Shin İle Hayal Et!

821 35 20
                                    

Sıkıcı hafta içinden sonra hafta sonunun sana iyi geleceğini biliyordun. Her ne kadar Kore'yi sevsen de sıkıyor ve kendi kendine "Keşke küçüklüğüm Türkiye'de geçseydi." dedirttiriyordu. Bu güne de çok miskin uyanmıştın. Evde ki tüm abur cuburları alıp kanepeye uzandın. Kumandanın başka yerde olduğunu görünce cips yüzünden yağlı olan elini alnına yapıştırdın. (Y/N: Bu arada o durum insana çok koyuyor be! *arkadan dram müziği yükselir.*) Sabır okuyarak kumandayı aldın ve tekrar yerine yerleştin. Televizyonu açtın ve kanalları gezmeye başladın. "Ah! Hadi ama bu kadar sıkıcı programlar olamaz ki!" dedin sinirle. Sonunda bir evlenme programı buldun. "Bence kabul etmez seni bu kız. Boş boşuna gelmişsin." Ağzında ki cips kırıntılarını saçarak demiştin. (Y/N: Mükemmel derece de iğrençleşirim.) Eğlendiğin bir program bulmuşken o da reklama girince şansına övgüler yağdırdın. Başka kanallara bakarken bir kanalda durdun. "Annyonghaseyo! We are Cross Gene! From Asia!" Altı erkek beraber gruplarını tanıttıktan sonra kendilerini tanıtmaya başlamışlardı. "Merhaba! Ben grubun lideri Shin." Çocuk tanıtımını bitirince gülümsedi. "Shin. Shin mi? Shin?!" İsimle gözlerini kocaman açtın. "Bizim sümüklü Shin idol mü olmuş? Vay canına. Hala çok yakışıklı." dediğinin farkına varınca kendinden biraz da olsa utandın. Hadi ama! Aşık olduğun çocuğa yalnızken iltifat etmek bile utandırıcıydı. Hem de çocukluk aşkın! Daha sonra bir anne edasıyla kendini ayıplama moduna geçtin, "Harika! Aferin (Adın.). Sen de burda evlilik programı eleştir. Başka bir şey demiyorum yani." Birazcık daha programı izlemeye devam ettin. Sonra evlilik programını tekrar açtın. Birden ev telefonu çaldı. Sallana sallana telefona gittin.
"Buyrun?"
"Oh, merhaba. (Adın.)'la mı görüşüyorum."
"Evet benim?"
"Beni tanımadın mı? Shin ben. Won Ho." Yıllar sonra çocukluk aşkınla konuşuyordun. Heyecanını gizlemeyi başarmıştın. (Y/N: Aferin kız! ^-^)
"Ah, kusura bakma sesin... Bilirsin ya (Y/N: Melek gibi...)" Sağ elinle kafanı kaşıdın.
"Uhm... Şey için aramıştım. Ben özledim. Yani küçüklük ortamımızı. Eğer müsaitsen gelebilir miyim? Tabii istersen."
"Oh, pekâlâ. Bu akşam bizdeyiz. Küçüklük dostlarımızı da ararım. Hep beraber konuşuruz." Verdiğin fikrin onun hoşuna gitmeyeceğini düşündün ve devam ettin,
"Yani çağırabilirim değil mi? İstersen." Güldü.
"Sorman hata. Peki o zaman akşam oradayım."
"Bekliyor olacağım." dedin ve kapattın. Bu konuşmadan sonra ne hissedeceğini bilmiyordun. Yıllar sonra çocukluk aşkın seni aradı -numaranı nereden bulduğu farklı bir konuydu- senden sana gelmek için izin istedi ve bu akşam sana geliyor! Eve ve kendine çeki düzen verince çocukluk arkadaşlarına mesaj attın. Saat dörtte kapı zili çaldı. Hemen kapıya koştun. İki kol tarafından sıkılınca şaşırdın. "Ah, Küçük (Adın.) ne kadar büyümüş! Ama hala kısasın." Güldü. Seni serbest bırakınca kafanı kaldırdın. "Sanırım şok geçiriyorum." Televizyonda ki halinden daha yakışıklı olması büyülemişti seni. "Neden şok geçiriyorsun?"
