Halife Harun Reşid, evliyanın büyüklerinden Şakik-i Belhi hazretlerini zaman zaman ziyaret eder, duasını alır, nasihat isterdi. Yine birgün ziyaretine gittiğinde, hazret-i Şakik buyurdu ki:
- Düşün ki, çölün ortasında kaldın, susuzluktan ölmek üzeresin. Bir bardak su sizi ölümden kurtaracak. Birisi gelip bir içim su satsa, bu suyu kaça alırsın?
- Ne isterse veririm. Bu halde paranın değerini düşünmem.
- O kimse, bu suya mukabil senden servetinin yarısını istese, yine razı olur musun?
- Elbette razı olurum.
- Düşün ki, servetinin yarısını verip satın aldığın suyu içtin. Bir zaman geçince bu suyu dışarı atmak ihtiyacını duydun; fakat idrar yapamadın. Öyle ki, çatlayacak hale geldin. Maiyetindeki adamlar, hekimlerin senin kıvranmana bir çare bulamadılar. Tam bu sırada birisi çıkıp dese ki; "Seni bu sıkıntıdan kurtarırım, fakat mülkünün yarısını isterim!" dese ne yaparsın?
- Bu acıdan kurtulmak için, malımın hepsini veririm. Yeter ki, sağlığım yerinde olsun. Ben o sıkıntıda iken servetim olmuş ne kıymeti var ki?
- O halde önce içtiğin, sonra idrar yoluyla dışarıya attığın bir bardak su kıymetinde bile olmayan şu servetine sakın güvenme! Hiç kimseye karşı bununla övünme!