D.O yerde kanlar içinde yatarken biz şok olmuş bir biçimde ona bakıyorduk. Bizim aksimize Kai ve Chanyeol'ün tavırları çok doğaldı. Ne kadar gözlerinden endişe aksa da bizim gibi dehşete düşmemişlerdi. 'Amari'lerin hızlı iyileşme gücü falan olmalı' iç sesime hak verip Alanisa'ya döndüm.
Kai, Alanisa'nın kolunu sıkarak canını yakarken bir anda ona tokat attı. Kai iyice sinirlenirken bir anda Alanisa'ya el kaldırdı ve Chan kolundan tutup Kai'yi durdurdu. "Orospu çocuğu." dedim sinirle. Kai ye pis pis baktım. "Ölürümde sizinle gelmem." dedim. "Ya kendin gelirsin ya da...Aslında biliyor musun sen gelmesen de olur. Kardeşin ne kadar en az senin kadar sinir bozucu olsa bile senden iyidir." dedi Kai. Alanisa; "Ben de sizin gibi kaçıklarla hiçbir yere gelmem." dedi. Kardeşim benim be. "Ya...Kaçık mı? Senden büyüğüz biz doğru konuş!" diye azarlayıcı bir biçimde konuştu Kai. Tabii ki de Alanisa onu umursamadı. Alayla iç çektim. "Görünüşte büyük olabilirsiniz," dedim ve sırıttım. "Ama henüz beyniniz gelişmemiş." diye Alanisa beni tamamladığında sırıtışımı genişlettim. İkizinizin olmasının faydalarındandı. Chanyeol gülmeye başladı. "Ya ben bu kızları sevdim. Ne kadar bana da hakaret etmiş olsalar da...Gerçekten iyiydi." dedi etkilenmişçesine. Alanisa ise ona 'Tabi olum ne sandın' bakışları atıyordu. Kai hâlâ gülmeye devam eden Chan'e uyarıcı bir bakış atmaya başladığında kendini toparladı. "Öhm yani şey siz kimsiniz de bize laf atarsınız. He? Havalı olabilirsiniz, komik olabilirsiniz, güzel olabilirsiniz, mükemmel olabilirsiniz ama bize bulaşamazsınız." Bunları derken bile dayanamamış ve gülmeye başlamıştı. Biz Chanyeol'a anlamsız bir biçimde bakarken Kai gözlerini devirdi. "Pekala...Siz-ikimizi gösterir- bizimle geliyorsunuz." dedi Kai. Biz inkar edecekken Chanyeol Çoktan kolumuza girmiş ve şebekliklerine başlamıştı bile "Biliyor musunuz? Sonunda Kai'nin yaptığı yarı pişmiş ve yarı yanmış makarnadan kurtulacağız! Umarım yemek yapmayı biliyorsunuzdur." O söylenirken aynı zamanda da bizi çekiştirmeyi ihmal etmiyordu da. Bir anda Kollarından sıyrıldık. "Biz.Hiçbir.Yere.Gitmiyoruz." dedik Alanisa'yla. Chan bezmiş bir şekilde iç çekti. "Bunu yaptığımız için üzgünüm kızlar." "Evet o üzgün ama ben asla olmayacağım." dedi Kai ve yüzüne sinir bozucu bir sırıtma yerleştirdi. Bir anda ne olduğunu anlamadım ve yine o mide bulandırıcı boyuttan geçtiğimi hissettim. O sırada tek düşündüğüm Kai'a uygulayacağım türlü türlü işkencelerdi.
***
Uyandığımda başımda öten bir Chanyeol vardı.
"Adrienne? Hadi kalk lütfen."
"Ne oldu ya neredeyim ben?"
"Sen onu boş verde kahvaltı hazırla lütfeeeeeeeen!!!"
"Ya bi Siktir git. Ben uyuyacağım, bari evimde rahat verin!"
Dur bir dakika, iyi de burası benim evim değildi -ki burası benim evimse Chanyeol'ün burada ne işi vardı?-
"Yah! Kai Yoksa bizi-" "Evet ışınladı."
"Bende-" "Evet bayıldın."
"O zaman ben bayıldıysam Alanisa da-" "Evet bayıldı."
"Ah bi de sen şimdi açsın ve benden kahvaltı hazırlamamı-" "Evet istiyorum."
"Sözümü kesmeye devam edecek-" "Evet edeceğim."
"Tamam o halde ben o zaman inip-" "Evet hazırla."
"Pekala...Tuhaf olman-" "Evet açlığımdan."
Chan'i umursamayıp aşağıya ineceğim sırada bir şey fark ettim; ben ve yemek yapmak? Ben daha ocağı yakamazdım be!
"Heheheh Chan?"
"Efendim?"
"Ben yemek yapmayı-"
"Yemek yap demedim ki kahvaltı hazırla dedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Moon
Fantasy"Bizim gibilere Amari derler." "Bu ne anlama geliyor?" "Ölümsüzler." "N-nasıl yani?" "Biz bu geleceğin kurtuluşuyuz." "Biz derken?" "Biz. Sen, ben, Bertdare, D.O, Chan...Biz son geride kalanlarız. Son umut biziz."