K.K 1 - Yeni iş

38 2 7
                                    

Sabah alarm çalmadan uyanmıştım. Dün gece o kadar düşünmüştüm ki sonunda uyuya kalıvermişim. Soluma döndüğümde melekler güzeli kızımı uyurken gördüm. Yavaşça saçlarını okşadım. Hafif uzamış kahküllerini kulağının arkasına sıkıştırdım. Biraz daha izledikten sonra onu uyandırmamak için yavaşça kalktım yataktan. Sarı omzuma gelen kısa saçlarımı gelişi güzel atkuyruğu yapıp banyoya girdim. İşimi halledip banyodan çıktım. Evimiz kutu gibiydi. Eve girince salonla birleşik mutfak sola döndüğümüzde ise bir misafir odası, yatak odası ve banyo vardı. Birde o mükemmel balkonumuz. Küçük sayılırdı. Ama ikimizde evde pek vakit geçiremeyeceğimiz için sorun yoktu. Mutfağa gidip krep yapmak için ihtiyaç olan malzemeleri çıkardıktan sonra kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Reçelleri masaya koyup portakal suyunu dolaptan çıkardım ve bardaklara doldurup masaya koydum. Krep tabağınıda masaya yerleştirdiğimde kahvaltımız hazırdı. Tam Dolunay'ı uyandırmak için gideceğim sırada belime dolanan iki minik elle irkildim. Arkamı döndüğümde kızım maviş gözleriyle masumca bana bakıyordu sarılıp öptüm.

-"Günaydın annecim"

-"Günaydın meleğim"

Masaya oturup sessizce kahvaltımızı ettik. Portakal suyumuzu içerken konuştum

-"Tatlım bugün iş görüşmesine gideceğiz. Daha sonra seni okula yazdıracağım. Anlaştık mı?"

-"Anlaştık annecim"

Yanıma gelip kocaman öptü beni. İçeri koşunca arkasından bağırdım.

-"Küçük hanım eller yıkandımı?!"

Dolunay mahçupça geldi ve ellerini yıkadı.

-"Özür dilerim annecim. Bidaha unutmayacağım. Söz."

Dediğine gülümsedim. Oda gülümseyince ne kadar şanslı bir anne olduğumu tekrar hatırladım. Evet bunu dile getirmektende bıkmayacağım..

-"Dolunay hadi giyinelim, geç kalacağız bak." Dolunay koşa koşa odaya gitti.Bende yanına gittiğimde dolabın önünde birşeyler giyiyordu. Onu kendi haline bırakıp dolaba yürüdüm. Siyah boğazlı kazak, siyah dar pantolon ve siyah topuklu botlarımla, yeşil yağmurluğumu geçirdim üstüme. Saçımı açıp tekrar sıkı bir atkuyruğu yaptım. Hafif makyajla destekledim. Siyah çantamı alıp koluma taktım. Dolunay da siyah uzun kollu ve bahçıvan kotunu giymiş bana tatlı tatlı gülümsüyordu. Bende gülümsedim

-"Ne istiyorsun bakalım küçük hanım?"

-"Annecim saçımı yaparmısın?"

Gülümseyip saçlarını iki yandan örüp uçlarını kurdale ile bağladım. Kahküllerini taradım.

-" Teşekkür ederim annecim" gülümseyip montunu giydirdim. Ve arabanın anahtarını elime aldım. Dolunayla apartmandan çıkıp arabaya bindik. Herşey normal gidiyordu derken. Araba çalışmadı. Gaza tekrar bastım. Ama yok! Ofladım. Ve tekrar gaza yüklendim bu sefer arabanın önünde dumanlar çıkınca, iyice sinirlendim.

-" Anne noldu?"

