Selena,
Ah, güzel Selena...
Ölü birine aşık olup da hayatını mahv eden Selena....
***
Mezarlığın kasvetli görünümü.. Mezarlar, ölü, nefes almayan bedenler. Özgür ruhlar... Durdu ve derin bir nefes aldı. Bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Daha önce buraya defalarca gelmiş, ama hep kapıdan dönmüşdü. Şimdi kararlıydı. Yapacaktı. Bunu ona borçluydu. Bunu deli gibi aşık olduğu o adama borçluydu. Artık ölü ve nefessiz olan o adama.
Derin bir nefes aldı yeniden. Ayaklarını yere güçlü bastı. Güçlü olmalıydı, değilmi? Ah, tabii ki de güçlü olmalı ve ne olursa olsun ağlamamalıydı. Ne demişdi oğlan ona? "Yıkılsan, paramparça olsan, nefes dahi almayacak gibi olsan bile, benim yanımda ağlama, Selena. Güçsüz kadınlardan nefret ederim!"
Sanırım, bu onun kıza "Güçlü kal!" deme şekliydi. Ama biraz garipti işte. Zaten kız onun garipliğine asla aldırmazdı. Öğle severdi onu. Bütün kusurlarıyla...
Hafifce gülümsedi mezarın üzerindeki adı görünce. Zayn Malik. Ama neşeden o kadar uzak bir gülümsemeydi ki bu. Hüzün dolu, ağlamak dolu.
Ölüm dolu...
Elindeki papatyaları mezarın üzerine bıraktı büyük bir özenle. Ardından kaybettiği sesini aradı konuşmak için.
"Merhaba, Zaynie," dedi neşeli çıkmasına dikkat ettiği-ama aslında hüzünlü çıkan- sesiyle.
"Nasılsın?"Durdu bir süre. Cevap bekledi. Ama gelmedi. Bu kadar yaralanacağını düşünmemişdi. Bu kadar zavallı kalacağını..
"Pekala, zaten konuşmayı çok sevmezsin sen. Yani benimle konuşmayı. Oysa ne güzel konuşurdun diğerleriyle." Yüzünü buruk bir gülümseme kapladı. Anılar kana susamış bir ülkenin ordusu gibi üşüşmeye başladı beynine. Gözlerinden yaşlar aktı hemen. Sanki anılardan kaçmak istiyordular.
"Özür dilerim, sevgilim. Bunca zaman gelemediğim için üzgünüm. Ama yapamadım işte, barışamadım ölümünle.Biliyormusun? Bak gurur duymuyorum, ama cenazene gelmedim. Seni öyle görmek istemedim, Zayn. Öyle harap halde. Hayır, hayır. Seni o halde görüp de beyenmem diye değil. unuttun mu? Ben seni her halinle beyeniyorum. Ben sadece, seninle son anımın öyle olmasını istemedim...En son anımızı öyle çok seviyorum ki, hiç olmadığın kadar şevkatliydin, Zayn. Öyle güzeldin ki... O gün hiç olmadığın kadar güzeldin..."
Bi kaç saniye durdu yeniden. Bir şeyi itiraf etmek istiyordu ama korkuyordu. "Ya kızarsa?" diye düşündü. Sonra beyni onun ölü olduğunu, artık kızmayacağını hatırlattı. Ama kalbi beynini susturdu..Sonunda söylemeye karar verdi. Kızarsa da kızsın.
"Bi de gelmedim çünkü, eğer senin öldüğünü görmezsem, yani eğer seni ölü olarak görmezsem, asla ölmezsin diye düşündüm, Zayn. Özür dilerim..."
Az önce mezarın üzerine koyduğu çiçeklere baktı sonra. Bir az daha baktı onlara. Ardından dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı:
"Ben, hangi çiçeği sevdiğini bilmiyordum. Ben de papatya aldım. Biliyormusun? Ben papatyaları çok severim, Zayn. Ah, tabii ki bilmiyordun. Hiç sormadın ki. Sen bana hiç çiçek almadın, Zayn. Ama bunu sorun etmeyeceğim. Çünkü sen hayatın bana verdiği çiçektin, sevgilim."
Burnunu çekti. Yanılıyordu. Zayn onun en çok sevdiği çiçeği adı gibi biliyordu. Ve ona daha önce onlarca kez çiçek almışdı. Ama cesaret edip hiç birini verememişdi...
"Sana o yarışlara gitmemen gerektiğini en az bin kere söyledim, Zayn. Son gidişinde "Bu son" demişdin. Gerçekden de sonmuş... Senin sonun, Bizim sonumuz. Bazen merak ediyorum. Acaba senin gözünde de 'biz' varmıydık? Yoksa ben çok mu hayalperestim?"
Ellerini mezarın üzerinde gezdirdi yeniden. Sanki onu yeniden hiss etmek istiyordu. Tek bir dokunuşa muhtaçtı. Ama o gece o lanet yarış ayırmışdı ikisini de. Guya ölen oğlandı. Ama kız da onunla beraber ölmüşdü, kimsenin haberi yoktu. Bu gizli sırlarını bir tek kız biliyordu, bir de oğlan.
Tek bir tesellisi bile yoktu kızın. Mahrumdu bütün tesellilerden. Kimse teselli etmemişdi. Kimse, ama hiç kimse Zayn'ın dudaklarından çıkan son kelimenin "Selena" olduğunu söylememişdi ona. Küçük bir mutluluk kırıntısını bile çok görmüşdüler ona,yine....
"Pekala, sanırım gitmem gerek. Yarın geri geleceğim, sevgilim. Söz veriyorum."
Mezarın üzerinden kalktı ve yeniden mezartaşına dikti gözlerini
"Seni Seviyorum"
Kelimeler dudaklarından bir gözyaşı eşliğinde döküldü. Ardından gitti kız. Ama geri dönecekti. Söz vermişdi değilmi?
Zayn "Elveda" demeden gitmişdi. Kızın da demeye hiç niyeti yoktu zaten.