''Sen hastasın.'' diye ekledi doktor.Bunun üzerine sinirlenip dışarıya çıktım. Düşünmeyi hastalık haline getirmek benim suçum değil,sonuçta ailem kitaplar ile büyümemi istiyordu. Kitapların yan etkisi olduğunu kim bilebilirdi ki? Bunları düşünürken hastanenin kapısına varmıştım. Kapıyı açar açmaz,gördüklerim ile beraber düşüncelerimde değişmişti.Sağda,solda her tarafta insanlar vardı.Kimi çocuğunun peşinde,kimi aile sorunları yüzünden tartışmakta,kimi ise aşık olduğu kişi ile mutlu mutlu yaşamakta.Ya ben? Ben neden buradayım? Amacım ne ve niye bunları düşünüyorum?
Belki de doktor haklıydı,gerçekten düşünmeyi bir hastalık haline getirmiştim.Düşünmeyi bırakıp evimin yoluna düşmem gerekiyordu.Bu yüzden evimin olduğu sokağa doğru döndüm.Hava kararmış,insanlar işlerinden çıkıp evlerine doğru ilerliyordu.Yolun karşısına geçmek için yaya geçidinin önünde durdum.Gözlüklü bir kız gördüm.Çok tatlı gözüken yüzü,siyah ve düz saçları,kahverengi gözleriyle süslenmiş gibiydi.Siyah bir şapka takmış ve şapkanın yanından da siyah buklelerini aşağıya sarkıtmış sanki beni bekliyordu.
Ona doğru döndüğümde hafif bir şekilde,inci dişlerini göstererek gülümsedi.Konuşmaya başlamak için uygun kelimeleri düşünmeye,uygun replikleri bulmaya başladım.Sonunda yaya geçidinin bizim için olan ışıkları yanmadan önce uygun kelimeleri bulabildim.Geç kalmamak için söze başladım.''Affedersiniz,rahatsız ettim kusura bakmayın.'' diyerek ilgisini çekmeye çalıştım.''Ne kusuru,buyurun sizi dinliyorum.'' dedi ve o güzel sesiyle beni etkiledi.
''Umarım yanlış anlamazsanız,izninizle size bir soru sormak istiyorum.'' diyerek gönlünü kazandığımı sanıyorum ki bu sözlere ancak ...''Hayır tabi ki yanlış anlamam.Sorunuz nedir? '' diyebilir ki,beklediğim cevabı verdi. Buradan sonrası sadece güzel bir kaç kelime ile çözülebilirdi.''İnci gibi dişlerinizle bana gülümsediğiniz zaman aklıma bir meleğin kanatları geldi ama sorum şu ki,bu meleğin adı nedir ?'' yüksek olasılıkla direk adını söyleyecekti.''Clary.Peki bu kibar beyefendinin adı nedir?'' işte herkesin düşündüğü gibi bir ilişkinin başlangıcı olabilir ama ben bu şansı ''Işık yandı,üzgünüm gitmeliyim.'' diyerek itiyorum ve evime doğru koyulup,varınca da kitaplarıma kavuşmanın heyecanını düşünmeye başlıyorum.
Evime vardığımda ,kütüphaneme doğru ilerledim.Kahverengi raflarda yüzlerce kitaplarım sıralı idi. Okumaya kaldığım yerden devam etmek için masama geçtim ve ayracın olduğu yeri açıp okumaya başladım.Bir zaman sonra aşırı derece başım ağrımaya başladı.Kitabı bırakmak istemiyordum fakat beyaz ve küçük ışıklar görmeye başlayınca mecburen kitabı bırakıp,gözlerimi dinlendirmek için ellerimi gözlerimi kapatmak için yüzüme götürdüm.Gözlerimi kapattığımda avuç içerisindeki sıcaklığım dan dolayı gözlerimin rahatladığını hissettim.
Bir süre böyle kaldıktan sonra ellerimi çektim.Çeker çekmez bir gürültü duydum.Sanki bir patlama olmuş gibiydi.Etrafıma baktığımda her taraf da ağaçlar vardı ve yağmur yağıyordu.Kısa bir sarsıntı ve afallama sonrasında kendime geldim.Biraz düşündükten sonra okuduğum kitap da ki olaylarla aynı sahneyi fark ettim.Gerçek miydi ? Yoksa rüya mıydı ? Önümde bir şiddetli bir bombanın patlamasıyla uyandım.Yüzüm,kollarım ve vücudum sanki gerçekten bir savaş alanında hasar görmüşüm gibi acıyor ve yanıyordu.Acının geçmesini umarak banyoya ilerledim.Ilık bir duş iyi gelebilir düşüncesiyle soyundum fakat vücudumda belli belirsiz yaralar oluşmuş,kanıyordu.Ne olmuştu ? Rüya gerçek miydi ? Bunları anlamayı bir köşeye atıp duşa girdim.Yaralarımı temizledim ve giyinip bilgisayarımın başına geçtim.
Kitabın içine girmek,rüyaların gerçek olması gibi başlıklar aradım.Hiç bir başlıkta doğru dürüst bir şey yoktu.Tam bilgisayarı kapatmak üzereydim ki bir isim gözüme çarptı. ''Jeff Beneth'' yazdığına göre bu olaylar hakkında bir çok araştırma yapmış fakat kimse inanmadığı için araştırmalarını rafa kaldırmış.Bu isim üzerine daha çok yoğunlaşmam gerektiğini düşündüm ve hakkına bilgi edinmek için araştırmaya başladım.
Kısa süre içerisinde adresini buldum ve hazırlıklara başladım.Yarın ilk işim adrese gitmek olmalıydı.Uyumak için odama doğru ilerledim ve uzandım.Uyurken en azından biraz da olsa düşüncelerimden uzaktım...
Güneş doğmuş ve perdelerin arasından büyük bir marifetmiş gibi gözlerimi yakmaktaydı.Lanet Güneş...Her neyse deyip hazırlanmaya koyuldum.Giyindikten sonra bir taksiye atlayıp adresi sordum.Fazla uzakta olmadığını söyledi ve yola koyulduk.Bir süre sonra geniş bir bahçeli evin önünde durduk.Taksiden inip evin girişine doğru ilerledim.Beni iki koruma karşıladı.''Burada ne arıyorsunuz? diye sorunca ''Bay Beneth'ı görmeye geldim.'' dedim.Pek hoş olmayan bir simayla '' Burda öyle biri yok! '' diyerek,sol eliyle beni göğsümden itekledi.''O zaman her kim varsa,ona araştırmalarının doğru olduğunu söyleyin.O zaman beni içeri alacaktır.'' dedim ve sözlerimin üzerine,bir kaç metre uzakta telsizle bir şeyler konuştuktan sonra benim içeri girmemi onayladı...
Bölümü sevdiyseniz ve devamını merak ediyorsanız beni takip edin.Beğeni ve görüşlerinizi bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşünceler Aleminde
Science FictionKitapların arasında dolaşmak mı ? Hiç kolay olmasa gerek.Her şeyin başkalaşmış olduğu bir dünyadasın ve sadece sen mi farklısın ? Değişik düşünceler.İşte onun özelliği buydu.Sadece düşünceler ile beyinlerin arasında dolaşmayı kim istemez ki ? Düşüns...