-" Araba çalışmıyor tatlım taksiyle gideceğiz"

Taksi durağı düğmesine basıp beklemeye başladım. Taksi geldiğinde arabanın içindeki Dolunay'a gel işareti yaptım. Arabadan inince arabayı kitledim. Ve taksiye oturup şirketin adını verdim. Geriye yaslanıp derin bir nefes alıp verdim. Boşandıktan sonra buraya gelmemiz. Benim toparlanmam bayağı uzun sürmüştü. Arada donuklaştığım ve uzaklara dalıp gittiğime Dolunay beni kendime getiriyordu. Muratla o günden sonra hiç konuşmamıştık. Arada arıyor ve Dolunayla konuşmak istediğini söylüyordu. Birgün evlendiğini duydum... Kalbime hançer gibi bişey saplanmıştı. Bi ara nefes alamadım. Ama mutluydu. Karısı çok kokoş ve Murat'ın sözüne uyan, hiçbişeyine karışmayan birisiymiş.İyi... Muratta tam istediğini bulmuş işte. Taksicinin seslenmesiyle kendime geldim.

-" Geldik abla"

Parayı uzatıp Dolunayla indik arabadan. Kafamı kaldırıp kocaman gökdelen gibi şirkete baktım. Derin bir nefes alıp içeri girdik.
Danışmana gidip

-"Merhaba, ben Arzu Soylu. İş görüşmesi için gelmiştim?"

-"Ah tabi hemen haber vereyim"

Kız telefonla görüştükten sonra bana döndü.

-"8.kat soldan 2. kapı " deyip gülümsedi.

-"Teşekkürler, kolay gelsin"

Asansöre binip 8.kata bastım.Kapı açıldığında dışarı çıktık.

Mert Uzun...

Kapıyı tıklattım."Gel" sesini duyduğumda içeri girdim.
Sarı saçlı yakışıklı bir beyefendi kafasını dosyalardan kaldırıp bana baktı.Tamam.Gözleri çok güzel. Kelimlerimi iyi seçip konuşmaya başladım.

-"Ben Arzu Soylu. İş görüşmesi için gelmiştim.Dün telefonla konuşmuştuk..?"

Mert Bey biraz düşündükten sonra çapraz bi şekilde gülümseyerek ayağı kalktı ve elini uzattı.

-"Hoşgeldiniz Arzu Hanım. Ben Mert Uzun." gülümseyerek elini sıktım. Mert Beyin gözleri Dolunaya kaydığında gülümseyerek diz çöktü. Ve elini uzattı.

-"Sizede merhaba küçük hanım.Benim adım Mert senin ne bakalım?" Dolunay Mert Beyin elini sıkıp

-"Dolunay" deyip gülümsedi.

-"Memnun oldum Dolunaycım" deyip ayağı kalktı Mert Bey.

-"Evet,işe alındınız" duyduğum şeyle ufak çaplı bir şok yaşayıp konuştum.

-"İ-iyide daha konuşmadık bile??"

-"Gerek yok sizi araştırdım. Ve büyük projelere adım attığınızı öğrendim. Yarın gelip işinize başlayabilirsiniz." deyip yine çapraz bi gülüş attı.Bende gülümseyip.

-"Teşekkür ederim. Peki maaş konusu...?"

-"Ayda 3.848,69 TL alacaksınız. Eğer büyük bir teklif alırsakta bu 20 bin -50 bin arası değişir."

-"Peki. Teşekkürler biz gidelim artık."

-"Arzu hanım. Bişeyi söylemeyi unuttum. Bir iç mimar olabilirsiniz fakat bende ünlü bir iç mimarım. Bi yandanda benim sekreterim gibi bişey olacaksınız. Kabul ediyomusunuz?" tekrar o artık alıştığım çapraz gülüşünü attığında

-"Pekala. Kabul ediyorum" tekrar el sıkıştık

-"Görüşürüz Dolunay hanım." deyip prens gibi eğildi Mert bey Dolunayın önünde. Dolunayda prenses gibi eğilip

-"Görüşürüz Mert Abi"

-"Kızım, Mert Bey-"

-"Hiç sorun yok. Bana nasıl hitap etmek istiyosan küçük hanım" gülümseyip kapıdan çıktık. Asansöre binip aşağı indik. Artık burada çalışacaktım.İstanbuldaki patronum çok kabaydı ve herşeye kızardı. Fakat Mert Bey öyle değil. İlk görüşte kendisini sevdiren bir tipi var. Neyse. Kapıdan çıkıp taksi durağını aradım. Taksi gelince bindik ve eve doğru yol aldık...

Multi Mert. ^.^

Küçük KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin