Kokular Senfonisi

113 2 3
                                    


"Dikkatli olun." Uriah'nın fısıltısı malikanenin iç balkonundan ana hole atladığı sırada, mermere çarpan botlarının sesiyle gölgelenmişti.

Karanlık zemin, malikanenin belli kısımlarından —yırtık perde ve açıkta kalmış pencerelerden— sızan ay ışığı ile kesiliyor, uçuşan toz tanecikleriyle etrafa mistik bir hava katıyordu. Jay'de tok bir gürültüyle hole atlayarak tetikte bekleyen arkadaşlarının yanına katıldı.

"Birilerinin bizi beklediğini zannetmiyorum. Aslına bakarsanız son on yıldır buraya birinin uğradığını bile sanmıyorum. Tozlar cehenneminde gibiyiz." Jay süzülerek burnuna gelen ve neredeyse hapşırmasına sebep olacak yoğunluktaki tozlara burun kırıştırdı.

"Bir şey hissedebiliyor musun?" Ace küçük bir fısıltıyla saldırıya hazır bir konuma geçti.

Jay Ace söylemeden çok önce, algısını zaten genişletmişti. Ama tıpkı Grewnec Malikanesini bulmalarının 3 ayı alması gibi, Jay ne dışarıdan ne de içeriden herhangi bir varlığı sezebiliyordu. İngeniosi'leri üst seviyelere taşımak için kullanılan bu okul sanki asırlar önce mühürlenmiş ve o zamandan beri adımını atan olmamış gibi bir izlenim bırakıyordu.

"Mühürlenmiş olmalı." Jay kaşlarını çatarak düşüncelerini dillendirdi, bakışlarını karanlık koridorda gezindi. "Grewnec daha ileriye gitmeme izin vermiyor." Genç adam belindeki gümüş bıçağı çekerek büyük bir şangırtıyla yere bıraktı.

Ses neredeyse tüm malikanenin içinde yankılanırken, irkilen Ace küfretti. "Delirdin mi sen?"

"Birileri burada olsaydı bize çoktan saldırırlardı Acelia." Jay bıkkın bakışlarını kızın yüzünde dolandırdı. "Eğer durum aksi haldeyse de bir an önce bize saldırsınlarki şu işi çabucak halledelim."

"Kokuyu alıyor musunuz?" Uriah ikisinden bağımsız bir şekilde öne bir adım atarak elini kılıcının üzerinde tuttu. Dostunun çıkardığı gürültüden etkilenmişe benzemiyordu.

"Sadece Jay'in aptallık kokusunu alıyorum." Ace her zamanki gibi sesine büyük bir alaycılık katarak sataştığında Jay hızlı davrandı. Yere attığı bıçağı ufak bir tekmeyle havaya kaldırırken aynı hızda onu yakalayıp olmayacağını bilse de Ace'in ayağına isabet ettirmek için ona doğru fırlattı.

Bıçak doğrudan kızın ayağının dibindeki halıya saplanıp bir dizi tozun dans ederek yükselmesine sebep olurken Ace öksürüp aynı anda Jay'e sövüyordu.

"Kesin sesinizi. Ben ciddiyim." Çocukça atışmaya girmeyen Uriah'nın bıkkın uyarısına ikisi de aldırdmadı.

Jay sırıtarak ona öfkeyle bakan Ace'in ayağının dibindeki bıçağa davranıp elinde çevirdi. Ancak o zaman içinden bir daha Uriah'nın sözlerini dinleyeceğine dair yemin etti, çünkü etrafı yanık kokusu sarmıştı.

İki ingeniosi'de hareket edemeden Jay hızlı davrandı. Dostlarının ortasına atılıp onlarıda beraberinde yere deviriken kulakları sağır eden bir patlama tüm Grewnec'i sarstı. Jay son anda fısıldadığı büyüsüyle neredeyse geriye savrulacaktı.

"Protector."

Duman, kül, yarısı yanmış tahta ve büyük bir hızla onlara gelen mermer parçaları üçlünün bulunduğu tarafta görünmez bir kubbe varmışçasına üzerlerinden ve etraflarından savrulup ana hole saçıldı.

Jay nefesini verdiğinde etrafta sadece yer yer yanan alevler ve duman kalmıştı. Az önce gizlice girdikleri malikane, siyah damarlı mermerlerine kadar parçalanmış ve tanınmaz bir hale bürünmüştü. Jay patlamanın şiddetini kendi zihninde de hissettiğinden malikanenin bu harap halini sorgulamamayı tercih etti.

Sis(Düzenleniyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin