2.Bölüm "Gözlerdeki Kıskançlık"

37 7 0
                                    



      Celestia üç yıllık bu yatılı okuldaki ikinci gününe erkenden gözlerini açtı. Geç kalkmak ona göre değildi. O erkenden kalkıp güneşi selamlardı. Üstüne beyaz incili bir elbise geçirip lavabodaki rutin işlerini de tamamladıktan sonra okulun saklı cenneti olarak nitelendirdiği arka bahçesine indi. Hiç kimse uyanmamıştı. Zaten daha güneş bile gözlerini açmamış ortalığı aydınlatmamıştı. Gökyüzü büyüleyici bir renge sahipti. Herkesin bu güzelliği izlemektense uyumayı tercih etmesine inanamıyordu. Aslında Celestia'ya göre gökyüzü her zaman nefes kesiciydi. Gökyüzünün güzelliğini kimseye anlatamıyordu ne yazık ki güzel prenses. Belki o çok abartıyordu; beklide diğerleri gözlerini güzelliklere karşı yummaya ant içmiştiler.

Ayakkabılarını çıkarıp eline aldı prenses. Yürürken biranda durdu. Çıplak ayaklı huzurlu yürüyüşünü arkadan gelen ses bölmüştü. Ses çok tanıdıktı. Arkasına döndüğünde hiç ummadığı birisiyle karşılaştı.

"Prenses Celestia'yı bu kadar erken kaldıran şeyi doğrusu gerçekten merak ettim. Her zaman bu kadar erken mi kalkarsınız prenses? Yoksa bugüne özel mi?" dedi yaklaşarak.

"Merakınızı gideriyim o zaman. Bu kadar güzel bir manzaraya tepkisiz kalıp gözlerimi yumamadım. İkinci sorunuza gelince her zaman bu kadar erken kalkarım. Bu güne özel değil."diye yanıtladı Celestia.

"Prenses Celestia hakkında yeni bir şey daha öğrendim. Bunun ne kadar büyük bir şeref olduğunu anlatamam. Prensesin gizemini çözebilir miyim sizce ne dersiniz?"

"Prenses Celestia'nın nasıl biri olduğunu bu kadar merak ediyorsanız benim elimden bir şey gelmez. Size önerim merakınızı gidermek için başka yöntemler bulmanız Prens Brendon." dedi ve arkasına dönüp yürümeye devam etti. Ta ki o sözcükleri duyana kadar.

"Peki, Prenses Celestia yerine sadece Celestia'yı tanımama yardımcı olabilir misiniz?"dedi ve Celestia'nın yanına geldi. Geldiğinde gördüğü o güzel gülümseme önceden görmediği bir cinstendi. İçini ıstan coşturan sadece bir gülümseme miydi? "Gülmek birine ancak bu kadar yakışabilir." diye düşündü Brendon.

"Size katılmamın bir sakıncası var mı?" diye sordu prens ve çok güzel bir cevap aldı. Cevap olarak bir gülümseme bile yetmiş hatta artmıştı.

Yavaş yavaş yürümeye başladılar. Prens Brendon, Celestia'nın elindekilere bakıp "Peki bunun sebebi ne? Yanlış anlama Prenses Celestia'ya değil Celestia'ya soruyorum." dedi. Celestia yine o güzel gülüşlerinden armağan edip "Ayaklarım toprakla temas edince kendimi rahatlamış ve dinç hissediyorum. Sana da öneririm." Diye yanıtladı. Brendon da muzipçe gülümseyip "İşe yaradığına eminsin değil mi?" dedi. Prenses bunun üzerine boşta kalan elini prensin koluna koydu ve "Güven bana." dedi. Brendon kolundaki ele göz gezdirdi. Gözleri birbiriyle buluşunca prenses bir anda elini çekti. Brendon da ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını toprakla buluşturdu.

"Rahatlatıyormuş gerçekten."

"Peki, sen neden bu saatlerde uyanıksın?"

"Uyku tutmadı. Yoksa ben senin gibi bu kadar erken kalkmaya alışkın değilimdir."

Bu söz üzerine Celestia kıkırdadı. Onlara konuşken zaman çok hızlı akmış ve kahvaltıyı belirten zil çalmıştı. Ayakkabılarını giydiler ve merdivenlerin yanına geldiler.

"Bu güzel yürüyüş için teşekkür ederim prenses."

"Bana sadece Celestia diyemez misin?"

"Biliyor musun ilk defa ona unvanıyla seslenilmesini istemeyen bir prenses görüyorum. Sanki bütün taçlarını, giysilerini, sihir güçlerini bırakıp kaçmak istiyor gibisin. Tanıdığım hiçbir prensese benzemiyorsun."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Herkesten SaklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin