. Ben tam kalkıp hocam iyimisin diye bakacaktım ki Suat abi Nihat otur yerine hoca bi yere ayrılmayın dedi. Bende çaresiz oturdum. Ben böyle bi işkence yaşamamıştım. Beklemek mahvediyordu insanı.
1014 kelime