Rüzgâr
Dedem her zaman okumanın iyi birşey olduğunu söylerdi. "İnsan okuduğunu anlıyorsa sadece okurdur. Ama okuduğu üzerine yorum yapabiliyorsa okur-yazardır." O gittiğinden beri ev boş. Ve sanırım annem de onun yokluğunda biraz çöktü.
Üzerimdeki Batman pijamalarımı hızlıca çıkarıp okul formamı giydim. Savaş alanına benzeyen odamdan hızlıca çıktım ve kapıyı sertçe kapatmış olmalıyım ki henüz iki yaşındaki kardeşim Sara ağlayarak uyandı. Annem yatak odasından üzerinde geceliği, yüzünde ise yarım kalmış makyajıyla çıkıverdi. Bir markette kasiyer olarak çalışıyor, işini seviyordu. Bu sayede yeni arkadaşlar edinebilmiş, kazandığı para sayesinde de evi geçindirebilmişti.
Annem koşar adımlarla Sara'nın yanına giderken ben mutfağa doğru yürüdüm. Tezgâhın üzerinde altı tane sandviç vardı. Üçü peynirli ve marullu, ikisi patatesli ve domatesli, diğeri ise köfteli ve hardal soslu. Masada ise yine aynı şekilde altı tane içecek duruyordu. Beş tane kola, bir tane ise ice-tea. Evdeki aykırılığım uzun bir süre kabul görmese de bu düzene alışan ailem artık beni bu şekilde kabul ediyordu.
Masaya oturup köfteli ve hardallı sandviçimi yerken kız kardeşim Sıla koluyla beni dürttü. "Bugün edebiyat sınavı var. Çalıştın mı?"
Normal bir insan sınavının olduğunu haber aldığı anda paçaları tutuşarak eline bir kitap alır ve gereksizce çalışmaya başlar. Ama ben öyle değildim. Gülerek kardeşime baktım. "Hayır. Hatta ne işlediğimizi bile bilmiyorum!"
Bunu bir marifet olarak söylemem onu sinirlendirecek ki, masanın altından ayağıma sertçe basınca acıyla yerimden sıçradım. Diğerleri bana şaşkınlıkla bakarken, öfkeyle dönüp Sıla'ya "Bak, ben senin gibi inek değilim. Ayrıca eskiden bunu söylesem sen de gülerek bana katılırdın!" dedim.
Sıla çantasından birkaç kâğıt parçası çıkarıp masaya fırlattı. Sinirli gözüküyordu. "Sınavda bunlar çıkacak. Gidene kadar çalışsan iyi edersin." O anki şaşkınlığımla ancak "ne" diyebildim. O ise çoktan çantasını almış, kapının önünde ayakkabılarını giyiyordu. Çıkacakken bana döndü. "Artık büyümelisin Rüzgâr. Hayat hepimiz için zor." Diğerleri de ayakkabılarını giymiş, çoktan kapının önüne çıkmışlardı.
Babamdan kalan eski model Chevrolet marka kamyonetimiz vardı. Boş vakitlerimizde onu tamir eder ve üzerinde değişiklikler yapmayı severdik. Ama onu kaybettiğimizden beri çok az aklıma geliyor. Bazen yüzünü unutmaktan korkuyorum. Altı tane kardeşim var. Evet, yanlış duymadınız. Altı. Sara haricinde evdeki herkes okula gidiyor. Onları da bu eski kamyonetle okullarına ben götürüyorum.
Kuzey benden yalnızca iki yaş küçük. Ama ailemizin gurur kaynağı diyebilirim! Altı yaşında başladığı yelken kulübünde birincilikler kazandı. Babam onun bu yeteneğini görmezden gelmedi. Ve ona arka bahçemizdeki garajı hediye etti. Ölmeden önce de Kuzey'in doğum günü için yaptığı yelkenliyi bitirmişti.
Cenk ise Kuzey'in tam tersi. Tam bir bela kaynağıdır. Ama sanırım babamın ölümü en çok onu etkiledi. Çünkü biz babamla daha fazla vakit geçirebilmiştik. Ama Cenk küçükken geçirdiği lösemi yüzünden o mutlu günlere yetişememişti. Hastaneden çıktığında ise karşımızda tanıdığımız Cenk yoktu. Müzikle ilgileniyordu. Ama heavy metal olanıyla.
Sıla ise anlayacağınız üzere bi kitap kurdu, film ve dizi canavarı, blogger manyağı bir kız kardeş! Aynı yaştayız. Ama o benden daha olgundur. Aşırı derli toplu olması dolayısıyla asla odama uğramaz. Ayrıca benim modacım gibi bir şeydir. Ben alılşverişe çıkmayı çok sevmediğim için benim yerime kazaklar alır, beni baştan aşağı giydirir. Yani anlayacağınız aramızdaki bağ çok özel!
Ben mi? Uykuyu çok sevdiğimden dolayı yataktan zor kalkarım. Odam film posterleriyle doludur. Odamda görebileceğiniz bir yaşam yeri yok. Bir gecede Supernatural'in tek sezonunu bitiren, bir gün boyunca listesindeki altı yüz şarkıyı dinleyip sadece temel ihtiyaçları için yataktan kalkan, profesyonel hackerlık yolunda stajyer, oyun manyağı bir adamım.
Ve işte bu da bizim çılgın hikâyemiz.
****
Yorumlarınız benim için çok değerli. Okuduktan sonra yorum bırakırsanız çok sevinirim. İyi okumalar, öpüldünüz :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Çılgın Ailem
Dla nastolatkówBu aileyi çok seveceksiniz! Sorumsuz Rüzgâr'ı, tam bir kitap kurdu Sıla'yı, baş belası Cenk'i, zeka küpü Kuzey'i ve minik Sara'yı tanımaya var mısınız? Bu aile çılgın bir aile ve üyesi olmak istersen tıklaman ve okuman yeterli!