Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir. Düğün günü çok koyun ve inek kesilir. Et kokuları mahalleyi sarar. Ancak evin bitişiğinde, Müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır. Hepsi de günlerdir açtırlar.Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, 'ateş' ister. Ancak maksadı başkadır.
"Belki yemek verirler" diye gitmiştir. Adam, kadının niyetini anlasa da, bir şey vermez.
Kadıncağız, bir daha gidip 'ateş' ister. Yine eli boş döner.Üçüncüde yine öyle. Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına. Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler.
Yetimcik, annesine yalvarıyor:
- Anneciğim, ne olur bir daha git. Belki bu sefer bir şey verirler.
Kadın ağlamaklıdır:
- Üç defa gittim yavrum! Artık utanıyorum.Adam bunu duyar. Kalbi sızlar. güzel bir 'Sofra' hazırlatıp, gönderir evlerine. Ve dehlize inip, dinler yine. Yetimlerin en küçüğü dua ediyor:
- Ya Rabbi! O nasıl bize ikram ettiyse, sen de ona ikram et! Onu imanla şereflendir!
Ardından;
- Âmiiiin! sesleri yükselir.
O anda, kalbi döner ateşperestin.Ve 'Şehâdet'i getirip imanla şereflenir.
Bir kişinin arkasından yani gıyabında yapılan duanın kabul olacağı hadis-i şerifle bildirilmiştir. Yüzüne karşı dua edince riya karışabilir, ama gıyabında olunca riyasız olur, yalnız Allah rızası için olur ve dua kabul olur.
Gıyabda yapılan duanın kabul olacağını bilen şair şöyle diyor:Senden isteğim yalnız gıyabî bir tek dua,
(Acep kabul olur mu) diye düşünme asla!Yani, (Sen benim arkamdan dua et, gerisine karışma! O dua elbette kabul olur) demektir.
Allahü teala hepimizden razı olsun inşallah.
Amin.