"Oh?" Şaşırdın. "Dışımdan mı konuştum?" Gülerek kafa salladı sana. Sen de içinden kendini övüyordun(!). "Uzun zaman görmeyince tabii." Kafanı kaşıdın. "Öyle diyorsun ama içeriye davet etmedin beni. Yoksa gelmem mutlu etmedi mi seni?" Dudaklarını büzdü. "Allah'ım! Eğer bu akşam böyle davranırsa nasıl dayanacağım?" Geçirdin içinden. "Saçmalama. Geç içeri."
"Evin çok güzel."
"Saol." Bir kaç saat sonra tüm herkes gelmiş akşam yemeği yenmiş şimdi ise yerde oturmuş abur cubur yiyordunuz. "İtiraf zamanı!" dedi içinizden biri. "Ne itiraf zamanı?" dedi başka biri. "Şimdi bu içecek şişesini çevireceğiz kapak tarafı kime gelirse o karşısındakine itiraf edecek." Açıkladı fikri ortaya atan. Kabul edildikten sonra şişe çevirildi. Gergindin. İlk itiraf bir kız ve bir erkek arkadaşına gelmişti. Erkek itiraf etti, "Hani küçükken defterlerinde saçma saçma şeyler çiziliydi ya. Onları ben yaptım." Yere bakarak söyledi. "Hadi ama! O resimler için müdürün odasına gitmiştim!" Kızın cevabı için güldünüz. Bir kaç itiraftan sonra şişenin kapağı Shin'in önünde durdu. "Shin ve (Adın.)! Hadi idol Won Ho itiraf et!" Heyecanla dedi bir kız. Adını duymanla hem şaşırmış hem de utanmıştın. Shin'in suratına zar zor baktın. "Uhm... Aslında... Şey b-ben... Eskiden senden çok hoşlanıyordum ama artık öyle değil." dediğinde yine ne hissedeceğini bilmiyordun. "Sorun değil Won Ho." Yalan! İçin kan ağlıyordu be! İtiraflar devam etti daha sonra herkes kalkmaya başladı. Sadece Shin kalmıştı ve siz de etrafı toplamaya başladınız. Sen bulaşıkları yıkarken o da salondaydı. "Şanslısın biliyor musun? (!) Hem de çok şanslı!" Söylendin içinden. Bulaşıkları azalmaya başlarken Shin'de seni izliyordu. Tabii sen farkında değildin. Gülse bile farketmezdin çünkü şarkı söylüyordun. "(Adın.)?"
"Evet?" Arkanı dönerken içinden şarkı söylemeni duymamasını diliyordun. "Bitmedi mi bulaşıklar?"
"Elimde ki son." Bardağı duruladın yerine koydun ve ellerini temizledin. Arkanı döndüğünde Shin dibinde bitmişti. Kamyon tekeri gibi olan gözlerini onun suratına diktin. "Yalan."
"Hı?"
"Yalan söyledim."
"Won Ho. B-ben anlayamıyorum."
"Eskiden hoşlanıyordum şimdi hoşlanmıyorum derken yalan söyledim." Dedikleriyle beynin uyuştu sanki. Hala suratına bakıyordun. Kalbin roman düğününde çalınan darbuka gibiydi. "Senden hoşlanıyorum." Sarıldı sana tekrar. Serbest bıraktı sonra. "Peki sen? Sen hoşlanıyor musun?"
"Hı?" Dilin tutulmuştu.
"Yalan söylemek için bahane mi arıyorsun? Bu arada sesin çok güzel. Bir gün düet yapalım." Kızardın. "Her neyse artık sevgilimsin. Şimdi film izleyelim." Elini tutarak seni salona sürükledi. Hala şaşkındın.

ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ.ㅍ

Yeni fic!!! Uzun oldu evet. Umarım beğenmişsinizdir. İstek varsa yorum yeri hep açık. Eleştiri ve oylarınızı bekliyorum.
NOT: Neredeyse tüm K-Grup'ların 'Hayal Et!' leri var. CG'nin neden olmasın dedim u.u

Cross Gene İle Hayal Et!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin