Bölüm 1 : Sofya-Rafi-Neva

50 3 0
                                    

SOFYA

»Hey!« diye seslendi biri.

Herhangi birine söylenmiş olabilirdi. Gözlerini açmaya bile tenezzül etmedi yeşile boyalı bankta oturan kız.

»Şşşt, sana diyorum!«

Ama rahatsız olmaya başlamıştı artık; kafasını dinleyebileceği herhangi bir köşe yok muydu onun için bu dünyada. "Git de başka bir yerde heyleyip şştlesene sen..."

»Alooo, yeşil banktaki kız, kime ötüyorum burda ben yaaa!«

"Nee! Kendisine mi sesleniyordu bu ses? Ve de ötmek mi! Nasıl bir ifade şekliydi bu böyle." Gözlerini araladı hafifçe. Turuncu kahve arası, sıcak bir renkteydiler. Etrafına bakındı. "Hayret... Kimseler de yoktu ki etrafta." Hayal etmişti belki de.

»Buraya baksana sen, ağaç oldum resmen burda yaa.«

Yeniden bakti cevresine. Ses sağ taraftan gelmişti ama sağında birkaç ağaç ve onlardan birinin alt dallarında duran bir karga dışında görünürde kimsecikler yoktu ki. "Çıldırıyor muyum ne!!! "

»Ne aptal bir kizsin sen ya, hala göremedin mi beni?«

Ses karganın olduğu daldan geliyordu sanki. "Daha neler! Konuşan bir karga! Daha da neler! "Zaten uyum problemleri ve agresif kişiligi yüzünden başına oldukça fazla dert açıyordu, daha fazlası akıl hastanesine tek yönlü bilet gibi birşey olurdu. Lilith onu davul zurna eşliginde yollardı büyük ihtimalle.

»Git burdan.« dedi kargaya.

»Çok isterdim inan... Ama yapamam. Konuşmamız gerekiyor.« dedi karga.

»Aptal bir kargayla konuşmak icin bir nedenim yok. Daha da önemlisi kargalar konuşamaz. Aklımı kaçırıyor olmalıyım.« dedi kız gözlerini yeniden kapatıp.

"Lütfen rüya olsun, lütfen!!! Deliriyor olmayayım. Lütfen!" Kulağının dibinde kanat çırptı birşeyler.

»Ben aptal bir karga değilim! Daha bir kargayla kuzgun arasındaki farkı bile bilmiyorsan işim var demektir. Adım Raven. Gölge Şehrinden geliyorum. «

RAFİ

Hızlı hızlı yürüyordu mavi parıltılı siyah saçlı kız. Birşeylerden kaçıyor gibiydi. Arada bir başını çevirip arkasına bakıyor, olabildiğince hızla devam ediyordu yürümeye. Kavşağa geldiğinde kararlı adımlarla sola doğru döndü. Hayatı tuhaflıklarla dolu olmasına doluydu zaten ama denizi bile olmayan bu küçük kasabada bir martıyla karşılaşmak gerçekten de garipti. Üstelik konuşan bir martıyla. "Hayır "dedi kendi kendine, dün gece doğru düzgün uyuyamamıştı, muhtemelen bu yüzden halüsinasyon felan görmüştü. Başka ne gibi bir açıklaması olabilirdi!

Martı kendisine seslenmiş, kendi de ağzı açık, martıya bakakalmıştı.

»Merhaba Leydim.«

Cevap alamayınca devam etmişti martı:

»Şaşırmış olmalısın.«

„A.. aa.. adımı nereden biliyorsun?!" diyebilmişti sadece kekeleyerek.

»Bir süredir sizi izliyorum.«demişti martı. Kulağında tehlike zilleri çalmaya başlamıştı. Kalbi zaten yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Çevresine bakmış, bir martıyla konuştuğunu onaylayacak birileri olup olmadığını görmeye çalışmıştı. Koskoca parkta bir başınaydı. "Pardon... " Bir de şu tuhaf martı vardı tabii. Ayağa kalkmıştı.

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin